Translations:Yirmi Altıncı Lem'a/112/tr
İşte madem ihtiyarlıktaki zaaf ve acz, bu derece rahmet-i İlahiyenin celbine medardır. Ve madem Kur’an-ı Hakîm اِمَّا يَب۟لُغَنَّ عِن۟دَكَ ال۟كِبَرَ اَحَدُهُمَٓا اَو۟ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُل۟ لَهُمَٓا اُفٍّ وَلَا تَن۟هَر۟هُمَا وَقُل۟ لَهُمَا قَو۟لًا كَرٖيمًا وَاخ۟فِض۟ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّح۟مَةِ وَقُل۟ رَبِّ ار۟حَم۟هُمَا كَمَا رَبَّيَانٖى صَغٖيرًا âyetiyle, beş cihetle gayet mu’cizane bir surette ihtiyar peder ve valideye karşı hürmete ve şefkate evlatları davet ediyor. Ve madem İslâmiyet dini, ihtiyarlara hürmet ve merhameti emrediyor. Ve madem insaniyet fıtratı, ihtiyarlara karşı hürmet ve merhameti iktiza ediyor. Elbette biz ihtiyarlar, gençlik iştihasıyla olan muvakkat bir zevk-i maddî yerine, manevî ve daimî ve mühim inayet-i İlahiyeden ve rikkat-i cinsiyeden gelen rahmet ve hürmet ve rahmet ve hürmetten neş’et eden ezvak-ı ruhaniyeyi alıyoruz. O halde biz bu ihtiyarlığımızı, yüz gençliğe değişmemeliyiz.