Translations:Yirmi Beşinci Söz/1122/tr
Veyahut ukûl-ü aşere ve erbabü’l-enva namıyla şerikleri itikad eden müşrik felasife gibi ve yıldızlara ve melâikelere bir nevi uluhiyet isnad eden Sabiiyyun gibi, Cenab-ı Hakk’a veled nisbet eden mülhid ve dâllînler gibi Zat-ı Ehad ve Samed’in vücub-u vücuduna, vahdetine, samediyetine, istiğna-i mutlakına zıt olan veledi nisbet ve melâikenin ubudiyetine ve ismetine ve cinsiyetine münafî olan ünûseti isnad mı ederler? Kendilerine şefaatçi mi zannederler ki sana tabi olmuyorlar? İnsan gibi mümkin, fâni, beka-i nevine muhtaç ve cismanî ve mütecezzi, tekessüre kabil ve âciz, dünya-perest, yardımcı bir vârise muhtaç ve müştak mahluklar için vasıta-i tekessür ve teavün ve rabıta-i hayat ve beka olan tenasül, elbette ve elbette vücudu vâcib ve daim, bekası ezelî ve ebedî, zatı cismaniyetten mücerred ve muallâ ve mahiyeti tecezzi ve tekessürden münezzeh ve müberra ve kudreti aczden mukaddes ve bîhemta olan Zat-ı Zülcelal’e evlat isnad etmek; hem o âciz, mümkin, miskin insanlar dahi beğenmedikleri ve izzet-i mağruranesine yakıştıramadıkları bir nevi evlat yani hadsiz kızları isnad etmek; öyle bir safsatadır ve öyle bir divanelik hezeyanıdır ki o fikirde olan heriflerin tekzipleri, inkârları hiçtir, aldırmamalısın. Her bir sersemin safsatasına, her divanenin hezeyanına kulak verilmez.