Barla Lahikası 213. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Diğer diller:

    (Hulusi Bey’e hitaptır.)

    بِاس۟مِ مَن۟ تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّب۟عُ وَال۟اَر۟ضُ وَمَن۟ فٖيهِنَّ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ

    ... وَ عَلَي۟كُمُ السَّلَامُ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ عُم۟رِكُم۟ عَمَّرَكُمُ اللّٰهُ بِالسَّلَامَةِ وَ ال۟عَافِيَةِ

    Aziz Kardeşim!

    Evvela: Mektubun bana tesir etti. Fakat hakikati düşündüm, o teessür gitti. İşte hakikat şudur ki:

    Mabeynimizdeki münasebet ve uhuvvet inşâallah hâlis ve lillah için olduğundan zaman ve mekânla mukayyed olmaz. Bir şehir, bir vilayet, bir memleket, belki küre-i arz, belki dünya, belki âlem-i vücud iki hakiki dost için bir meclis hükmündedir. Böyle dostluk ve kardeşliğin firakı yok, hep visaldir. Fâni, mecazî, dünyevî dostluklar sahipleri firakı düşünsün, bize ne?

    Mezhebimizde (mesleğimizde) firak yok. Sen nerede bulunsan şu kardeşin ile ellerinizdeki Sözler vasıtasıyla sohbet edebilirsin. Ben de istediğim zaman, seni yanımda dergâh-ı İlahîye beraber el açıp niyaz etmek suretinde görebilirim. Eğer kader sizi başka bir yere gönderse اَل۟خَي۟رُ فٖيمَا اخ۟تَارَهُ اللّٰهُ hükmünce kemal-i rıza ile teslim ol. Hem senin gibi inşâallah kalbi selim, aklı müstakim, hakiki iman dersini veren zatlara başka yerler daha ziyade muhtaçtır. Eğirdir’de lillahi’l-hamd imana çok hizmet ettin. Eğirdir’den ziyade başka yerler belki daha muhtaçtır.

    Sâniyen: Sorduğun birinci suale senin kalbini tevkil ediyorum. Nasıl fetva verirse ben de öyle razıyım. Meratib-i dünya, nokta-i nazarımda pek ehemmiyetsiz olmakla beraber, senin gibi mertebesini hizmet-i Kur’an’a medar edenler için, minnet altına ve zillete girmemek şartıyla hoş görüyorum.

    İkinci sualin ise peder ve validenin arzuları pek mühimdir. Kur’an-ı Hakîm bir âyet-i kerîmede, beş tarzda onlara karşı şefkat ve hürmete emreder. Eğer suhuletle arzuları yerine gelmek kabilse yaparsınız.

    Sâlisen: Aziz kardeşlerim! Bahar ve yazın meşgaleleri hem gecelerin kısalması hem şuhur-u selâsenin gitmesi ve ekser kardeşlerimin bir derece hisse alması ve daha sair bazı esbabın bulunması elbette bir derece neşeli kış dersine fütur verir. Fakat onlardan gelen fütur, size fütur vermesin. Çünkü o dersler, ulûm-u imaniyeden olduğu için bir insan yalnız kendi nefsine dinlettirse yeter. Bâhusus siz daima bir iki hakiki kardeşi de bulursunuz.

    Hem o dersi dinleyenler yalnız insanlar değil. Cenab-ı Hakk’ın zîşuur çok mahlukatı vardır ki hakaik-i imaniyenin istimaından çok zevk alırlar. Sizin o kısım ders arkadaşınız ve müstemileriniz çoktur. Hem mütefekkirane o çeşit sohbet-i imaniye, zemin yüzünün bir manevî ziyneti ve medar-ı şerefi olduğuna işareten biri demiş:

    اٰس۟مَان۟ رَش۟ك۟ بَرَد۟ بَه۟رِ زَمٖين۟ كِه دَارَد۟

    يَك۟ دُو كَس۟ يَك۟ دُو نَفَس۟ بَه۟رِ خُدَا بَر۟ نِشٖينَن۟د۟

    Yani semavat zemine gıpta eder ki zeminde hâlisen lillah sohbet ve zikir ve tefekkür için bir iki adam, bir iki nefes, yani bir iki dakika beraber otururlar; kendi Sâni’-i Zülcelal’inin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü eser-i sanatını birbirine göstererek Sâni’lerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.

    Hem de ilim iki kısımdır: Bir nevi ilim var ki bir defa bilinse ve bir iki defa düşünülse kâfi gelir. Diğer bir kısmı, ekmek gibi su gibi her vakit insan onu düşünmeye muhtaç olur. Bir defa anladım, yeter diyemez. İşte ulûm-u imaniye bu kısımdandır. Elinizdeki Sözler ekseriyet itibarıyla inşâallah o cümledendir.

    Bütün kardeşlerimize birer birer selâm ediyorum. Zannederim müfarakat ihtimalinden, ikimizden ziyade Hakkı Efendi kardeşimiz daha ziyade sevap kazanmak emaresi olarak daha ziyade müteessirdir. Fakat Cenab-ı Hak, hakkımızda çok emarelerle inayet ve rahmetini gösterdiğinden surî iftirakımız vuku bulsa bir eser-i inayet ve rahmet olduğunu telakki etmeliyiz.

    Râbian: Sizin gibi hakikate yetişmiş ve hakikatteki hakiki teselli ve esaslı sevinci bulmuş zatlara, envar-ı imaniyenin ve esrar-ı Kur’aniyenin neşirlerine karşı ehl-i dalaletin ve şeytanların desaisle tehacümünden neş’et eden müşkülat ve gam ve kedere karşı sabır ve metanet et ve hüzün ve merak etme demeye ihtiyaç hissetmem.

    Hem her vakit beklediğim, ehl-i zındıkanın bana hücumu; gayretli talebem, cesaretli biraderzadem olan uhrevî kardeşimden başlaması muhtemel olmakla beraber; hıfz-ı Kur’anî her müşkülata galip ve lezzet-i hizmet-i imaniye, her kederi unutturur itikadında olduğumdan seni teşci ve teşvike lüzum görmem.

    Râkımu’l-huruf Hâfız Hâlid sana selâm eder, duanı ister.

    اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى

    Âhiret Kardeşiniz

    Said Nursî



    Barla Lahikası 212. Mektup ⇐ | Barla Lahikası | ⇒ Barla Lahikası 214. Mektup