İçeriğe atla
Kenar çubuğunu aç/kapat
Risale-i Nur Tercümeleri
Ara
Türkçe
Oturum aç
Kişisel araçlar
Oturum aç
Gezinti
Anasayfa
Son değişiklikler
Rastgele sayfa
MediaWiki hakkında yardım
Araçlar
Özel sayfalar
Yazdırılabilir sürüm
Translate
Diğer dillerde
Çevirileri dışa aktar
Çevir
Türkçe
Dil istatistikleri
ileti grubu istatistikleri
Dışa aktar
Daha fazla
Dil istatistikleri
ileti grubu istatistikleri
Dışa aktar
Ayarlar
Grup
Afyon Hayatı
Altıncı Lem'a
Altıncı Mektup
Altıncı Söz
Altıncı Şuâ
Ankara Üniversitesi Nur Talebelerinin Mektubu
Asa-yı Musa
Asa-yı Musa Dua
Ayet-ül Kübra
Bakara Sûresi
Barla Hayatı
Barla Lahikası
Barla Lahikası 1. Mektup
Barla Lahikası 10. Mektup
Barla Lahikası 100. Mektup
Barla Lahikası 101. Mektup
Barla Lahikası 102. Mektup
Barla Lahikası 103. Mektup
Barla Lahikası 104. Mektup
Barla Lahikası 105. Mektup
Barla Lahikası 106. Mektup
Barla Lahikası 107. Mektup
Barla Lahikası 108. Mektup
Barla Lahikası 109. Mektup
Barla Lahikası 11. Mektup
Barla Lahikası 110. Mektup
Barla Lahikası 111. Mektup
Barla Lahikası 112. Mektup
Barla Lahikası 113. Mektup
Barla Lahikası 114. Mektup
Barla Lahikası 115. Mektup
Barla Lahikası 116. Mektup
Barla Lahikası 117. Mektup
Barla Lahikası 118. Mektup
Barla Lahikası 119. Mektup
Barla Lahikası 12. Mektup
Barla Lahikası 120. Mektup
Barla Lahikası 121. Mektup
Barla Lahikası 122. Mektup
Barla Lahikası 123. Mektup
Barla Lahikası 124. Mektup
Barla Lahikası 125. Mektup
Barla Lahikası 126. Mektup
Barla Lahikası 127. Mektup
Barla Lahikası 128. Mektup
Barla Lahikası 129. Mektup
Barla Lahikası 13. Mektup
Barla Lahikası 130. Mektup
Barla Lahikası 131. Mektup
Barla Lahikası 132. Mektup
Barla Lahikası 133. Mektup
Barla Lahikası 134. Mektup
Barla Lahikası 135. Mektup
Barla Lahikası 136. Mektup
Barla Lahikası 137. Mektup
Barla Lahikası 138. Mektup
Barla Lahikası 139. Mektup
Barla Lahikası 14. Mektup
Barla Lahikası 140. Mektup
Barla Lahikası 141. Mektup
Barla Lahikası 142. Mektup
Barla Lahikası 143. Mektup
Barla Lahikası 144. Mektup
Barla Lahikası 145. Mektup
Barla Lahikası 146. Mektup
Barla Lahikası 147. Mektup
Barla Lahikası 148. Mektup
Barla Lahikası 149. Mektup
Barla Lahikası 15. Mektup
Barla Lahikası 150. Mektup
Barla Lahikası 151. Mektup
Barla Lahikası 152. Mektup
Barla Lahikası 153. Mektup
Barla Lahikası 154. Mektup
Barla Lahikası 155. Mektup
Barla Lahikası 156. Mektup
Barla Lahikası 157. Mektup
Barla Lahikası 158. Mektup
Barla Lahikası 159. Mektup
Barla Lahikası 16. Mektup
Barla Lahikası 160. Mektup
Barla Lahikası 161. Mektup
Barla Lahikası 162. Mektup
Barla Lahikası 163. Mektup
Barla Lahikası 164. Mektup
Barla Lahikası 165. Mektup
Barla Lahikası 166. Mektup
Barla Lahikası 167. Mektup
Barla Lahikası 168. Mektup
Barla Lahikası 169. Mektup
Barla Lahikası 17. Mektup
Barla Lahikası 170. Mektup
Barla Lahikası 171. Mektup
Barla Lahikası 172. Mektup
Barla Lahikası 173. Mektup
Barla Lahikası 174. Mektup
Barla Lahikası 175. Mektup
Barla Lahikası 176. Mektup
Barla Lahikası 177. Mektup
Barla Lahikası 178. Mektup
Barla Lahikası 179. Mektup
Barla Lahikası 18. Mektup
Barla Lahikası 180. Mektup
Barla Lahikası 181. Mektup
Barla Lahikası 182. Mektup
Barla Lahikası 183. Mektup
Barla Lahikası 184. Mektup
Barla Lahikası 185. Mektup
Barla Lahikası 186. Mektup
Barla Lahikası 187. Mektup
Barla Lahikası 188. Mektup
Barla Lahikası 189. Mektup
Barla Lahikası 19. Mektup
Barla Lahikası 190. Mektup
Barla Lahikası 191. Mektup
Barla Lahikası 192. Mektup
Barla Lahikası 193. Mektup
Barla Lahikası 194. Mektup
Barla Lahikası 195. Mektup
Barla Lahikası 196. Mektup
Barla Lahikası 197. Mektup
Barla Lahikası 198. Mektup
Barla Lahikası 199. Mektup
Barla Lahikası 2. Mektup
Barla Lahikası 20. Mektup
Barla Lahikası 200. Mektup
Barla Lahikası 201. Mektup
Barla Lahikası 202. Mektup
Barla Lahikası 203. Mektup
Barla Lahikası 204. Mektup
Barla Lahikası 205. Mektup
Barla Lahikası 206. Mektup
Barla Lahikası 207. Mektup
Barla Lahikası 208. Mektup
Barla Lahikası 209. Mektup
Barla Lahikası 21. Mektup
Barla Lahikası 210. Mektup
Barla Lahikası 211. Mektup
Barla Lahikası 212. Mektup
Barla Lahikası 213. Mektup
Barla Lahikası 214. Mektup
Barla Lahikası 215. Mektup
Barla Lahikası 216. Mektup
Barla Lahikası 217. Mektup
Barla Lahikası 218. Mektup
Barla Lahikası 219. Mektup
Barla Lahikası 22. Mektup
Barla Lahikası 220. Mektup
Barla Lahikası 221. Mektup
Barla Lahikası 222. Mektup
Barla Lahikası 223. Mektup
Barla Lahikası 224. Mektup
Barla Lahikası 225. Mektup
Barla Lahikası 226. Mektup
Barla Lahikası 227. Mektup
Barla Lahikası 228. Mektup
Barla Lahikası 229. Mektup
Barla Lahikası 23. Mektup
Barla Lahikası 230. Mektup
Barla Lahikası 231. Mektup
Barla Lahikası 232. Mektup
Barla Lahikası 233. Mektup
Barla Lahikası 234. Mektup
Barla Lahikası 235. Mektup
Barla Lahikası 236. Mektup
Barla Lahikası 237. Mektup
Barla Lahikası 238. Mektup
Barla Lahikası 239. Mektup
Barla Lahikası 24. Mektup
Barla Lahikası 240. Mektup
Barla Lahikası 241. Mektup
Barla Lahikası 242. Mektup
Barla Lahikası 243. Mektup
Barla Lahikası 244. Mektup
Barla Lahikası 245. Mektup
Barla Lahikası 246. Mektup
Barla Lahikası 247. Mektup
Barla Lahikası 248. Mektup
Barla Lahikası 249. Mektup
Barla Lahikası 25. Mektup
Barla Lahikası 250. Mektup
Barla Lahikası 251. Mektup
Barla Lahikası 252. Mektup
Barla Lahikası 253. Mektup
Barla Lahikası 254. Mektup
Barla Lahikası 255. Mektup
Barla Lahikası 256. Mektup
Barla Lahikası 257. Mektup
Barla Lahikası 258. Mektup
Barla Lahikası 259. Mektup
Barla Lahikası 26. Mektup
Barla Lahikası 260. Mektup
Barla Lahikası 261. Mektup
Barla Lahikası 262. Mektup
Barla Lahikası 263. Mektup
Barla Lahikası 264. Mektup
Barla Lahikası 265. Mektup
Barla Lahikası 266. Mektup
Barla Lahikası 267. Mektup
Barla Lahikası 268. Mektup
Barla Lahikası 269. Mektup
Barla Lahikası 27. Mektup
Barla Lahikası 270. Mektup
Barla Lahikası 271. Mektup
Barla Lahikası 272. Mektup
Barla Lahikası 273. Mektup
Barla Lahikası 274. Mektup
Barla Lahikası 275. Mektup
Barla Lahikası 276. Mektup
Barla Lahikası 277. Mektup
Barla Lahikası 278. Mektup
Barla Lahikası 279. Mektup
Barla Lahikası 28. Mektup
Barla Lahikası 280. Mektup
Barla Lahikası 281. Mektup
Barla Lahikası 282. Mektup
Barla Lahikası 283. Mektup
Barla Lahikası 284. Mektup
Barla Lahikası 285. Mektup
Barla Lahikası 286. Mektup
Barla Lahikası 287. Mektup
Barla Lahikası 288. Mektup
Barla Lahikası 289. Mektup
Barla Lahikası 29. Mektup
Barla Lahikası 290. Mektup
Barla Lahikası 291. Mektup
Barla Lahikası 292. Mektup
Barla Lahikası 293. Mektup
Barla Lahikası 3. Mektup
Barla Lahikası 30. Mektup
Barla Lahikası 31. Mektup
Barla Lahikası 32. Mektup
Barla Lahikası 33. Mektup
Barla Lahikası 34. Mektup
Barla Lahikası 35. Mektup
Barla Lahikası 36. Mektup
Barla Lahikası 37. Mektup
Barla Lahikası 38. Mektup
Barla Lahikası 39. Mektup
Barla Lahikası 4. Mektup
Barla Lahikası 40. Mektup
Barla Lahikası 41. Mektup
Barla Lahikası 42. Mektup
Barla Lahikası 43. Mektup
Barla Lahikası 44. Mektup
Barla Lahikası 45. Mektup
Barla Lahikası 46. Mektup
Barla Lahikası 47. Mektup
Barla Lahikası 48. Mektup
Barla Lahikası 49. Mektup
Barla Lahikası 5. Mektup
Barla Lahikası 50. Mektup
Barla Lahikası 51. Mektup
Barla Lahikası 52. Mektup
Barla Lahikası 53. Mektup
Barla Lahikası 54. Mektup
Barla Lahikası 55. Mektup
Barla Lahikası 56. Mektup
Barla Lahikası 57. Mektup
Barla Lahikası 58. Mektup
Barla Lahikası 59. Mektup
Barla Lahikası 6. Mektup
Barla Lahikası 60. Mektup
Barla Lahikası 61. Mektup
Barla Lahikası 62. Mektup
Barla Lahikası 63. Mektup
Barla Lahikası 64. Mektup
Barla Lahikası 65. Mektup
Barla Lahikası 66. Mektup
Barla Lahikası 67. Mektup
Barla Lahikası 68. Mektup
Barla Lahikası 69. Mektup
Barla Lahikası 7. Mektup
Barla Lahikası 70. Mektup
Barla Lahikası 71. Mektup
Barla Lahikası 72. Mektup
Barla Lahikası 73. Mektup
Barla Lahikası 74. Mektup
Barla Lahikası 75. Mektup
Barla Lahikası 76. Mektup
Barla Lahikası 77. Mektup
Barla Lahikası 78. Mektup
Barla Lahikası 79. Mektup
Barla Lahikası 8. Mektup
Barla Lahikası 80. Mektup
Barla Lahikası 81. Mektup
Barla Lahikası 82. Mektup
Barla Lahikası 83. Mektup
Barla Lahikası 84. Mektup
Barla Lahikası 85. Mektup
Barla Lahikası 86. Mektup
Barla Lahikası 87. Mektup
Barla Lahikası 88. Mektup
Barla Lahikası 89. Mektup
Barla Lahikası 9. Mektup
Barla Lahikası 90. Mektup
Barla Lahikası 91. Mektup
Barla Lahikası 92. Mektup
Barla Lahikası 93. Mektup
Barla Lahikası 94. Mektup
Barla Lahikası 95. Mektup
Barla Lahikası 96. Mektup
Barla Lahikası 97. Mektup
Barla Lahikası 98. Mektup
Barla Lahikası 99. Mektup
Barla Lahikası Mukaddime
Bediüzzaman ve Risale-i Nur
Beşinci Lem'a
Beşinci Mektup
Beşinci Söz
Beşinci Şuâ
Bir Müdafaa (Takriz)
Birinci Lem'a
Birinci Mektup
Birinci Söz
Birinci Şuâ
Bu parça çok kıymetlidir
BİRİNCİ MAKALE
Deneme
Denizli Hayatı
Divan-ı Harb-i Örfi
Dokuzuncu Lem'a
Dokuzuncu Mektup
Dokuzuncu Söz
Dokuzuncu Şuâ
Dördüncü Hakikat olan Otuzüçüncü Mertebe
Dördüncü Lem'a
Dördüncü Mektup
Dördüncü Söz
Dördüncü Şuâ
Ecnebî Filozofların Kur'ân'ı Tasdiklerine Dair Şehadetleri
Eddâî
Emirdağ Hayatı
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 1. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 10. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 100. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 101. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 102. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 103. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 104. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 105. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 106. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 107. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 108. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 109. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 11. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 110. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 111. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 112. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 113. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 114. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 115. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 116. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 117. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 118. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 119. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 12. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 120. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 121. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 122. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 123. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 124. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 125. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 126. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 127. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 128. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 129. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 13. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 130. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 131. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 132. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 133. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 134. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 135. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 136. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 137. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 138. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 139. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 14. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 140. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 141. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 142. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 143. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 144. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 145. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 146. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 147. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 148. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 149. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 15. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 150. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 151. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 152. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 153. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 154. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 155. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 156. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 157. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 158. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 159. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 16. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 160. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 161. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 162. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 163. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 164. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 165. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 166. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 167. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 168. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 169. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 17. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 170. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 171. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 172. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 173. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 174. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 175. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 176. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 177. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 178. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 179. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 18. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 180. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 181. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 182. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 183. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 184. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 185. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 186. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 187. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 188. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 189. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 19. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 190. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 191. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 192. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 193. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 194. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 195. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 196. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 197. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 198. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 199. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 2. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 20. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 200. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 201. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 202. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 203. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 204. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 205. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 206. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 207. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 208. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 209. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 21. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 210. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 211. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 212. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 213. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 214. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 215. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 216. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 217. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 218. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 219. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 22. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 220. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 23. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 24. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 25. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 26. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 27. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 28. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 29. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 3. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 30. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 31. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 32. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 33. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 34. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 35. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 36. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 37. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 38. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 39. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 4. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 40. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 41. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 42. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 43. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 44. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 45. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 46. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 47. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 48. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 49. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 5. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 50. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 51. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 52. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 53. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 54. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 55. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 56. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 57. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 58. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 59. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 6. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 60. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 61. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 62. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 63. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 64. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 65. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 66. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 67. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 68. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 69. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 7. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 70. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 71. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 72. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 73. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 74. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 75. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 76. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 77. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 78. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 79. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 8. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 80. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 81. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 82. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 83. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 84. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 85. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 86. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 87. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 88. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 89. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 9. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 90. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 91. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 92. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 93. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 94. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 95. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 96. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 97. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 98. Mektup
Emirdağ Lahikası 1. Kitap 99. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 1. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 10. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 100. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 101. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 102. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 103. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 104. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 105. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 106. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 107. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 108. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 109. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 11. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 110. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 111. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 112. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 113. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 114. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 115. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 116. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 117. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 118. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 119. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 12. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 120. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 121. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 122. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 123. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 124. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 125. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 126. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 127. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 128. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 129. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 13. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 130. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 131. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 132. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 133. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 134. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 135. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 136. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 137. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 138. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 139. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 14. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 140. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 141. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 142. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 143. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 144. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 145. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 146. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 147. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 148. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 149. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 15. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 150. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 151. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 16. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 17. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 18. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 19. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 2. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 20. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 21. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 22. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 23. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 24. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 25. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 26. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 27. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 28. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 29. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 3. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 30. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 31. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 32. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 33. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 34. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 35. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 36. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 37. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 38. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 39. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 4. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 40. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 41. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 42. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 43. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 44. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 45. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 46. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 47. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 48. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 49. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 5. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 50. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 51. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 52. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 53. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 54. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 55. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 56. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 57. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 58. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 59. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 6. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 60. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 61. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 62. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 63. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 64. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 65. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 66. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 67. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 68. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 69. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 7. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 70. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 71. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 72. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 73. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 74. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 75. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 76. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 77. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 78. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 79. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 8. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 80. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 81. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 82. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 83. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 84. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 85. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 86. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 87. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 88. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 89. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 9. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 90. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 91. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 92. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 93. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 94. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 95. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 96. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 97. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 98. Mektup
Emirdağ Lahikası 2. Kitap 99. Mektup
Eskişehir Hayatı
Fatiha Sûresi
Fihriste-i Mektubat
Giriş
Gönüller Fatihi Büyük Üstada
Habbe
Hakikat Işıkları
Hakikat Çekirdekleri
Hastalar Risalesi
Hubâb
Hutbe-i Şamiye
Hutuvat-ı Sitte
Hz. Üstadın Nâşirlere Duası İşarat'ül İ'caz
Isparta Hayatı
Kardeşi Abdülmecid’in Takrizi
Kardeşlerimden rica ederim ki
Kastamonu Hayatı
Kastamonu Lahikası 1. Mektup
Kastamonu Lahikası 10. Mektup
Kastamonu Lahikası 100. Mektup
Kastamonu Lahikası 101. Mektup
Kastamonu Lahikası 102. Mektup
Kastamonu Lahikası 103. Mektup
Kastamonu Lahikası 104. Mektup
Kastamonu Lahikası 105. Mektup
Kastamonu Lahikası 106. Mektup
Kastamonu Lahikası 107. Mektup
Kastamonu Lahikası 108. Mektup
Kastamonu Lahikası 109. Mektup
Kastamonu Lahikası 11. Mektup
Kastamonu Lahikası 110. Mektup
Kastamonu Lahikası 111. Mektup
Kastamonu Lahikası 112. Mektup
Kastamonu Lahikası 113. Mektup
Kastamonu Lahikası 114. Mektup
Kastamonu Lahikası 115. Mektup
Kastamonu Lahikası 116. Mektup
Kastamonu Lahikası 117. Mektup
Kastamonu Lahikası 118. Mektup
Kastamonu Lahikası 119. Mektup
Kastamonu Lahikası 12. Mektup
Kastamonu Lahikası 120. Mektup
Kastamonu Lahikası 121. Mektup
Kastamonu Lahikası 122. Mektup
Kastamonu Lahikası 123. Mektup
Kastamonu Lahikası 124. Mektup
Kastamonu Lahikası 125. Mektup
Kastamonu Lahikası 126. Mektup
Kastamonu Lahikası 127. Mektup
Kastamonu Lahikası 128. Mektup
Kastamonu Lahikası 129. Mektup
Kastamonu Lahikası 13. Mektup
Kastamonu Lahikası 130. Mektup
Kastamonu Lahikası 131. Mektup
Kastamonu Lahikası 132. Mektup
Kastamonu Lahikası 133. Mektup
Kastamonu Lahikası 134. Mektup
Kastamonu Lahikası 135. Mektup
Kastamonu Lahikası 136. Mektup
Kastamonu Lahikası 137. Mektup
Kastamonu Lahikası 138. Mektup
Kastamonu Lahikası 139. Mektup
Kastamonu Lahikası 14. Mektup
Kastamonu Lahikası 140. Mektup
Kastamonu Lahikası 141. Mektup
Kastamonu Lahikası 142. Mektup
Kastamonu Lahikası 143. Mektup
Kastamonu Lahikası 144. Mektup
Kastamonu Lahikası 145. Mektup
Kastamonu Lahikası 146. Mektup
Kastamonu Lahikası 147. Mektup
Kastamonu Lahikası 148. Mektup
Kastamonu Lahikası 149. Mektup
Kastamonu Lahikası 15. Mektup
Kastamonu Lahikası 150. Mektup
Kastamonu Lahikası 151. Mektup
Kastamonu Lahikası 152. Mektup
Kastamonu Lahikası 153. Mektup
Kastamonu Lahikası 154. Mektup
Kastamonu Lahikası 155. Mektup
Kastamonu Lahikası 156. Mektup
Kastamonu Lahikası 157. Mektup
Kastamonu Lahikası 158. Mektup
Kastamonu Lahikası 159. Mektup
Kastamonu Lahikası 16. Mektup
Kastamonu Lahikası 160. Mektup
Kastamonu Lahikası 161. Mektup
Kastamonu Lahikası 162. Mektup
Kastamonu Lahikası 163. Mektup
Kastamonu Lahikası 164. Mektup
Kastamonu Lahikası 165. Mektup
Kastamonu Lahikası 166. Mektup
Kastamonu Lahikası 17. Mektup
Kastamonu Lahikası 18. Mektup
Kastamonu Lahikası 19. Mektup
Kastamonu Lahikası 2. Mektup
Kastamonu Lahikası 20. Mektup
Kastamonu Lahikası 21. Mektup
Kastamonu Lahikası 22. Mektup
Kastamonu Lahikası 23. Mektup
Kastamonu Lahikası 24. Mektup
Kastamonu Lahikası 25. Mektup
Kastamonu Lahikası 26. Mektup
Kastamonu Lahikası 27. Mektup
Kastamonu Lahikası 28. Mektup
Kastamonu Lahikası 29. Mektup
Kastamonu Lahikası 3. Mektup
Kastamonu Lahikası 30. Mektup
Kastamonu Lahikası 31. Mektup
Kastamonu Lahikası 32. Mektup
Kastamonu Lahikası 33. Mektup
Kastamonu Lahikası 34. Mektup
Kastamonu Lahikası 35. Mektup
Kastamonu Lahikası 36. Mektup
Kastamonu Lahikası 37. Mektup
Kastamonu Lahikası 38. Mektup
Kastamonu Lahikası 39. Mektup
Kastamonu Lahikası 4. Mektup
Kastamonu Lahikası 40. Mektup
Kastamonu Lahikası 41. Mektup
Kastamonu Lahikası 42. Mektup
Kastamonu Lahikası 43. Mektup
Kastamonu Lahikası 44. Mektup
Kastamonu Lahikası 45. Mektup
Kastamonu Lahikası 46. Mektup
Kastamonu Lahikası 47. Mektup
Kastamonu Lahikası 48. Mektup
Kastamonu Lahikası 49. Mektup
Kastamonu Lahikası 5. Mektup
Kastamonu Lahikası 50. Mektup
Kastamonu Lahikası 51. Mektup
Kastamonu Lahikası 52. Mektup
Kastamonu Lahikası 53. Mektup
Kastamonu Lahikası 54. Mektup
Kastamonu Lahikası 55. Mektup
Kastamonu Lahikası 56. Mektup
Kastamonu Lahikası 57. Mektup
Kastamonu Lahikası 58. Mektup
Kastamonu Lahikası 59. Mektup
Kastamonu Lahikası 6. Mektup
Kastamonu Lahikası 60. Mektup
Kastamonu Lahikası 61. Mektup
Kastamonu Lahikası 62. Mektup
Kastamonu Lahikası 63. Mektup
Kastamonu Lahikası 64. Mektup
Kastamonu Lahikası 65. Mektup
Kastamonu Lahikası 66. Mektup
Kastamonu Lahikası 67. Mektup
Kastamonu Lahikası 68. Mektup
Kastamonu Lahikası 69. Mektup
Kastamonu Lahikası 7. Mektup
Kastamonu Lahikası 70. Mektup
Kastamonu Lahikası 71. Mektup
Kastamonu Lahikası 72. Mektup
Kastamonu Lahikası 73. Mektup
Kastamonu Lahikası 74. Mektup
Kastamonu Lahikası 75. Mektup
Kastamonu Lahikası 76. Mektup
Kastamonu Lahikası 77. Mektup
Kastamonu Lahikası 78. Mektup
Kastamonu Lahikası 79. Mektup
Kastamonu Lahikası 8. Mektup
Kastamonu Lahikası 80. Mektup
Kastamonu Lahikası 81. Mektup
Kastamonu Lahikası 82. Mektup
Kastamonu Lahikası 83. Mektup
Kastamonu Lahikası 84. Mektup
Kastamonu Lahikası 85. Mektup
Kastamonu Lahikası 86. Mektup
Kastamonu Lahikası 87. Mektup
Kastamonu Lahikası 88. Mektup
Kastamonu Lahikası 89. Mektup
Kastamonu Lahikası 9. Mektup
Kastamonu Lahikası 90. Mektup
Kastamonu Lahikası 91. Mektup
Kastamonu Lahikası 92. Mektup
Kastamonu Lahikası 93. Mektup
Kastamonu Lahikası 94. Mektup
Kastamonu Lahikası 95. Mektup
Kastamonu Lahikası 96. Mektup
Kastamonu Lahikası 97. Mektup
Kastamonu Lahikası 98. Mektup
Kastamonu Lahikası 99. Mektup
Katre
Katrenin Zeyli
Kitap Sonundaki İ'lemler
Konferans
Kur’ân nedir, tarifi nasıldır?
Küçük Sözler
Latif Nükteler
Lem'alar
Lem'alar Fihrist
Lem'alar/Hz. Üstadın Nâşirlere Duası
Lemaat
Lemalar MN
Lâsiyyemalar
Mektubat
Mektubat/Hz. Üstadın Nâşirlere Duası
Mesnevi-i Nuriye
Mesnevi-i Nuriye Fihrist
Meyve Risalesi
Muhakemat
Muhakemat/Mukaddime
Muhsin'in Mektubu
Mukaddime
Mustafa Hilmi'nin Mektubu
Münazarat
Münderecât Hakkında
Münâcat
Nokta
Nur Talebelerinin Bir Takrizi
On Altıncı Lem'a
On Altıncı Mektup
On Altıncı Söz
On Beşinci Lem'a
On Beşinci Mektup
On Beşinci Söz
On Beşinci Şuâ
On Birinci Lem'a
On Birinci Mektup
On Birinci Söz
On Birinci Şuâ
On Dokuzuncu Lem'a
On Dokuzuncu Mektup
On Dokuzuncu Söz
On Dördüncü Lem'a
On Dördüncü Mektup
On Dördüncü Reşha
On Dördüncü Söz
On Dördüncü Şuâ
On Sekizinci Lem'a
On Sekizinci Mektup
On Sekizinci Söz
On Yedinci Lem'a
On Yedinci Mektup
On Yedinci Söz
On Üçüncü Lem'a
On Üçüncü Mektup
On Üçüncü Söz
On Üçüncü Şuâ
On İkinci Lem'a
On İkinci Mektup
On İkinci Söz
On İkinci Şuâ
Onuncu Lem'a
Onuncu Mektup
Onuncu Risale
Onuncu Söz
Otuz Birinci Lem'a
Otuz Birinci Mektup
Otuz Birinci Söz
Otuz Üçüncü Lem'a
Otuz Üçüncü Mektup
Otuz Üçüncü Söz
Otuz İkinci Lem'a
Otuz İkinci Mektup
Otuz İkinci Söz
Otuzuncu Lem'a
Otuzuncu Mektup
Otuzuncu Söz
Ramazân, İktisâd ve Şükür Risaleleri
Reşhalar
Risale-i Nur ve Hariç Memleketler
Risale-i Nur, her ateşi ve her yangını söndürür
Saykal-ül İslam
Sekizinci Lem'a
Sekizinci Mektup
Sekizinci Söz
Sekizinci Şuâ
Sikke-i Tasdik-i Gaybi'den Bir Mektup
Sözler
Sözler Fihrist
Sünuhat
Takdim
Takdim Haşiye
Tarihçe-i Hayat
Tarihçe-i Hayat/Hz. Üstadın Nâşirlere Duası
Tenbih
Tenvir
Tuluat
Uhuvvet Risalesi
Yedinci Lem'a
Yedinci Mektup
Yedinci Söz
Yedinci Şuâ
Yirmi Altıncı Lem'a
Yirmi Altıncı Mektup
Yirmi Altıncı Söz
Yirmi Beşinci Lem'a
Yirmi Beşinci Mektup
Yirmi Beşinci Söz
Yirmi Birinci Lem'a
Yirmi Birinci Mektup
Yirmi Birinci Söz
Yirmi Dokuzuncu Lem'a
Yirmi Dokuzuncu Mektup
Yirmi Dokuzuncu Söz
Yirmi Dördüncü Lem'a
Yirmi Dördüncü Mektup
Yirmi Dördüncü Söz
Yirmi Sekizinci Lem'a
Yirmi Sekizinci Mektup
Yirmi Sekizinci Söz
Yirmi Yedinci Lem'a
Yirmi Yedinci Mektup
Yirmi Yedinci Söz
Yirmi Üçüncü Lem'a
Yirmi Üçüncü Mektup
Yirmi Üçüncü Söz
Yirmi İkinci Lem'a
Yirmi İkinci Mektup
Yirmi İkinci Söz
Yirmidokuzuncu Lem'adan İkinci Bâb
Yirminci Lem'a
Yirminci Mektup
Yirminci Söz
Zerre
Zeylû'l-Hubâb
Zeylü'l-Habbe
Zeylü'z-Zeyl
Zühre
Önsöz
ÜÇÜNCÜ MAKALE
Üçüncü Lem'a
Üçüncü Mektup
Üçüncü Söz
Üçüncü Şuâ
İ'tizar
İfadetü'l-Meram
İhlas Risalesi
İkinci Lem'a
İkinci Mektup
İkinci Söz
İkinci Şuâ
İktisad, Kanaat, İsraf Mevzuunda Bir Mektup
İKİNCİ MAKALE
İlk Hayatı
İman ve İnsan
İtizar
İşarat
İşarat'ül İ'caz
İşarat'ül İ'caz Fihrist
İşarat-ı Gaybiyye Hakkında Bir Takriz
Şemme
Şualar
Şule
Şulenin Zeyli
Şuâlar İçindekiler
Dil
aa - Qafár af
ab - аԥсшәа
abs - bahasa ambon
ace - Acèh
ady - адыгабзэ
ady-cyrl - адыгабзэ
aeb - تونسي / Tûnsî
aeb-arab - تونسي
aeb-latn - Tûnsî
af - Afrikaans
ak - Akan
aln - Gegë
alt - алтай тил
am - አማርኛ
ami - Pangcah
an - aragonés
ang - Ænglisc
ann - Obolo
anp - अंगिका
ar - العربية
arc - ܐܪܡܝܐ
arn - mapudungun
arq - جازايرية
ary - الدارجة
arz - مصرى
as - অসমীয়া
ase - American sign language
ast - asturianu
atj - Atikamekw
av - авар
avk - Kotava
awa - अवधी
ay - Aymar aru
az - azərbaycanca
azb - تۆرکجه
ba - башҡортса
ban - Basa Bali
ban-bali - ᬩᬲᬩᬮᬶ
bar - Boarisch
bbc - Batak Toba
bbc-latn - Batak Toba
bcc - جهلسری بلوچی
bci - wawle
bcl - Bikol Central
be - беларуская
be-tarask - беларуская (тарашкевіца)
bg - български
bgn - روچ کپتین بلوچی
bh - भोजपुरी
bho - भोजपुरी
bi - Bislama
bjn - Banjar
blk - ပအိုဝ်ႏဘာႏသာႏ
bm - bamanankan
bn - বাংলা
bo - བོད་ཡིག
bpy - বিষ্ণুপ্রিয়া মণিপুরী
bqi - بختیاری
br - brezhoneg
brh - Bráhuí
bs - bosanski
btm - Batak Mandailing
bto - Iriga Bicolano
bug - ᨅᨔ ᨕᨘᨁᨗ
bxr - буряад
ca - català
cbk-zam - Chavacano de Zamboanga
cdo - 閩東語 / Mìng-dĕ̤ng-ngṳ̄
ce - нохчийн
ceb - Cebuano
ch - Chamoru
cho - Chahta Anumpa
chr - ᏣᎳᎩ
chy - Tsetsêhestâhese
ckb - کوردی
co - corsu
cps - Capiceño
cr - Nēhiyawēwin / ᓀᐦᐃᔭᐍᐏᐣ
crh - qırımtatarca
crh-cyrl - къырымтатарджа (Кирилл)
crh-latn - qırımtatarca (Latin)
cs - čeština
csb - kaszëbsczi
cu - словѣньскъ / ⰔⰎⰑⰂⰡⰐⰠⰔⰍⰟ
cv - чӑвашла
cy - Cymraeg
da - dansk
dag - dagbanli
de - Deutsch
de-at - Österreichisches Deutsch
de-ch - Schweizer Hochdeutsch
de-formal - Deutsch (Sie-Form)
dga - Dagaare
din - Thuɔŋjäŋ
diq - Zazaki
dsb - dolnoserbski
dtp - Dusun Bundu-liwan
dty - डोटेली
dv - ދިވެހިބަސް
dz - ཇོང་ཁ
ee - eʋegbe
egl - Emiliàn
el - Ελληνικά
eml - emiliàn e rumagnòl
en - English
en-ca - Canadian English
en-gb - British English
eo - Esperanto
es - español
es-419 - español de América Latina
es-formal - español (formal)
et - eesti
eu - euskara
ext - estremeñu
fa - فارسی
fat - mfantse
ff - Fulfulde
fi - suomi
fit - meänkieli
fj - Na Vosa Vakaviti
fo - føroyskt
fon - fɔ̀ngbè
fr - français
frc - français cadien
frp - arpetan
frr - Nordfriisk
fur - furlan
fy - Frysk
ga - Gaeilge
gaa - Ga
gag - Gagauz
gan - 贛語
gan-hans - 赣语(简体)
gan-hant - 贛語(繁體)
gcr - kriyòl gwiyannen
gd - Gàidhlig
gl - galego
gld - на̄ни
glk - گیلکی
gn - Avañe'ẽ
gom - गोंयची कोंकणी / Gõychi Konknni
gom-deva - गोंयची कोंकणी
gom-latn - Gõychi Konknni
gor - Bahasa Hulontalo
got - 𐌲𐌿𐍄𐌹𐍃𐌺
gpe - Ghanaian Pidgin
grc - Ἀρχαία ἑλληνικὴ
gsw - Alemannisch
gu - ગુજરાતી
guc - wayuunaiki
gur - farefare
guw - gungbe
gv - Gaelg
ha - Hausa
hak - 客家語/Hak-kâ-ngî
haw - Hawaiʻi
he - עברית
hi - हिन्दी
hif - Fiji Hindi
hif-latn - Fiji Hindi
hil - Ilonggo
ho - Hiri Motu
hr - hrvatski
hrx - Hunsrik
hsb - hornjoserbsce
hsn - 湘语
ht - Kreyòl ayisyen
hu - magyar
hu-formal - magyar (formal)
hy - հայերեն
hyw - Արեւմտահայերէն
hz - Otsiherero
ia - interlingua
id - Bahasa Indonesia
ie - Interlingue
ig - Igbo
igl - Igala
ii - ꆇꉙ
ik - Iñupiatun
ike-cans - ᐃᓄᒃᑎᑐᑦ
ike-latn - inuktitut
ilo - Ilokano
inh - гӀалгӀай
io - Ido
is - íslenska
it - italiano
iu - ᐃᓄᒃᑎᑐᑦ / inuktitut
ja - 日本語
jam - Patois
jbo - la .lojban.
jut - jysk
jv - Jawa
ka - ქართული
kaa - Qaraqalpaqsha
kab - Taqbaylit
kbd - адыгэбзэ
kbd-cyrl - адыгэбзэ
kbp - Kabɩyɛ
kcg - Tyap
kea - kabuverdianu
kg - Kongo
khw - کھوار
ki - Gĩkũyũ
kiu - Kırmancki
kj - Kwanyama
kjh - хакас
kjp - ဖၠုံလိက်
kk - қазақша
kk-arab - قازاقشا (تٴوتە)
kk-cn - قازاقشا (جۇنگو)
kk-cyrl - қазақша (кирил)
kk-kz - қазақша (Қазақстан)
kk-latn - qazaqşa (latın)
kk-tr - qazaqşa (Türkïya)
kl - kalaallisut
km - ភាសាខ្មែរ
kn - ಕನ್ನಡ
ko - 한국어
ko-kp - 조선말
koi - перем коми
kr - kanuri
krc - къарачай-малкъар
kri - Krio
krj - Kinaray-a
krl - karjal
ks - कॉशुर / کٲشُر
ks-arab - کٲشُر
ks-deva - कॉशुर
ksh - Ripoarisch
ksw - စှီၤ
ku - kurdî
ku-arab - كوردي (عەرەبی)
ku-latn - kurdî (latînî)
kum - къумукъ
kus - Kʋsaal
kv - коми
kw - kernowek
ky - кыргызча
la - Latina
lad - Ladino
lb - Lëtzebuergesch
lbe - лакку
lez - лезги
lfn - Lingua Franca Nova
lg - Luganda
li - Limburgs
lij - Ligure
liv - Līvõ kēļ
lki - لەکی
lld - Ladin
lmo - lombard
ln - lingála
lo - ລາວ
loz - Silozi
lrc - لۊری شومالی
lt - lietuvių
ltg - latgaļu
lus - Mizo ţawng
luz - لئری دوٙمینی
lv - latviešu
lzh - 文言
lzz - Lazuri
mad - Madhurâ
mag - मगही
mai - मैथिली
map-bms - Basa Banyumasan
mdf - мокшень
mg - Malagasy
mh - Ebon
mhr - олык марий
mi - Māori
min - Minangkabau
mk - македонски
ml - മലയാളം
mn - монгол
mni - ꯃꯤꯇꯩ ꯂꯣꯟ
mnw - ဘာသာ မန်
mo - молдовеняскэ
mos - moore
mr - मराठी
mrh - Mara
mrj - кырык мары
ms - Bahasa Melayu
ms-arab - بهاس ملايو
mt - Malti
mus - Mvskoke
mwl - Mirandés
my - မြန်မာဘာသာ
myv - эрзянь
mzn - مازِرونی
na - Dorerin Naoero
nah - Nāhuatl
nan - Bân-lâm-gú
nap - Napulitano
nb - norsk bokmål
nds - Plattdüütsch
nds-nl - Nedersaksies
ne - नेपाली
new - नेपाल भाषा
ng - Oshiwambo
nia - Li Niha
niu - Niuē
nl - Nederlands
nl-informal - Nederlands (informeel)
nmz - nawdm
nn - norsk nynorsk
no - norsk
nod - ᨣᩤᩴᨾᩮᩬᩥᨦ
nog - ногайша
nov - Novial
nqo - ߒߞߏ
nrm - Nouormand
nso - Sesotho sa Leboa
nv - Diné bizaad
ny - Chi-Chewa
nyn - runyankore
nys - Nyunga
oc - occitan
ojb - Ojibwemowin
olo - livvinkarjala
om - Oromoo
or - ଓଡ଼ିଆ
os - ирон
pa - ਪੰਜਾਬੀ
pag - Pangasinan
pam - Kapampangan
pap - Papiamentu
pcd - Picard
pcm - Naijá
pdc - Deitsch
pdt - Plautdietsch
pfl - Pälzisch
pi - पालि
pih - Norfuk / Pitkern
pl - polski
pms - Piemontèis
pnb - پنجابی
pnt - Ποντιακά
prg - prūsiskan
ps - پښتو
pt - português
pt-br - português do Brasil
pwn - pinayuanan
qqq - Message documentation
qu - Runa Simi
qug - Runa shimi
rgn - Rumagnôl
rif - Tarifit
rki - ရခိုင်
rm - rumantsch
rmc - romaňi čhib
rmy - romani čhib
rn - ikirundi
ro - română
roa-tara - tarandíne
rsk - руски
ru - русский
rue - русиньскый
rup - armãneashti
ruq - Vlăheşte
ruq-cyrl - Влахесте
ruq-latn - Vlăheşte
rw - Ikinyarwanda
ryu - うちなーぐち
sa - संस्कृतम्
sah - саха тыла
sat - ᱥᱟᱱᱛᱟᱲᱤ
sc - sardu
scn - sicilianu
sco - Scots
sd - سنڌي
sdc - Sassaresu
sdh - کوردی خوارگ
se - davvisámegiella
se-fi - davvisámegiella (Suoma bealde)
se-no - davvisámegiella (Norgga bealde)
se-se - davvisámegiella (Ruoŧa bealde)
sei - Cmique Itom
ses - Koyraboro Senni
sg - Sängö
sgs - žemaitėška
sh - srpskohrvatski / српскохрватски
sh-cyrl - српскохрватски (ћирилица)
sh-latn - srpskohrvatski (latinica)
shi - Taclḥit
shi-latn - Taclḥit
shi-tfng - ⵜⴰⵛⵍⵃⵉⵜ
shn - ၽႃႇသႃႇတႆး
shy - tacawit
shy-latn - tacawit
si - සිංහල
simple - Simple English
sjd - кӣллт са̄мь кӣлл
sje - bidumsámegiella
sk - slovenčina
skr - سرائیکی
skr-arab - سرائیکی
sl - slovenščina
sli - Schläsch
sm - Gagana Samoa
sma - åarjelsaemien
smn - anarâškielâ
sms - nuõrttsääʹmǩiõll
sn - chiShona
so - Soomaaliga
sq - shqip
sr - српски / srpski
sr-ec - српски (ћирилица)
sr-el - srpski (latinica)
srn - Sranantongo
sro - sardu campidanesu
ss - SiSwati
st - Sesotho
stq - Seeltersk
sty - себертатар
su - Sunda
sv - svenska
sw - Kiswahili
syl - ꠍꠤꠟꠐꠤ
szl - ślůnski
szy - Sakizaya
ta - தமிழ்
tay - Tayal
tcy - ತುಳು
tdd - ᥖᥭᥰᥖᥬᥳᥑᥨᥒᥰ
te - తెలుగు
tet - tetun
tg - тоҷикӣ
tg-cyrl - тоҷикӣ
tg-latn - tojikī
th - ไทย
ti - ትግርኛ
tk - Türkmençe
tl - Tagalog
tly - tolışi
tly-cyrl - толыши
tn - Setswana
to - lea faka-Tonga
tok - toki pona
tpi - Tok Pisin
tr - Türkçe
tru - Ṫuroyo
trv - Seediq
ts - Xitsonga
tt - татарча / tatarça
tt-cyrl - татарча
tt-latn - tatarça
tum - chiTumbuka
tw - Twi
ty - reo tahiti
tyv - тыва дыл
tzm - ⵜⴰⵎⴰⵣⵉⵖⵜ
udm - удмурт
ug - ئۇيغۇرچە / Uyghurche
ug-arab - ئۇيغۇرچە
ug-latn - Uyghurche
uk - українська
ur - اردو
uz - oʻzbekcha / ўзбекча
uz-cyrl - ўзбекча
uz-latn - oʻzbekcha
ve - Tshivenda
vec - vèneto
vep - vepsän kel’
vi - Tiếng Việt
vls - West-Vlams
vmf - Mainfränkisch
vmw - emakhuwa
vo - Volapük
vot - Vaďďa
vro - võro
wa - walon
wal - wolaytta
war - Winaray
wls - Fakaʻuvea
wo - Wolof
wuu - 吴语
xal - хальмг
xh - isiXhosa
xmf - მარგალური
xsy - saisiyat
yi - ייִדיש
yo - Yorùbá
yrl - Nhẽẽgatú
yue - 粵語
za - Vahcuengh
zea - Zeêuws
zgh - ⵜⴰⵎⴰⵣⵉⵖⵜ ⵜⴰⵏⴰⵡⴰⵢⵜ
zh - 中文
zh-cn - 中文(中国大陆)
zh-hans - 中文(简体)
zh-hant - 中文(繁體)
zh-hk - 中文(香港)
zh-mo - 中文(澳門)
zh-my - 中文(马来西亚)
zh-sg - 中文(新加坡)
zh-tw - 中文(臺灣)
zu - isiZulu
Biçim
Çevrimdışı çeviri aktar
Yerel biçimde aktar
CSV biçiminde dışa aktar
Getir
<languages/> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Şu Mektup, iki mebhastır. Birinci Mebhas,''' '''ehl-i imanı uhuvvete ve muhabbete davet eder.''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> == BİRİNCİ MEBHAS == </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> اِنَّمَا ال۟مُؤ۟مِنُونَ اِخ۟وَةٌ فَاَص۟لِحُوا بَي۟نَ اَخَوَي۟كُم۟ اِد۟فَع۟ بِالَّتٖى هِىَ اَح۟سَنُ فَاِذَا الَّذٖى بَي۟نَكَ وَبَي۟نَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِىٌّ حَمٖيمٌ وَال۟كَاظِمٖينَ ال۟غَي۟ظَ وَال۟عَافٖينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّٰهُ يُحِبُّ ال۟مُح۟سِنٖينَ </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Mü’minlerde nifak ve şikak, kin ve adâvete sebebiyet veren tarafgirlik ve inat ve hased; hakikatçe ve hikmetçe ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetçe ve hayat-ı şahsiyece ve hayat-ı içtimaiyece ve hayat-ı maneviyece çirkin ve merduddur, muzır ve zulümdür ve hayat-ı beşeriye için zehirdir. Şu hakikatin gayet çok vücuhundan '''altı vechini''' beyan ederiz: </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> === BİRİNCİ VECİH === </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Hakikat nazarında zulümdür.''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Ey mü’mine kin ve adâvet besleyen insafsız adam! Nasıl ki sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz masum ile bir cani var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semavata işittirecek derecede bağıracaksın. Hattâ bir tek masum, dokuz cani olsa yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Aynen öyle de sen, bir hane-i Rabbaniye ve bir sefine-i İlahiye olan bir mü’minin vücudunda iman ve İslâmiyet ve komşuluk gibi dokuz değil belki yirmi sıfât-ı masume varken; sana muzır olan ve hoşuna gitmeyen bir cani sıfatı yüzünden ona kin ve adâvet bağlamakla, o hane-i maneviye-i vücudun manen gark ve ihrakına, tahrip ve batmasına teşebbüs veya arzu etmen, onun gibi şenî ve gaddar bir zulümdür. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> === İKİNCİ VECİH === </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Hem hikmet nazarında dahi zulümdür.''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Zira malûmdur ki adâvet ve muhabbet, nur ve zulmet gibi zıttırlar. İkisi, mana-yı hakikisinde olarak beraber cem’olamazlar. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Eğer muhabbet, kendi esbabının rüçhaniyetine göre bir kalpte hakiki bulunsa o vakit adâvet mecazî olur; acımak suretine inkılab eder. Evet mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil belki lütufla ıslahına çalışır. Onun için nass-ı hadîs ile: “Üç günden fazla mü’min, mü’mine küsüp kat’-ı mükâleme etmeyecek.” </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Eğer esbab-ı adâvet galebe çalıp adâvet hakikatiyle bir kalpte bulunsa o vakit muhabbet mecazî olur, tasannu ve temelluk suretine girer. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Ey insafsız adam! Şimdi bak ki mü’min kardeşine kin ve adâvet ne kadar zulümdür. Çünkü nasıl ki sen âdi küçük taşları, Kâbe’den daha ehemmiyetli ve Cebel-i Uhud’dan daha büyük desen çirkin bir akılsızlık edersin. Aynen öyle de Kâbe hürmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud azametinde olan İslâmiyet gibi çok evsaf-ı İslâmiye; muhabbeti ve ittifakı istediği halde, mü’mine karşı adâvete sebebiyet veren ve âdi taşlar hükmünde olan bazı kusuratı, iman ve İslâmiyet’e tercih etmek, o derece insafsızlık ve akılsızlık ve pek büyük bir zulüm olduğunu aklın varsa anlarsın! </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Evet tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbü ister. Ve vahdet-i itikad dahi vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder. Evet, inkâr edemezsin ki sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostane bir rabıta anlarsın ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan arkadaşane bir alâka telakki edersin. Ve bir memlekette beraber bulunmakla uhuvvetkârane bir münasebet hissedersin. Halbuki imanın verdiği nur ve şuur ile ve sana gösterdiği ve bildirdiği esma-i İlahiye adedince vahdet alâkaları ve ittifak rabıtaları ve uhuvvet münasebetleri var. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Mesela, her ikinizin Hâlık’ınız bir, Mâlik’iniz bir, Mabud’unuz bir, Râzık’ınız bir, bir bir bine kadar bir bir... Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz bir, bir bir yüze kadar bir bir... Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir, ona kadar bir bir... </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri birbirine bağlayacak manevî zincirler bulundukları halde; şikak ve nifaka, kin ve adâvete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü’mine karşı hakiki adâvet etmek ve kin bağlamak; ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münasebat-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i’tisaf olduğunu; kalbin ölmemiş ise aklın sönmemiş ise anlarsın! </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> === ÜÇÜNCÜ VECİH === </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Adalet-i mahzayı ifade eden وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِز۟رَ اُخ۟رٰى sırrına göre; bir mü’minde bulunan cani bir sıfat yüzünden sair masum sıfatlarını mahkûm etmek hükmünde olan adâvet ve kin bağlamak, ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu ve bâhusus bir mü’minin fena bir sıfatından darılıp, küsüp o mü’minin akrabasına adâvetini teşmil etmek اِنَّ ال۟اِن۟سَانَ لَظَلُومٌ sîga-i mübalağa ile gayet azîm bir zulmettiğini, hakikat ve şeriat ve hikmet-i İslâmiye sana ihtar ettiği halde; nasıl kendini haklı bulursun “Benim hakkım var.” dersin? </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Hakikat nazarında sebeb-i adâvet ve şer olan fenalıklar, şer ve toprak gibi kesiftir; başkasına sirayet ve in’ikas etmemek gerektir. Başkası ondan ders alıp şer işlese o başka meseledir. Muhabbetin esbabı olan iyilikler, muhabbet gibi nurdur; sirayet ve in’ikas etmek, şe’nidir. Ve ondandır ki “Dostun dostu dosttur.” sözü, durub-u emsal sırasına geçmiştir. Hem onun içindir ki “Bir göz hatırı için çok gözler sevilir.” sözü umumun lisanında gezer. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> İşte ey insafsız adam! Hakikat böyle gördüğü halde, sevmediğin bir adamın sevimli, masum bir kardeşine ve taallukatına adâvet etmek; ne kadar hilaf-ı hakikat olduğunu hakikatbîn isen anlarsın. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> === DÖRDÜNCÜ VECİH === </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Hayat-ı şahsiye nazarında dahi zulümdür.''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Şu dördüncü vechin esası olarak birkaç düsturu dinle: </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> ==== Birincisi: ==== </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Sen, mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit “Mesleğim haktır veya daha güzeldir.” demeye hakkın var. Fakat “Yalnız hak benim mesleğimdir.” demeye hakkın yoktur. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> وَعَي۟نُ الرِّضَا عَن۟ كُلِّ عَي۟بٍ كَلٖيلَةٌ </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> وَلٰكِنَّ عَي۟نَ السُّخ۟طِ تُب۟دِى ال۟مَسَاوِيَا </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> sırrınca, insafsız nazarın ve düşkün fikrin hakem olamaz. Başkasının mesleğini butlan ile mahkûm edemez. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> ==== İkinci Düstur: ==== </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Senin üzerine haktır ki: Her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı. Fakat her doğruyu demek doğru değildir. Zira senin gibi niyeti hâlis olmayan bir adam, nasihati bazen damara dokundurur, aksü’l-amel yapar. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> ==== Üçüncü Düstur: ==== </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Adâvet etmek istersen kalbindeki adâvete adâvet et, onun ref’ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmarene ve heva-i nefsine adâvet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için mü’minlere adâvet etme. Eğer düşmanlık etmek istersen kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adâvet et. Evet, nasıl ki muhabbet sıfatı, muhabbete lâyıktır; öyle de adâvet hasleti, her şeyden evvel kendisi adâvete lâyıktır. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Eğer hasmını mağlup etmek istersen fenalığına karşı iyilikle mukabele et. Çünkü eğer fenalıkla mukabele edersen husumet tezayüd eder. Zâhiren mağlup bile olsa kalben kin bağlar, adâveti idame eder. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Eğer iyilikle mukabele etsen nedamet eder, sana dost olur. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> اِذَا اَن۟تَ اَك۟رَم۟تَ ال۟كَرٖيمَ مَلَك۟تَهُ وَ اِن۟ اَن۟تَ اَك۟رَم۟تَ اللَّئٖيمَ تَمَرَّدًا hükmünce mü’minin şe’ni, kerîm olmaktır. Senin ikramınla sana musahhar olur. Zâhiren leîm bile olsa iman cihetinde kerîmdir. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Evet, fena bir adama “İyisin iyisin.” desen iyileşmesi ve iyi adama “Fenasın fenasın.” desen fenalaşması çok vuku bulur. Öyle ise وَاِذَا مَرُّوا بِاللَّغ۟وِ مَرُّوا كِرَامًا وَاِن۟ تَع۟فُوا وَتَص۟فَحُوا وَتَغ۟فِرُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ gibi desatir-i kudsiye-i Kur’aniyeye kulak ver, saadet ve selâmet ondadır. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> ==== Dördüncü Düstur: ==== </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Ehl-i kin ve adâvet hem nefsine hem mü’min kardeşine hem rahmet-i İlahiyeye zulmeder, tecavüz eder. Çünkü kin ve adâvet ile nefsini bir azab-ı elîmde bırakır. Hasmına gelen nimetlerden azabı ve korkusundan gelen elemi nefsine çektirir, nefsine zulmeder. Eğer adâvet hasedden gelse o bütün bütün azaptır. Çünkü hased evvela hâsidi ezer, mahveder, yandırır. Mahsud hakkında zararı ya azdır veya yoktur. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Hasedin çaresi:''' Hâsid adam, hased ettiği şeylerin âkıbetini düşünsün. Tâ anlasın ki rakibinde olan dünyevî hüsün ve kuvvet ve mertebe ve servet; fânidir, muvakkattır. Faydası az, zahmeti çoktur. Eğer uhrevî meziyetler ise zaten onlarda hased olamaz. Eğer onlarda dahi hased yapsa ya kendisi riyakârdır, âhiret malını dünyada mahvetmek ister veyahut mahsudu riyakâr zanneder, haksızlık eder, zulmeder. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Hem ona gelen musibetlerden memnun ve nimetlerden mahzun olup kader ve rahmet-i İlahiyeye, onun hakkında ettiği iyiliklerden küsüyor. Âdeta kaderi tenkit ve rahmete itiraz ediyor. Kaderi tenkit eden başını örse vurur, kırar. Rahmete itiraz eden, rahmetten mahrum kalır. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Acaba, bir gün adâvete değmeyen bir şeye, bir sene kin ve adâvetle mukabele etmeyi hangi insaf kabul eder, bozulmamış hangi vicdana sığar? Halbuki mü’min kardeşinden sana gelen bir fenalığı, bütün bütün ona verip onu mahkûm edemezsin. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Çünkü evvela, kaderin onda bir hissesi var. Onu çıkarıp o kader ve kaza hissesine karşı rıza ile mukabele etmek gerektir. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Sâniyen, nefis ve şeytanın hissesini de ayırıp o adama adâvet değil belki nefsine mağlup olduğundan acımak ve nedamet edeceğini beklemek. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Sâlisen, sen kendi nefsinde görmediğin veya görmek istemediğin kusurunu gör; bir hisse de ona ver. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Sonra bâki kalan küçük bir hisseye karşı en selâmetli ve en çabuk hasmını mağlup edecek af ve safh ile ve ulüvv-ü cenablıkla mukabele etsen, zulümden ve zarardan kurtulursun. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Yoksa sarhoş ve divane olan ve şişeleri ve buz parçalarını elmas fiyatıyla alan cevherci bir Yahudi gibi beş paraya değmeyen fâni, zâil, muvakkat, ehemmiyetsiz umûr-u dünyeviyeye; güya ebedî dünyada durup ebedî beraber kalacak gibi şedit bir hırs ile ve daimî bir kin ile mütemadiyen bir adâvetle mukabele etmek, sîga-i mübalağa ile bir zalûmiyettir veya bir sarhoşluktur ve bir nevi divaneliktir. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> İşte hayat-ı şahsiyece bu derece muzır olan adâvete ve fikr-i intikama –eğer şahsını seversen– yol verme ki kalbine girsin. Eğer kalbine girmiş ise onun sözünü dinleme. Bak, hakikatbîn olan Hâfız-ı Şirazî’yi dinle: </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> دُن۟يَا نَه مَتَاعٖيس۟تٖى كِه اَر۟زَد۟ بَنِزَاعٖى </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Yani “Dünya öyle bir meta değil ki bir nizâya değsin.” Çünkü fâni ve geçici olduğundan kıymetsizdir. Koca dünya böyle ise dünyanın cüz’î işleri ne kadar ehemmiyetsiz olduğunu anlarsın! </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Hem demiş: </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> اٰسَايِشِ دُو گٖيتٖى تَف۟سٖيرِ اٖين۟ دُو حَر۟فَس۟ت۟ </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> بَادُوسِتَان۟ مُرُوَّت۟ بَادُش۟مَنَان۟ مُدَارَا </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Yani “İki cihanın rahat ve selâmetini iki harf tefsir eder, kazandırır: Dostlarına karşı mürüvvetkârane muaşeret ve düşmanlarına sulhkârane muamele etmektir.” </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Eğer dersen:''' “İhtiyar benim elimde değil, fıtratımda adâvet var. Hem damarıma dokundurmuşlar, vazgeçemiyorum.” </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Elcevap:''' Sû-i hulk ve fena haslet eseri gösterilmezse ve gıybet gibi şeylerle ve muktezasıyla amel edilmezse, kusurunu da anlasa zarar vermez. Madem ihtiyar senin elinde değil, vazgeçemiyorsun. Senin manevî bir nedamet, gizli bir tövbe ve zımnî bir istiğfar hükmünde olan kusurunu bilmen ve o haslette haksız olduğunu anlaman, onun şerrinden seni kurtarır. '''Zaten bu mektubun bu mebhasını yazdık tâ bu manevî istiğfarı temin etsin; haksızlığı hak bilmesin, haklı hasmını haksızlıkla teşhir etmesin.''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Cây-ı dikkat bir hâdise:''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Bir zaman, bu garazkârane tarafgirlik neticesi olarak gördüm ki: Mütedeyyin bir ehl-i ilim, fikr-i siyasîsine muhalif bir âlim-i salihi, tekfir derecesinde tezyif etti. Ve kendi fikrinde olan bir münafığı, hürmetkârane medhetti. İşte siyasetin bu fena neticelerinden ürktüm اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّي۟طَانِ وَ السِّيَاسَةِ dedim, o zamandan beri hayat-ı siyasiyeden çekildim. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> === BEŞİNCİ VECİH === </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Hayat-ı içtimaiyece, inat ve tarafgirlik, gayet muzır olduğunu beyan eder.''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Eğer denilse:''' Hadîste اِخ۟تِلَافُ اُمَّتٖى رَح۟مَةٌ denilmiş. İhtilaf ise tarafgirliği iktiza ediyor. Hem tarafgirlik marazı; mazlum avamı, zalim havassın şerrinden kurtarıyor. Çünkü bir kasabanın ve bir köyün havassı ittifak etseler mazlum avamı ezerler. Tarafgirlik olsa mazlum bir tarafa iltica eder, kendisini kurtarır. Hem tesadüm-ü efkârdan ve tehalüf-ü ukûlden hakikat tamamıyla tezahür eder. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Elcevap:''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Birinci suale deriz ki:''' Hadîsteki ihtilaf ise müsbet ihtilaftır. Yani her biri kendi mesleğinin tamir ve revacına sa’y eder. Başkasının tahrip ve iptaline değil belki tekmil ve ıslahına çalışır. Amma menfî ihtilaf ise ki: Garazkârane, adâvetkârane birbirinin tahribine çalışmaktır; hadîsin nazarında merduddur. Çünkü birbiriyle boğuşanlar, müsbet hareket edemezler. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''İkinci suale deriz ki:''' Tarafgirlik eğer hak namına olsa haklılara melce olabilir. Fakat şimdiki gibi garazkârane, nefis hesabına olan tarafgirlik, haksızlara melcedir ki onlara nokta-i istinad teşkil eder. Çünkü garazkârane tarafgirlik eden bir adama şeytan gelse onun fikrine yardım edip taraftarlık gösterse o adam o şeytana rahmet okuyacak. Eğer mukabil tarafa melek gibi bir adam gelse ona –hâşâ– lanet okuyacak derecede bir haksızlık gösterecek. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Üçüncü suale deriz ki:''' Hak namına, hakikat hesabına olan tesadüm-ü efkâr ise maksatta ve esasta ittifak ile beraber, vesailde ihtilaf eder. Hakikatin her köşesini izhar edip hakka ve hakikate hizmet eder. Fakat tarafgirane ve garazkârane, firavunlaşmış nefs-i emmare hesabına hodfüruşluk, şöhret-perverane bir tarzdaki tesadüm-ü efkârdan bârika-i hakikat değil belki fitne ateşleri çıkıyor. Çünkü maksatta ittifak lâzım gelirken, öylelerin efkârının küre-i arzda dahi nokta-i telakisi bulunmaz. Hak namına olmadığı için nihayetsiz müfritane gider. Kabil-i iltiyam olmayan inşikaklara sebebiyet verir. Hal-i âlem buna şahittir. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Elhasıl:''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> اَل۟حُبُّ لِلّٰهِ وَال۟بُغ۟ضُ فِى اللّٰهِ وَال۟حُك۟مُ لِلّٰهِ olan desatir-i âliye düstur-u harekât olmazsa nifak ve şikak meydan alır. Evet اَل۟بُغ۟ضُ فِى اللّٰهِ وَال۟حُك۟مُ لِلّٰهِ demezse, o düsturları nazara almazsa adalet etmek isterken zulmeder. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Cây-ı ibret bir hâdise:''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Bir vakit, İmam-ı Ali radıyallahu anh, bir kâfiri yere atmış. Kılıncını çekip keseceği zaman, o kâfir ona tükürmüş. O kâfiri bırakmış, kesmemiş. O kâfir, ona demiş ki: “Neden beni kesmedin?” Dedi: “Seni Allah için kesecektim. Fakat bana tükürdün, hiddete geldim. Nefsimin hissesi karıştığı için ihlasım zedelendi. Onun için seni kesmedim.” O kâfir ona dedi: “Beni çabuk kesmen için seni hiddete getirmekti. Madem dininiz bu derece safi ve hâlistir, o din haktır.” dedi. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Hem medar-ı dikkat bir vakıa:''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Bir zaman bir hâkim, bir hırsızın elini kestiği vakit eser-i hiddet gösterdiği için ona dikkat eden âdil âmiri onu o vazifeden azletmiş. Çünkü şeriat namına, kanun-u İlahî hesabına kesse idi, nefsi ona acıyacak idi. Ve kalbi hiddet etmeyip fakat merhamet de etmeyecek bir tarzda kesecekti. Demek nefsine o hükümden bir hisse çıkardığı için adaletle iş görmemiştir. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Cây-ı teessüf bir halet-i içtimaiye ve kalb-i İslâm’ı ağlatacak müthiş bir maraz-ı hayat-ı içtimaî:''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> “Haricî düşmanların zuhur ve tehacümünde dâhilî adâvetleri unutmak ve bırakmak” olan bir maslahat-ı içtimaiyeyi en bedevî kavimler dahi takdir edip yaptıkları halde, şu cemaat-i İslâmiyeye hizmet dava edenlere ne olmuş ki birbiri arkasında tehacüm vaziyetini alan hadsiz düşmanlar varken, cüz’î adâvetleri unutmayıp düşmanların hücumuna zemin hazır ediyorlar. Şu hal bir sukuttur, bir vahşettir. Hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyeye bir hıyanettir. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Medar-ı ibret bir hikâye:''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Bedevî aşiretlerinden Hasenan aşiretinin birbirine düşman iki kabilesi varmış. Birbirinden belki elli adamdan fazla öldürdükleri halde, Sipkan veya Hayderan aşireti gibi bir kabile karşılarına çıktığı vakit; o iki düşman taife, eski adâveti unutup, omuz omuza verip o haricî aşireti def’edinceye kadar, dâhilî adâveti hatırlarına getirmezlerdi. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> İşte ey mü’minler! Ehl-i iman aşiretine karşı tecavüz vaziyetini almış ne kadar aşiret hükmünde düşmanlar olduğunu bilir misiniz? Birbiri içindeki daireler gibi yüz daireden fazla vardır. Her birisine karşı tesanüd ederek, el ele verip müdafaa vaziyeti almaya mecbur iken onların hücumunu teshil etmek, onların harîm-i İslâm’a girmeleri için kapıları açmak hükmünde olan garazkârane tarafgirlik ve adâvetkârane inat; hiçbir cihetle ehl-i imana yakışır mı? </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> O düşman daireler ehl-i dalalet ve ilhaddan tut tâ ehl-i küfrün âlemine, tâ dünyanın ehval ve mesaibine kadar birbiri içinde size karşı zararlı bir vaziyet alan, birbiri arkasında size hiddet ve hırs ile bakan, belki yetmiş nevi düşmanlar var. Bütün bunlara karşı kuvvetli silahın ve siperin ve kalen uhuvvet-i İslâmiyedir. Bu kale-i İslâmiyeyi, küçük adâvetlerle ve bahanelerle sarsmak; ne kadar hilaf-ı vicdan ve ne kadar hilaf-ı maslahat-ı İslâmiye olduğunu bil, ayıl! </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Ehadîs-i şerifede gelmiş ki: Âhir zamanın Süfyan ve Deccal gibi nifak ve zındıka başına geçecek eşhas-ı müthişe-i muzırraları, İslâm’ın ve beşerin hırs ve şikakından istifade ederek az bir kuvvetle nev-i beşeri herc ü merc eder ve koca âlem-i İslâm’ı esaret altına alır. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz aklınızı başınıza alınız! İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı اِنَّمَا ال۟مُؤ۟مِنُونَ اِخ۟وَةٌ kale-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malûmdur ki iki kahraman birbiriyle boğuşurken bir çocuk, ikisini de dövebilir. Bir mizanda iki dağ birbirine karşı muvazenede bulunsa bir küçük taş, muvazenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> İşte ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husumetkârane tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat-ı içtimaiyenizle alâkanız varsa اَل۟مُؤ۟مِنُ لِل۟مُؤ۟مِنِ كَال۟بُن۟يَانِ ال۟مَر۟صُوصِ يَشُدُّ بَع۟ضُهُ بَع۟ضًا düstur-u âliyeyi düstur-u hayat yapınız, sefalet-i dünyeviyeden ve şakavet-i uhreviyeden kurtulunuz! </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> === ALTINCI VECİH === </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Hayat-ı maneviye ve sıhhat-i ubudiyet, adâvet ve inat ile sarsılır. Çünkü vasıta-i halâs ve vesile-i necat olan “ihlas” zayi olur. Zira tarafgir bir muannid, kendi a’mal-i hayriyesinde hasmına tefevvuk ister. Hâlisen livechillah amele pek de muvaffak olamaz. Hem hüküm ve muamelatında tarafgirini tercih eder, adalet edemez. İşte ef’al ve a’mal-i hayriyenin esasları olan “ihlas” ve “adalet” husumet ve adâvetle kaybolur. Şu Altıncı Vecih çok uzundur. Fakat kabiliyet-i makam kısa olduğundan kısa kesiyoruz. </div> <span id="İKİNCİ_MEBHAS"></span> == Втора тема == بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو ال۟قُوَّةِ ال۟مَتٖينُ وَكَاَيِّن۟ مِن۟ دَٓابَّةٍ لَا تَح۟مِلُ رِز۟قَهَا اَللّٰهُ يَر۟زُقُهَا وَاِيَّاكُم۟ وَ هُوَ السَّمٖيعُ ال۟عَلٖيمُ Еј, човеку верник, од досегашното искуство сигурно веќе си разбрал колку огромни штети и порази нанесуваат непријателството и омразата. Знај дека и алчноста е болест, слична на непријателството и дури е поштетна од неа и попогубна за исламскиот живот! Да, самата алчност е причина за разочарување и пораз, таа e тешка болест, понижување и срам, и носи скудост и пропаст. Непобитен доказ што го потврдува овој заклучок за алчноста се понижувањето, мизе-ријата, презрената положба и паѓањето на Евреите поради нивната лакомост за нетрајните земни добра, повеќе од кој било народ во светот. Да, алчноста го манифестира лошото вли-јание почнувајќи од најуниверзалниот вид во светот на живите суштества и стигнувајќи до најситниот организам и обратно, напорите во наоѓањето благосостојба, крунисано со довербата во Аллах, се извори на спокојство и увереност и неговото корисно влијание се манифестира насекаде. Еве пример за тоа. Плодните растенија и дрвјата имаат потреба од исхрана и вода и може да се сметаат за еднакви со живите созданија. Тие претставуваат довербата во Аллах и се одликуваат со непретенциозност, без трага од алчност и благосостојбата им достигнува брзо и покрај тоа што не се помрднуваат од своите места. И згора на сè, тие раѓаат во поголемо количество и ги надминуваат по својата плодоносност животните, коишто се здобиваат со оскудна и недоволна храна и покрај многуте заложби и тешкотии. А тоа е така затоа што алчно и со подизваден јазик трчаат по својата благосостојба и го бараат брзо и бурно, а гледаме како во истиот тој животински свет храната великодушно се прелива за малите рожби, коишто си ја изразуваат довербата кон Аллах со јазикот на својата слаба и беспомошна состојба. Тие си ја добиваат законската, преубава и совршена благосостојба од хранилиштето на Божјото милосрдие, додека дивите ѕверови, коишто со полудена алчност се нафрлуваат на своите жртви, си го добиваат оброкот само со напрегнување и труд, со огромен напор и по тешкото гонење. Овие две состојби јасно покажуваат дека алчноста е причина за скудност, додека довербата во Аллах и задоволувањето со малку, се средства што дозволуваат да се црпи од милосрдието и добротворството. Истата состојба ја гледаме и во човековото опстојување. Евреите, на пример, се најлакоми луѓе за живот и повеќе го сакаат земниот отколку другиот свет. Тие дури се неразумно вљубени во него и по ова прашање ги надминуваат сите народи, но врз нив е ставен отисокот на понижувањето и срамот и другите народи ги гонат и ги убиваат. Во замена на сето ова, по долг и тежок труд, Евреите добиваат забрането и противречно богатство од коешто трошат само ништожен дел и чиниш немаат друга функција освен да штедат и трупат. Оваа состојба ни разоткрива дека '''алчноста е извор на нискост, подлост и загуба во светот на човечноста.''' Многу факти и безброј случки покажуваат дека алчноста секогаш е изложена на опасност да падне во вртлогот на загубата. Пословично распространета е мудроста дека اَل۟حَرٖيصُ خَائِبٌ خَاسِرٌ и луѓето тоа го прифатиле како општа вистина. Штом работите стојат вака – ако многу го сакаш богатството, барај го скромно, а не алчно, за да ти дојде во изобилство! Скромниот и алчниот можат да бидат споредени со двајца луѓе што влегуваат во раскошен дворец – сопственост на некоја личност со висока поставеност. Едниот од сè срце си посакува: „Ако господарот на домов само ме засолни за да се избавам од студот надвор, тоа ќе ми биде сосема доволно и ништо повеќе нема да ми треба. Ако ми дозволи да се свијам на некој крај, тоа ќе биде благодат и великодушност од негова страна.“ А другиот се однесува како да има права над другите и небаре нужно се должни да му укажуваат почит и внимание, па затоа и вели надмено: “Сопстве-никот треба да ми го даде најубавото и највисоко столче.” И така, влегува тој во просторијата со својата алчност и го насочува погледот кон предните и достоинствени места, а господарот го враќа и му го дава најнеугледното столче одзади. Човекот се лути, негодува, срцето му се полни со гнев кон домаќинот и наместо да искаже благодарност, задолжителна во случајов, постапува токму обратно – започнува да го обвинува стопанот, а кај стопанот се јавува навреденост и огорченост кон него и своето внимание го насочува кон другиот посетител што зрачи со скромност барајќи да се смести на најобичното и незначително место. Господарот на дворецот го поздравува и му посакува топло добредојде затоа што се радува на неговата непретенциозност, којашто му создава задоволство и одобрение во душата и постепено започнува да го издигнува и да му одредува сѐ повисока положба, а тој за возврат упатува сѐ поголема благодарност и задоволството му расте при секое ново издигнување. Така и земниот живот личи на гостилница изградена од Семилостивиот, а земјината површина е опширна трпеза на милосрдието и маса за гоштавки создадена од Семилостивиот. Степенот на благосостојбата и нивото на благодат соодветствуваат на различни места на масата. Лошото влијание на алчноста и нејзините погубни последици може да бидат почувст-вувани од сите, дури и во најмалите и незна-чителни нешта. Еве пример за тоа. Секој човек може да почувствува огорченост и здодевност во својата душа ако некој упорен просјак е безобразен и се лакоми, може дури и да го одбие. Истовремено тој чувствува сочувство и жал кон друг просјак што седи молчаливо и смирено и му дава милостина според своите можности. И друг пример. Ако сакаш да заспиеш во ноќта кога имаш несоница, полека- полека се занесуваш штом си ја игнорираш состојбата и не ѝ обрнуваш внимание. Но, ако пројавиш амбиција да заспиеш, се тревожиш и си мрмориш: “Кога ќе заспијам?! Нема ли да заспијам?!” – сонот нема да дојде и целосно ќе исчезне. И трет пример. Чекаш некого со нетрпение и пројавуваш желба да се најдеш со него за некое важно прашање. Чувствуваш итност и си велиш: “Зошто не доаѓа?! Како може да доцни?!” На крајот, силната желба ти го исцрпува трпението и те принудува да го напуштиш очаен местото за средба. И ете, за кратко време пристигнува човекот што го очекуваш, но напразно – резултатот е целосен неуспех. Во слични случки е вклучена следнава тајна и мудрост. Како што и лебот се појавува како готов откако зрното е посеано, жнеено, мелено и испечено, така и останатите работи се јавуваат во врска со мудроста на бавното и постепено созревање. Но поради својата амбициозност, алчниот не се придржува до овој принцип и не се согласува со фазите и нивоата на развојот на работите. Тој или подрипнува и паѓа, или пропушта да стигне до крајот на некоја фаза и на крајот не стигнува до посакуваната цел. Браќа, зачудени и занемени од земните грижи и опијанети од лакомоста на овој свет, како го прифаќате беспоговорно своето понижување и срам по патот на алчноста и покрај штетата и бедата што таа ги носи и како се согласувате на секаков вид богатство без да ве интересира дали е дозволено или забрането? И како жртвувате значајни и вредни работи неопходни за задгробниот живот? Заради алчноста изоставате еден од најважните столбови на исламот – давањето на милостината зеќат, а таа, како што знаеме, е голема врата преку која се лее благодат и богатство за секоја индивидуа и се истеруваат надвор бедата и несреќите. Кој не дава зеќат за својот имот, неизбежно ќе ја загуби довербата за милостина или ќе го уништи и потроши на ситни и бескорисни работи, или човекот ќе го снајде беда, којашто ќе му изнуди соодветен удел за милостина. Во неверојатен реален сон, пет години пред почетокот на Првата светска војна, ми беше поставено следново прашање: “Каква тајна има во бедата и мизеријата што ѝ се случила на исламската заедница? И каква тајна има во загубите што ги уништуваат исламските богатства, и во физичките страдања и тегоби на муслиманите?” Во сон си го одговорив ова прашање на следниов начин: “Аллах Севишниот ни вовел да одвоиме од имотот, кој Тој ни го дарил, по една десеттина(<ref>За милостина треба зеќат да се одвои една десеттина од годишното производство на селско-стопанската жетва.</ref>) за определен вид сопственост и по една четириесеттина за друг вид(<ref>и една четириесеттина од годишните трговски приходи и од животинскиот приплод, од којшто Аллах дарува дури и по десет рожби годишно.</ref>) со цел да нѐ исполни со восхит за искрените молитви упатени од бедните и да нѐ избави од злобата и зависта што понекогаш нѐ обземаат.” Но нам ни се допаѓаше да доделуваме средства од алчност за она што го поседувавме, и не го плаќавме задолжителниот зеќат. Тогаш Аллах Севиш-ниот и Семоќниот си ја зеде назад оваа милостина собрана во нас во сооднос триесет од четириесет и осум од десет. Понатаму, Севишниот бара од нас во еден од месеците од годината да постиме и да бидеме подложени на глад, којшто содржи барем седумдесет мудрости и придобивки. Но сопствените души ни беа драги и мили и нѐ обзема незаслужена жал кон нив и одбивме да го поднесеме пријатниот привремен глад. На Севишниот не му остануваше ништо друго освен да нѐ подложи на тест со глад и скудност заедно со седумдесет несреќи и нѐ натера да ги трпиме пет последователни години. Потоа Севишниот бара од нас еден час во текот на деноноќието да применуваме определен вид исполнување на светлите, возвишени, благословени и пријатни Господови заповеди и правила. Но ние се однесувавме рамнодушно, го игнориравме и го изоставивме отслужувањето на молитвите, на повикот (дуа) и на споменувањето на Аллах (зикир) и го изгубивме определениот час за нив заедно со останатите часови на деноноќието. Тогаш Севишниот требаше да ги искупи злата и допуштената неодговорност извршени од нас и затоа нѐ задолжи во период од пет последователни години да практикуваме форма на богослужение и молитва откако ќе бидеме обучени да ги извршиме инструкциите, да тренираме напад и повлекување, бегање итн.“ Да, така си кажав во сонот, а потоа се разбудив, долго мислев и расудував и стигнав до многу важна вистина содржана во ноќното привидение. A имено: два заклучока се изворот на целосното пропаѓање на темпераментот и рушење на вредностите до коешто човештвото стигнало во својот социјален живот, и тие се изворот на сите грижи и неспокојства. Веќе ги разјаснивме и ги докажавме споменатите заклучоци во Дваесет и петтото Слово, кога направивме паралела меѓу современата цивилизација и правила на Светиот Куран. Овие заклучоци се: '''Прво''' – откако јас сум се нахранил, што ме интересира мене што другите умираат од глад; '''Второ''' – ти работи, јас ќе јадам. Овие два заклучока се одржуваат и потхрануваат од каматата и од запирањето на милостината зеќат. Единственото решение и единствениот лек за овие две социјални болести e примена на правилата за зеќат и неговото припишување како општа должност, како и целосната забрана на каматата. Значењето на милостината не се ограничува во рамките на определени личности и групи, туку е важен столб за изградување среќен човечки живот и за благосостојбата на сите луѓе, и дури е потпорен столб, којшто го крепи вистинското суштествување на човечкиот живот. А тоа е така затоа што човештвото се дели на две класи: висок сталеж и обични луѓе. Милостината зеќат го осигурува сочувствувањето и добротворството кон обичните луѓе од страна на аристократијата, како и ја гарантира нивната почит и потчинување пред неа. Во спротивно, врз главата на толпата ќе се истоварат чеканите на угнетувањето и самовластието од страна на високиот сталеж и ќе се зголемат бунтот и омразата што горат во срцата на обичните луѓе спрема богаташите. Овие две класи се во постојана борба и се пуштаат во виорот на пожарот од различности и противречности, додека постепено се стигне до вистински судир и конфронтација меѓу трудот и капиталот, слично на настаните во Русија. Еј, луѓе на благородништвото и совеста... еј, луѓе на великодушноста и добротворството – ако со добрините што ги правите, не целите и не ја планирате милостината зеќат и не ги правите во нејзино име, тие ќе ви донесат три штети, дури ќе исчезнат напразно, без полза. А тоа е така затоа што, ако не сте го дале овој дар и не сте правеле добротворства со него по патот на Аллах и во името на Аллах, вие несомнено ќе сте стореле подобрување, но ќе го осудите клетиот бедник да остане плен на оваа добрина и ќе го оковете во нејзините окови. Затоа ќе останете лишени од чистата и прифатена молитва на бедникот од страна на Аллах, и згора на сè, со своето правило дека сте вистинските носители на својата сопственост, ќе го одречете одозгора дадениот Божји дар. Во реалноста вие сте само потчинети намесници на коишто им е заповедано да го распределат богатството на Аллах во името на милостината зеќат, ќе добиете голема награда и ќе стекнете огромен восхит, имено, затоа што сте го направиле по патот на Аллах. Да, со вашето дело вие Му се заблагодарувате на Аллах за даровите што великодушно ве опсипал. Тогаш ќе ви припадне и молитвата на бедникот во потреба, прифатена од Аллах, затоа што нема да биде принуден да ви угодува и да се плаши од вас, туку ќе ја запази својата чест и достоинство, така што повикот на благодарност ќе му биде искрен во ваша полза. Колку голема е разликата меѓу тоа да се доделуваат средства со размерот на милостината зеќат, и дури во уште поголемо количество, да се извршат добротворни дела од секаква разновидност и да се обезбеди милостина, но истовремено и да се здобијат и со значителна штета како лицемерието и славата, заедно со задолжувањето и омаловажувањето на другите луѓе од една страна, и да се исплаќа милостината зеќат, да се извршуваат доброт-ворства со намера за неа по патот на Аллах, човек да извлече корист од предноста да изврши едно од своите обврски кон Аллах, да добие награда од Севишниот и да добие искреност и молитва на коишто Аллах надоместува, од друга страна. سُب۟حَانَكَ لَا عِل۟مَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّم۟تَنَٓا اِنَّكَ اَن۟تَ ال۟عَلٖيمُ ال۟حَكٖيمُ اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّم۟ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ نِ الَّذٖى قَالَ «اَل۟مُؤ۟مِنُ لِل۟مُؤ۟مِنِ كَال۟بُن۟يَانِ ال۟مَر۟صُوصِ يَشُدُّ بَع۟ضُهُ بَع۟ضًا» وَ قَالَ «اَل۟قَنَاعَةُ كَن۟زٌ لَا يَف۟نٰى» وَعَلٰى اٰلِهٖ وَصَح۟بِهٖ اَج۟مَعٖينَ اٰمٖينَ وَال۟حَم۟دُ لِلّٰهِ رَبِّ ال۟عَالَمٖينَ <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> == HÂTİME == </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Gıybet hakkındadır''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> بِاس۟مِهٖ </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Yirmi Beşinci Söz’ün Birinci Şule’sinin Birinci Şuâ’ının Beşinci Noktası’nın makam-ı zem ve zecrin misallerinden olan bir tek âyetin, mu’cizane altı tarzda gıybetten tenfir etmesi; Kur’an’ın nazarında gıybet ne kadar şenî bir şey olduğunu tamamıyla gösterdiğinden, başka beyana ihtiyaç bırakmamış. Evet, Kur’an’ın beyanından sonra beyan olamaz, ihtiyaç da yoktur. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> İşte اَيُحِبُّ اَحَدُكُم۟ اَن۟ يَا۟كُلَ لَح۟مَ اَخٖيهِ مَي۟تًا âyetinde altı derece zemmi, zemmeder. Gıybetten altı mertebe şiddetle zecreder. Şu âyet bilfiil gıybet edenlere müteveccih olduğu vakit, manası gelecek tarzda oluyor. Şöyle ki: </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Malûmdur: Âyetin başındaki hemze, sormak (âyâ) manasındadır. O sormak manası, su gibi âyetin bütün kelimelerine girer. Her kelimede bir hükm-ü zımnî var. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''İşte birincisi,''' hemze ile der: Âyâ, sual ve cevap mahalli olan aklınız yok mu ki bu derece çirkin bir şeyi anlamıyor? </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''İkincisi''' يُحِبُّ lafzıyla der: Âyâ, sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki en menfur bir işi sever? </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Üçüncüsü''' اَحَدُكُم۟ kelimesiyle der: Cemaatten hayatını alan hayat-ı içtimaiye ve medeniyetiniz ne olmuş ki böyle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder? </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Dördüncüsü''' اَن۟ يَا۟كُلَ لَح۟مَ kelâmıyla der: İnsaniyetiniz ne olmuş ki böyle canavarcasına arkadaşınızı diş ile parçalamayı yapıyorsunuz? </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Beşincisi''' اَخٖيهِ kelimesiyle der: Hiç rikkat-i cinsiyeniz, hiç sıla-i rahminiz yok mu ki böyle çok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun şahs-ı manevîsini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki kendi azanızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz? </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Altıncısı مَي۟'''تًا kelâmıyla der: Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en müstekreh bir işi yapıyorsunuz? </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Demek şu âyetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı delâletiyle zem ve gıybet, aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve fıtraten ve milliyeten mezmumdur. İşte bak nasıl şu âyet, îcazkârane altı mertebe zemmi zemmetmekle, i’cazkârane altı derece o cürümden zecreder. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Gıybet, ehl-i adâvet ve hased ve inadın en çok istimal ettikleri alçak bir silahtır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis silaha tenezzül edip istimal etmez. Nasıl meşhur bir zat demiş: </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> اُكَبِّرُ نَف۟سٖى عَن۟ جَزَاءٍ بِغِي۟بَةٍ فَكُلُّ اِغ۟تِيَابٍ جَه۟دُ مَن۟ لَا لَهُ جَه۟دٌ </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Yani “Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet, zayıf ve zelil ve aşağıların silahıdır.” </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Gıybet odur ki:''' Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese zaten gıybettir. Eğer yalan dese hem gıybet hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Gıybet, mahsus birkaç maddede caiz olabilir: </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Birisi:''' Şekva suretinde bir vazifedar adama der, tâ yardım edip o münkeri, o kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsın. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Birisi de:''' Bir adam onunla teşrik-i mesai etmek ister. Senin ile meşveret eder. Sen de sırf maslahat için garazsız olarak, meşveretin hakkını eda etmek için desen: “Onun ile teşrik-i mesai etme. Çünkü zarar göreceksin.” </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Birisi de:''' Maksadı, tahkir ve teşhir değil; belki maksadı, tarif ve tanıttırmak için dese: “O topal ve serseri adam filan yere gitti.” </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Birisi de:''' O gıybet edilen adam fâsık-ı mütecahirdir. Yani fenalıktan sıkılmıyor, belki işlediği seyyiatla iftihar ediyor; zulmü ile telezzüz ediyor, sıkılmayarak aşikâre bir surette işliyor. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> İşte bu mahsus maddelerde garazsız ve sırf hak ve maslahat için gıybet caiz olabilir. '''Yoksa gıybet, nasıl ateş odunu yer bitirir; gıybet dahi a’mal-i salihayı yer bitirir.''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> Eğer gıybet etti veyahut isteyerek dinledi; o vakit اَللّٰهُمَّ اغ۟فِر۟لَنَا وَ لِمَنِ اغ۟تَب۟نَاهُ demeli, sonra gıybet edilen adama ne vakit rast gelse “Beni helâl et.” demeli. </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> '''Said Nursî''' </div> <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr"> ------ <center> [[Yirmi Birinci Mektup]] ⇐ | [[Mektubat]] | ⇒ [[Yirmi Üçüncü Mektup]] </center> ------ </div>