Translations:Otuzuncu Lem'a/142/tr

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    10.07, 10 Kasım 2023 tarihinde FuzzyBot (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 16869 numaralı sürüm (Dış bir kaynaktan yeni bir sürüm içe aktarılıyor)
    (fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

    İşte rububiyetteki hâkimiyet-i İlahiye, tevhid ve vahdeti kat’î bir surette iktiza ettiği ve gayet kuvvetli bir dâîyi ve gayet şiddetli bir muktezîyi gösterdiği gibi, kâinat yüzündeki nihayet derecede mükemmel ve mecmu-u kâinattan, yıldızlardan tut tâ nebatat, hayvanat, maadin tâ cüz’iyat ve efrada ve zerrelere kadar görünen intizam-ı ekmel ve insicam-ı ecmel; o ferdiyete, o vahdete hiçbir cihetle şüphe getirmez bir şahid-i âdil, bir bürhan-ı bâhirdir. Çünkü gayrın müdahalesi olsa bu gayet hassas nizam ve intizam ve muvazene-i kâinat elbette bozulacaktı ve intizamsızlık eseri görünecekti. لَو۟ كَانَ فٖيهِمَٓا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَا âyetinin sırrıyla bu hârika mükemmel nizam-ı kâinat karışacaktı ve fesada girecekti. Halbuki فَار۟جِعِ ال۟بَصَرَ هَل۟ تَرٰى مِن۟ فُطُورٍ âyetiyle zerrattan tâ seyyarata, ferşten tâ arşa kadar hiçbir cihetle kusur ve noksan ve müşevveşiyet eseri görülmediğinden, gayet parlak bir surette, bu nizam-ı kâinat ve şu intizam-ı mahlukat ve şu muvazene-i mevcudat, ism-i Ferd’in cilve-i a’zamını gösterip vahdete şehadet eder.