Kastamonu Lahikası 39. Mektup
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ
وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Sevgili ve kıymetli Üstadım, fazilet-meab Efendim Hazretleri!
Ebedî minnettarı ve hâdimi bulunduğum Risale-i Nur’un feyzinden, lâyık olmadığım pek çok eltaf-ı Rabbaniyeye mazhariyetimi, gözlerimden sevinç yaşları akıtarak görmekte ve ne suretle şükranlarımla mukabele edeceğimden âciz bulunmaktayım. Dünün menfur-u umumîsi Nazif, bugünün parlak bir vatan-perveri veya hakikatçisi bulunmaktadır.
اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ هٰذَا مِن۟ فَض۟لِ رَبّٖى
Senelerden beri müştakı bulunduğum Nur ve Gül fabrikaları, Mübarekler Heyeti’nin ve o mukaddes fabrikanın makine ve çarklarının nurlu sadâlarını kulaklarımla işitmek ve şu âciz ve kāsır ve cahil vaziyetimle, o yüksek ve Aşere-i Mübeşşere-i Kur’aniye’den olan Ashab-ı Güzin (Rıdvanullahi aleyhim ecmaîn) Efendilerimizin bugün şahsiyet-i maneviyelerini küçük bir mikyasta temsil eden sıddıklar, mücahidler, fedakâr kahramanlar cemaatinin iki mühim uzvu bulunan aziz kardeşlerimizden Mübarek Sabri ve Büyük Hâfız Ali’nin hakkımda gösterdikleri âlîcenabane muhabbet ve merbutiyet-i kalbiye ve hâdiselerin aynen tevafuku, bu yüksek ve muktedir nur deryasının nurlu rüzgârlarından hasıl olan dalgaların hışırtılarından sızan bir keramet-i gaybiye bulunduğundan bizce pek kıymettar olan bu mühim tevafukatın, günahkâr ve bütün geçmiş ömrü isyanla dolu bu âdi şahsımın öyle yüksek ve mukaddes bir heyetin mübarek iki uzvu tarafından hüsn-ü kabul görülerek iltifatlarına mazhar ve kıymetli mesai ve hizmet-i kudsiyelerine tevafukla, pek cüz’î ve değersiz hizmetimize iştirak ederek benimsemek ve kabul etmek yüksekliğinde bulunmaları, Risale-i Nur’un kudsî kerametiyle Cenab-ı Rabb-i İzzet’in nihayetsiz eltaf-ı Sübhaniyesinden büyük bir lütf-u Rabbanî bulunduğunu şükranla arz eder ve bu kıymetli kardeşlerimizin hizmet-i kudsiyelerinin denizden bir katre mesabesindeki ve çok hatalı ve kıymetsiz ve cüz’î olan hizmetimizin âsâr-ı fiiliyesi olarak, bugün bendenizi lâyık bulmadığım halde, âciz ve cahil ve günahkâr şahsiyetim böyle yüksek ve erişilmesi muhal olan Ashab-ı Resulullah (Rıdvanullahi aleyhim ecmaîn) Hazeratının şahsiyet-i maneviyesinin küçük bir cilvesinin gölgesini temsil eden Mübarekler Heyeti’nin iki azasının yüksek iltifatlarına mazhar etmiştir ki bendenizi bu kudsî mazhariyete eriştiren Risale-i Nur delâletiyle Kādir-i Mutlak ve Hâlık-ı Zülcelal’e, Risale-i Nur’un hurufatı ve mevcudatın miktarınca hamd ü sena eder ve bu güzide ve kıymettar Mübarekler Heyeti’nin her bir azalarına ve bütün kardeşlerimize ayrı ayrı ihtiramla minnet ve şükranlarımı arz ederim.
Talebeniz ve hizmetkârınız
Ahmed Nazif