Emirdağ Lahikası 2. Kitap 110. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Diğer diller:
    • Türkçe

    Doğu Üniversitesi Hakkında Tahrifçi Bir Gazeteye Cevaptır

    Muhalif bir partinin şiddetli ve tenkitçi tarafından bir mensubu, yani Ulus’un 01.04.1954 tarihli nüshasında yazılan Atatürk Üniversitesi hakkındaki makaleye cevap hükmünde o üniversitenin hakikatini beyan ediyoruz. Şöyle ki:

    Şimdi Atatürk Üniversitesi namı verilen bu dârülfünunun küşadına Üstadımız Said Nursî 50 seneden beri büyük bir gayretle çalışmıştır. Üstadımız İttihatçılara muhalif olduğu halde onlar ve Sultan Reşad bu dârülfünunun inşası için 19 bin altın tahsis etmiş, Van’da Üstadımız temellerini atmıştı. Fakat Harb-i Umumî’nin vukuuyla geri kalmıştı.

    Sonra devr-i cumhuriyetin iptidasında Üstadımız Said Nursî’nin Ankara’da Meclis-i Mebusana istenilmesiyle Üstadımız tekrar teşebbüse geçmişti. Orada Üstadımız o zamanın idaresine tam muhalif ve siyaseti bütün bütün terk ettiği ve bazı cihetle de muhalif olduğunu ve dünyanıza karışmayacağım dediği ve hattâ Mustafa Kemal’e “Namaz kılmayan haindir.” dediği ve onun teklif ettiği büyük servet, maaş, Şark Vaiz-i Umumîliği gibi büyük tekliflerini kabul etmediği halde, Şark Dârülfünununun tesisi için 150 bin banknotun 200 mebustan 163 mebusun imzası ve Mustafa Kemal’in tasdikiyle verilmesine karar verilmişti. Demek ki şarkın en mühim meselesi, o zaman o üniversiteydi. Şimdi yirmi derece daha ziyade ihtiyaç var. Nihayet yine Üstadımızın maddî ve manevî gayret ve teşvikleri neticesiyle yapılmasına bu hükûmet-i İslâmiye zamanında karar verildi.

    Bu Şark Üniversitesinin o cihanşümul kıymet ve ehemmiyetini bir bahr-i ummandan bir katre takdim eder misillü iki üç nokta olarak arz ederiz:

    Birincisi: Bu dârülfünun hem İran hem Arabistan hem Mısır ve Afganistan hem Pakistan ve Türkistan ve Anadolu’nun merkezinde bir kalp hükmündedir. Ve hem bir Camiü’l-Ezher, bir Medresetü’z-Zehradır.

    İkincisi: Şimdi umum beşerde sulh-u umumî için yani beşerin ifsad edilmemesi için çareler aranıyor, paktlar kuruluyor. Ve madem bu hükûmet-i İslâmiye musalahat-ı umumiye ve hükûmetin selâmeti için Yugoslavya’ya tâ İspanya’ya kadar onları okşayarak dostluk kurmaya çalışıyor.

    İşte bunların çare-i yegânesinin bir delili olarak gösteriyoruz ki tesis edilecek Şark Dârülfünununun ilk müteşebbisinin bir ders kitabı olan ve ulûm-u müsbete ve fenniye ile ulûm-u imaniyeyi barıştıran ve bu otuz seneden beri bütün feylesoflara meydan okuyan ve resmî ulemaya dokunduğu ve eski hükûmetle resmen mübareze ettiği halde bütün bunlar tarafından takdir ve tahsine mazhar olan ve mahkemelerde beraet kazanan Risale-i Nur’un bu vatan ve millete temin ettiği asayiş ve emniyettir ki İslâm memleketlerinde hususan Fas’ta, Mısır ve Suriye ve İran gibi yerlerde vuku bulan dâhilî karışıklıkların bu vatanda görülmemesidir.

    İşte nasıl ki bu vatan ve millette Risale-i Nur –emniyet ve asayişin ihlâline sair memleketlerden daha ziyade esbab bulunmasına rağmen– asayişi temin etmesi gösteriyor ki o Doğu Üniversitesinin tesisi, beşeri müsalemet-i umumiyeye mazhar kılacaktır. Çünkü şimdi tahribat manevî olduğu için ona mukabil tamirci manevî bir atom bombası lâzımdır.

    İşte bu zamanda tahribatın manevî olduğuna ve ona karşı mukabelenin de ancak tamirci manevî atom bombasıyla mümkün olabileceğine kat’î bir delil olarak üniversitenin mebde ve çekirdeği olan Risale-i Nur’un bu otuz sene içerisinde Avrupa’dan gelen dehşetli dalalet ve felsefe ve dinsizlik hücumlarına bir set teşkil etmesidir. O manevî tahribata karşı Risale-i Nur tamirci ve manevî bir atom bombası olmuş.

    Üçüncüsü: Evet, Şark Üniversitesi bir merkez olarak âlem-i İslâm’ı ve tâ bütün Asya’yı alâkadar edecek bir mahiyet ve ehemmiyette olduğundan altmış milyon değil, altmış milyar da masraf yapılsa elyaktır.

    Yeni Ulus gazetesi muhalif olduğu için bu meseleyi perde ederek yeni iktidarın bazı büyük memurlarından bu meseleye çalışanlara bir nevi irtica süsünü vermek istiyor. Halbuki bu mesele en yüksek terakki ve sulh-u umumînin medarıdır. Bu müessese bu hükûmet-i İslâmiyeye, bazı şeair-i İslâmiyeden Arabî ezan-ı Muhammedî ve din dersleri gibi pek çok kuvvet verecek. Belki bu hükûmetin istikbalinde tarihlerde kemal-i takdir ve tahsinle yâd edilmesine en parlak bir vesile olacaktır.

    Bu meselenin ihyasıyla hasıl olan nur ve feyiz, Demokrat hükûmetin en büyük ve cihan-değer bir hizmeti olarak ebede kadar misli görülmemiş bir parlaklıkla lemean edecektir ve beynelmilel bir itibarı temin edecektir.

    Üstadımızın hastalığı münasebetiyle hizmetinde bulunan

    Nur talebeleri



    Emirdağ Lahikası 2. Kitap 109. Mektup ⇐ | Emirdağ Lahikası | ⇒ Emirdağ Lahikası 2. Kitap 111. Mektup