Translations:On Dokuzuncu Mektup/673/tr

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    09.54, 7 Kasım 2023 tarihinde FuzzyBot (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 10321 numaralı sürüm (Dış bir kaynaktan yeni bir sürüm içe aktarılıyor)
    (fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

    İkinci Hâdise: Vakıat-ı kat’iyedendir ki mağaradan çıkıp Medine tarafına gittikleri vakit, Kureyş rüesası mühim bir mal mukabilinde, Süraka isminde gayet cesur bir adamı gönderdiler; tâ takip edip onları öldürmeye çalışsın. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Ebubekir-i Sıddık ile beraber Gār’dan çıkıp giderken gördüler ki Süraka geliyor. Ebubekir-i Sıddık telaş etti. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm mağarada dediği gibi لَا تَح۟زَن۟ اِنَّ اللّٰهَ مَعَنَا dedi. Süraka’ya bir baktı, Süraka’nın atının ayakları yere saplandı, kaldı. Tekrar kurtuldu, yine takip etti. Tekrar atının ayaklarının saplandığı yerden duman gibi bir şey çıkıyordu. O vakit anladı ki ne onun elinden ve ne de kimsenin elinden gelmez ki ona ilişsin. “El-Aman!” dedi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm aman verdi. Fakat dedi: “Git öyle yap ki başkası gelmesin!”