Translations:Yirmi Dördüncü Söz/249/tr
İkinci Sır: Enbiya-yı sâlife, niçin haşr-i cismanî gibi bir kısım erkân-ı imaniyeyi, bir derece mücmel bırakmışlar, Kur’an gibi tafsilat vermemişler? Sonra ümmetlerinden bir kısmı ileride o mücmel olan erkânı inkâra kadar gitmişler? Hem niçin hakiki ârif olan evliyanın bir kısmı yalnız tevhidde ileri gitmişler? Hattâ derece-i hakkalyakîne kadar gittikleri halde, bir kısım erkân-ı imaniye onların meşreplerinde pek az ve mücmel bir surette görünüyor. Hattâ onun içindir ki onlara tebaiyet edenler, ileride o erkân-ı imaniyeye lâzım olan ehemmiyeti vermemişler; hattâ bazıları sapmışlar. Madem bütün erkân-ı imaniyenin inkişafıyla hakiki kemal bulunur. Niçin ehl-i hakikat bazısında çok ileri ve bir kısmında çok geri kalmışlar? Halbuki bütün esmanın mertebe-i a’zamlarının mazharı ve bütün enbiyanın serveri olan Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ve bütün kütüb-ü mukaddesenin reis-i enveri olan Kur’an-ı Hakîm, bütün erkân-ı imaniyeyi vâzıh bir surette, pek ciddi bir ifadede ve kasdî bir tarzda tafsil etmişlerdir?