Barla Lahikası 217. Mektup
(Yirmi İkinci Mektup’un Hâtime’sindeki bahse bir zeyldir.)
اَيُحِبُّ اَحَدُكُم۟ اَن۟ يَا۟كُلَ لَح۟مَ اَخٖيهِ مَي۟تًا فَكَرِه۟تُمُوهُ ... الخ
Gıybet, şu âyetin kat’î hükmüyle nazar-ı Kur’an’da gayet menfur ve ehl-i gıybet gayet fena ve alçaktırlar. Gıybetin en fena ve en şenîi ve en zalimane kısmı, kazf-ı muhsanat nev’idir. Yani gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen bir insan, bir erkek veya kadın hakkında zina isnad etmek; en şenî bir günah-ı kebair ve en zalimane bir cinayettir, hayat-ı içtimaiye-i ehl-i imanı zehirlendirir bir hıyanettir, mesud bir ailenin hayatını mahveden bir gadirdir.
Evet Sure-i Nur, bu hakikati o kadar şiddetle göstermiş ki vicdan sahibini titrettiriyor ve tüylerini ürpertiyor.
لَو۟لَٓا اِذ۟ سَمِع۟تُمُوهُ قُل۟تُم۟ مَا يَكُونُ لَنَٓا اَن۟ نَتَكَلَّمَ بِهٰذَا سُب۟حَانَكَ هٰذَا بُه۟تَانٌ عَظٖيمٌ şiddetle ferman ediyor ve diyor ki: Gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen, merdudü’ş-şehadettir. Ebedî şehadetlerini kabul etmeyiniz. Çünkü yalancıdırlar.
Acaba böyle kazfe cesaret eden hangi adam var ki gözüyle görmüş dört şahidi gösterebilir. Kur’an-ı Hakîm bu şartı koşturmakla, böyle şeylerde şakk-ı şefe etmeyiniz, bu kapıyı kapayınız demektir.
Said Nursî