Translations:Yirminci Lem'a/12/tr

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden

    Belki ehl-i dünyanın ve ehl-i siyasetin ve ehl-i mektep gibi hayat-ı içtimaiyenin tabakatına dair birer muayyen vazife ile ve has bir hizmet ile meşgul taifelerin, cemaatlerin ve cemiyetlerin vazifeleri taayyün edip ayrılmış. Ve o vezaif mukabilindeki alacakları maişet noktasındaki maddî ücret ve hubb-u câh ve şan ve şeref noktasında teveccüh-ü nâstan alacakları (Hâşiye[1]) manevî ücret taayyün etmiş, ayrılmış. Müzahame ve münakaşayı ve rekabeti intac edecek derecede bir iştirak yok. Onun için bunlar ne kadar fena bir meslekte de gitseler birbiriyle ittifak edebilirler.

    1. Hâşiye: İHTAR: Teveccüh-ü nâs istenilmez, belki verilir. Verilse de onunla hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlası kaybeder, riyaya girer. Şan ve şeref arzusuyla teveccüh-ü nâs ise ücret ve mükâfat değil belki ihlassızlık yüzünden gelen bir itab ve bir mücazattır.
      Evet amel-i salihin hayatı olan ihlasın zararına teveccüh-ü nâs ve şan ve şeref, kabir kapısına kadar muvakkat olan bir lezzet-i cüz’iyeye mukabil, kabrin öbür tarafında azab-ı kabir gibi nâhoş bir şekil aldığından; teveccüh-ü nâsı arzu etmek değil belki ondan ürkmek ve kaçmak lâzımdır. Şöhret-perestlerin ve şan ve şeref peşinde koşanların kulakları çınlasın.