Translations:Yirminci Lem'a/70/tr

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    08.24, 10 Kasım 2023 tarihinde FuzzyBot (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 15192 numaralı sürüm (Dış bir kaynaktan yeni bir sürüm içe aktarılıyor)
    (fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

    Fakat âhirette tek bir adama beş yüz sene (Hâşiye[1]) mesafelik bir cennet ihsan edilmesi ve yetmiş bin kasır ve huriler verilmesi ve ehl-i cennetten herkes kendi hissesinden kemal-i rıza ile memnun olması işaretiyle gösteriliyor ki âhirette medar-ı rekabet bir şey yoktur ve rekabet de olamaz. Öyle ise âhirete ait olan a’mal-i salihada dahi rekabet olamaz, kıskançlık yeri değildir.

    1. Hâşiye: Mühim bir taraftan ehemmiyetli bir suâl: Rivâyette gelmiş ki, Cennette bir adama beş yüz senelik bir Cennet verilir. Bu hakikat akl-ı dünyevînin havsalasında nasıl yerleşir?
      Elcevab: Nasıl ki, bu dünyada herkesin dünya kadar hususî ve muvakkat bir dünyası var. Ve o dünyanın direği onun hayatıdır. Ve zâhirî ve bâtınî duygularıyla o dünyasından istifade eder. "Güneş bir lambam, yıldızlar mumlarımdır" der. Başka mahlûkat ve zîrûhlar bulunmaları, o adamın mâlikiyetine mâni olmadıkları gibi, bil'akis, onun hususî dünyasını şenlendiriyorlar, zînetlendiriyorlar.
      Aynen öyle de, (fakat binler derece yüksek) herbir mü'min için binler kasır ve hûrileri ihtiva eden hàs bahçesinden başka, umumî Cennetten beş yüz sene genişliğinde birer hususî Cenneti vardır. Derecesi nisbetinde inkişaf eden hissiyatıyla, duygularıyla, Cennete ve ebediyete lâyık bir sûrette istifade eder. Başkaların iştirâki, onun mâlikiyetine ve istifadesine noksan vermedikleri gibi, kuvvet verirler. Ve hususî ve geniş Cennetini zînetlendiriyorlar.
      Evet, bu dünyada bir adam, bir saatlik bir bahçeden ve bir günlük bir seyrangâhtan ve bir aylık bir memleketten ve bir senelik bir mesîregâhta seyahatinden ağzıyla, kulağıyla, gözüyle, zevkiyle, zâikasıyla, sâir duygularıyla istifade ettiği gibi; aynen öyle de, fakat bir saatlik bir bahçeden ancak istifade eden bu fânî memleketteki kuvve-i şâmme ve kuvve-i zâika, o bâkî memlekette bir senelik bahçeden aynı istifadeyi eder. Ve burada bir senelik mesîregâhtan ancak istifade edebilen bir kuvve-i bâsıra ve kuvve-i sâmia, orada beş yüz senelik mesîregâhındaki seyahatten, o haşmetli, baştan başa zînetli memlekete lâyık bir tarzda istifade eder.
      Her mü'min derecesine ve dünyada kazandığı sevâblar, haseneler nisbetinde inbisat ve inkişaf eden duygularıyla zevk alır, telezzüz eder, müstefîd olur.