Barla Lahikası 126. Mektup
(Zeki’nin fıkrasıdır.)
Ben istiyorum ki bir an evvel bir yere çekileyim de mesaiden hariç zamanlarımı, o ulvi ve mukaddes hazine-i hakikat ve âsâr-ı giran-baha hizmetinde devama başlayayım. Fakat bugünlük bu yüce emelimin husulünden, bizzarure ve bilmecburiye mahrum kalıyorum. Hiç olmazsa şu günlerde elimde, o mütalaası gönüllere ve kalplere bir safa-yı sermedî ve câvidanî bahşeden kitab-ı kâinatın birer lem’ası ve birer nur-u timsali olan eserlerinizden bir iki tanesi elimde bulunsa idi, benim için nâkabil-i tarif bir sürur ve saadet menbaı olacaktı ve ne bulunmaz bir nimet ne ele geçmez bir define olacaktı.
Çok zaman evvel Sabri Efendi ağabeyim, yeni çıkan kudsî ve esrarlı nurlardan bir cüzü bari olsun göndermek fikrinde olduklarını bildiriyorlardı. Galiba müsait vakit bulamadıklarından yazıp gönderemediler. Hem bazı eserleri beraberimde getirmediğimden çok pişman oluyorum; onlardan başkalarını istifade ettirmek fırsatını bulamazsam da mütalaa eder, manen mücadeleye bir medar-ı kuvvet olurdu.
Netice itibarıyla mademki şimdilik o hazinelerden istifade edemiyorum; o halde, kendimi zararlı görmekte haklıyım. İnşâallah duanız himmetiyle, yakın bir zaman zarfında, o zararları telafiye kâfi bir zaman ve bir fırsat ele geçer.
Bir ömr-ü mukadderden ma’dud olan şu günlerim, şükür ve hamd ile geçmektedir. Bana öyle bir kanaat geldi ki kalbimi yokladıkça kalbim bu kanaati takviye ediyor, nefsimle mücadelede muzaffer olacağımı ümit ediyorum.
Aziz Üstadım! Şu hicrana ve firaka, muvakkat olduğu için tahammül ediyorum. Ayrılığımız her ne kadar muvakkat olsa yine beni müteessir ediyor. Bizzarure malayani şeylere maruz kaldıkça âh diyorum, Üstadımın yanında olsaydım ve kendi kendime, daha doğrusu kalbime ümit ve cesaret tavsiye ediyorum. Reddedilen bir arzu nasıl kesb-i şiddet ederse emellerimin şimdilik husule gelmemesiyle, iman ve emellerim de aynı nisbette kesb-i kuvvet ediyor, ruhum yükseliyor; kalbimde açılan pencereden, manen daha serin ve daha geniş nefes alıyorum.
Zeki