Translations:Yirmi İkinci Söz/334/tr

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    08.31, 3 Aralık 2023 tarihinde FuzzyBot (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 45202 numaralı sürüm (Dış bir kaynaktan yeni bir sürüm içe aktarılıyor)
    (fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

    Hâlık-ı Zülcelal’in nasıl ki mahlukatının her bir ferdinin başında ve masnuatının her bir cüzünün cephesinde, ehadiyetinin sikkesini koymuştur. (Nasıl ki geçmiş lem’alarda bir kısmını gördün.) Öyle de her bir nev’in üstünde çok sikke-i ehadiyet, her bir küll üstünde müteaddid hâtem-i vâhidiyet, tâ mecmu-u âlem üstünde mütenevvi turra-i vahdet, gayet parlak bir surette koymuştur. İşte pek çok sikkelerden ve hâtemlerden ve turralardan, sath-ı arz sahifesinde bahar mevsiminde vaz’edilen bir sikke, bir hâtemi göstereceğiz. Şöyle ki: