Kastamonu Lahikası 17. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Diğer diller:
    • Türkçe

    بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ

    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ دَقَائِقِ ال۟فِرَاقِ

    Aziz, mübarek, sıddık, sadık, ruhum, canım kardeşlerim!

    Sizin beni çok mesrur eden son mektubunuza Isparta yoluyla cevap vermediğimin sebebi; benim, Isparta merkeziyle olan münasebetime buraca çok dikkat edilmesidir. Hem öteki yolda size gelinceye kadar, Risaletü’n-Nur’un müteaddid merkezlerinin istifadesidir.

    Hüsrev kardeş! Son mektubumda demişim: Hüsrevlerin valideleri sebebiyet verdiler ki bir seneden ziyade bir vakitten beri bütün talebelerin peder ve valideleri duaya dâhil olmuşlar. Sakın yanlış zannetmeyiniz. Senin validen gibi on seneden beri Risaletü’n-Nur’un has şakirdlerinin dairesinde bulunan orada çok âhiret hemşirelerim var. Onlar, yeniden başkalarının duaya dâhil olmalarına sebep olmuşlar demektir.

    Size Risaletü’n-Nur’un kerametinin bu havalide zuhur eden çok tereşşuhatından bir iki hâdise beyan ediyorum:

    Birisi: Hatip Mehmed (rahmetullahi aleyh) namında ciddi bir ihtiyar talebe, İhtiyarlar Risalesi’ni yazıyordu. Tâ On Birinci Rica’nın âhirlerinde ve merhum Abdurrahman’ın vefatının tam mukabilinde, kalemi لَۤا اِلٰهَ اِلَّاهُوَ yazıp ve lisanı dahi لَۤا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ diyerek hüsn-ü hâtimenin hâtemiyle sahife-i hayatını mühürleyip Risaletü’n-Nur talebelerinin imanla kabre gireceklerine dair olan işarî beşaret-i Kur’aniyeyi vefatıyla imza etmiş.

    رَح۟مَةُ اللّٰهِ عَلَي۟هِ رَح۟مَةً وَاسِعَةً

    İkincisi: Sizin telifiniz olan Fihriste’nin tashihinde, bir müstensihin noksan bıraktığı bir sahifeyi, Tahsin’e dedim: “Yaz!” O da yazmaya başladı. Simsiyah bir mürekkepten ve temiz kalem ile birden yazdığınız ikinci cilt fihristenin makbuliyetine hüccet olarak o siyah mürekkep güzel bir kırmızı suretini aldı. Tâ yarım sahife kadar bu garib hâdiseye taaccüb edip bakarken o mürekkep simsiyaha döndü. Sahifenin öteki yarısı, aynı kalem, aynı hokka tam siyah yazıldı.

    Bir zaman Barla’da, bağlardaki köşkte, Şamlı, Mesud ve Süleyman’ın müşahedesiyle aynı hâdiseyi başka şekilde gördük. Şöyle ki:

    Ben, sevmediğim için siyah bir mürekkebi kısmen döktüm; birden mütebâkisi çok beğendiğim güzel bir kırmızıya tahavvül etti. Risaletü’n-Nur’un kâtiplerini şevklendirdi. Gözümüze silsile-i kerametin bir ucunu ve bir tereşşuhunu gösterdi.



    Kastamonu Lahikası 16. Mektup ⇐ | Kastamonu Lahikası | ⇒ Kastamonu Lahikası 18. Mektup