Emirdağ Lahikası 2. Kitap 62. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Diğer diller:
    • Türkçe

    بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ

    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

    Evvela: İstifsar-ı hatırla el ve ayaklarınızdan öper, sıhhat ve âfiyetinizi Cenab-ı Hak’tan dilerim ve ziyade muhtaç olduğum duanızı beklerim efendim.

    Sâniyen: Bura için merak edecek hiçbir şey kalmadı. 5 Marttaki merak 18 Nisanda ferah buldu. Polis dairesi Nur dairesi oldu. Tarsus savcısı tetkik edip “Bu kitapları geriye verin.” o vakit demişti. Komiser Bey bana “Git, Mersin’dekilerini de al, gel; hepsini bir verelim.” diye beni Mersin’e gönderdi. Mersin Emniyeti “Biz senin kitaplarını Ankara’ya gönderdik, gelirse veririz, gelmezse burada kitabın yok.” dedi. Döndüm tekrar Tarsus komiserine geldim. Komiser Bey boynunu bükerek “Hoca, biz emir kuluyuz; gücenme, kusura bakma. Biz senin kitaplarını emirsiz veremeyiz.” cevabında bulundu. 18 Nisan’da “Kitapların gelmiş. Git, al da gel.” dediler. Hemen gittim. Zülfikar, Sikke-i Tasdik, Tılsım, Afyon Müdafaanızı, Hülâsa bu beş kitaplarımızın Ankara’ya varıp geldiğini, dışındaki sarılı kâğıttan anladım.

    Netice: “Kitapların içinde satılmaması için bir şey yoktur.” diyerek bir vesika ile beraber kitaplarımızı elime teslim ettiler. Ben de Komiser Bey’e bir Tılsım mecmuası, Emniyet Memuru Edhem Bey’e bir Hülâsa bir de yeni harfle Tarihçe-i Hayat hediye ettim, çok memnun oldular. Onlar da Nurcu oldular.

    Üstadım Efendim! “Bu tarafın vazifesi senin.” demiştin. Ben de söz verdim, Isparta’dan gittiğimde martta gelirim demiştim. Gaziantep ve Maraş’a varamadığım için ruhum “Sen vazifeni tam yapmadın.” diyor.

    Üstadım Efendim! Eskişehir’e gitmeden bir sene evvel, ilk görüştüğümüzden üç dört ay sonra rüyada Üstadım hanemize gelmiş idin. Bana dediniz: “Seni bir yere göndersem gider misin?” Ben de “Giderim, efendim!” dedim. Sen de “Seni üç aylık bir yere göndereceğim.” dedin. Ben de hemen yürüdüm. Bana “Dur!” diye emir verdin. Ben de durdum. “Ben sana şimdi git emrini verdim mi?” dedin. Ben hemen uyandım. O zamandan beri merak ediyordum. “Acaba bu sene emir verdi mi ki hem üç aylık yol bize de nasib olur mu ki?” diye gece ve gündüz gözyaşları döküyordum. Demek mukadder şimdi imiş.

    اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ هٰذَا مِن۟ فَض۟لِ رَبّٖى

    Efendim! El ve ayaklarınızdan hürmetle ve hasretle öpüyorum.

    Çok kusurlu köleniz

    Süleyman Kaya

    21.4.1951


    Emirdağ Lahikası 2. Kitap 61. Mektup ⇐ | Emirdağ Lahikası | ⇒ Emirdağ Lahikası 2. Kitap 63. Mektup