Kastamonu Lahikası 82. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Diğer diller:
    • Türkçe

    بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ

    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

    Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede kahraman arkadaşlarım!

    Bundan evvel üç mektup, emaneti aldıktan sonra göndermiştim. Bu defaki Hâfız Ali’nin mektubunda onlardan bahsetmemiş, merak ettim. Nur Fabrikası sahibi Hâfız Ali’nin hastalığı beni müteessir etti, bizi duaya sevk etti. Cenab-ı Hak kuvvet ve şifa ihsan eylesin, âmin!

    Hâfız Ali’nin mektubuyla Risale-i Nur’un ehemmiyetli rükünlerinden olan Halil İbrahim’in sisteminde Ahmed Feyzi’nin mektupları, şahsıma ait haddimden yüz derece fazla hüsn-ü zanları bir tarafta kalsa –ondan kat’-ı nazar– o havalide Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsine karşı, Halil İbrahim’le Ahmed Feyzi’nin sarsılmaz, gayet kuvvetli irtibatlarını gösterdiğinden bizi cidden mesrur eyledi.

    Evet, onların o şiddetli alâkadarlıkları, o havalide Risale-i Nur’u yerleştiriyor, idame ettiriyor. O ikisinin mektupları, suret-i zâhiriyede benim şahsıma atf-ı ehemmiyet etmeleri gerçi muvafık değil, mübalağadır. Fakat o yanlış suretin altındaki hakikat, Risale-i Nur şakirdlerinin samimi tesanüdlerinden süzülen bir şahs-ı manevîye ve Risale-i Nur’un Kur’an’dan gelen hakikatine karşı tam mutabık ve hak olarak sarf edilecek o mektuplardaki tabirat, benim gibi bir cüz’î ferde karşı sarf edilmiş. Benim haddimden bin derece fazla olmakla beraber, o şahs-ı manevî namına ve Risale-i Nur’un hakikati hesabına ve o ehemmiyetli ve çok muhtaç memlekette fevkalâde bir alâka ve faaliyete alâmet olmak cihetiyle kabul ettim.

    Ahmed Feyzi’nin de inşâallah Kastamonu Feyzi’si gibi bütün kuvvetiyle Risale-i Nur’a çalışacak bir azim ve karar suretinde mektubunu telakki ediyoruz. Fakat mahviyeti ve tevazuu pek fazla ve istedikleri de pek fazla ve mektubundaki duaları da güzel olduğundan, daimî duamızda buranın Feyzi’siyle omuz omuza girdi.

    Halil İbrahim’in mektubu, belki her mektubu hem onun hem İnce Mehmed’in namına kabul ediyorum. İkisine, Hüsrev’le Rüşdü gibi bir ruh iki ceset nazarıyla bakıyorum. Cenab-ı Hak onları muvaffak etsin ve emsalini oralarda çoğaltsın. Ve o mektupta, Risale-i Nur’un talebelerinden Hâfız Mehmed Emin ve Mustafa Çavuş ile beraber, Siirtli Ahmed ve Salahaddin ve İzzeddin gibi zatlar da Risale-i Nur’la alâkadar olduklarını bildiriyor. Biz de onlara birer birer hem selâm hem onları da Risale-i Nur talebeleri içinde duada teşrik edeceğiz.

    Hâfız Ali’nin mektubunda, eline geçen mektubumuzu güzelce takdir ve hülâsa etmiş. Risale-i Nur saadet-i ebediye dükkânı ve bâki elmasları sattığından fâni, kırık cam parçaları ondan istenilmemeli, tabiri çok güzel düşmüş.

    Hem Isparta hem Manisa’daki bütün kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz ve dualarını istiyoruz. Hapishanede, Risale-i Nur’un son kâtibi kahraman Şefik acaba sağ mıdır? Nerededir? Merak ediyorum. Halil İbrahim’den sorunuz.


    Kastamonu Lahikası 81. Mektup ⇐ | Kastamonu Lahikası | ⇒ Kastamonu Lahikası 83. Mektup