Translations:Otuzuncu Lem'a/181/tr
Kâinatta gerçi her şeyde bir güzellik ve iyilik ve hayır vardır ve şer ve çirkinlik gayet cüz’îdir ve vâhid-i kıyasîdirler ki güzellik ve iyilik mertebelerini ve hakikatlerinin tekessürünü ve taaddüdünü göstermek cihetiyle, o şer ise hayır ve o kubuh dahi hüsün olur. Fakat zîşuurların nazar-ı zâhirîsinde görünen zâhirî çirkinlik ve fenalık ve bela ve musibetten gelen küsmekler ve şekvalar, Zat-ı Hayy-ı Kayyum’a teveccüh etmemek için hem aklın zâhirî nazarında hasis, pis görünen şeylerde, kudsî münezzeh olan kudretin bizzat ve perdesiz onlar ile mübaşereti, kudretin izzetine münafî gelmemek için zâhirî esbablar o kudretin tasarrufatına perde edilmişler. O esbab ise icad edemiyorlar, belki haksız olan şekvalara ve itirazlara hedef olmak ve izzet ve kudsiyet ve münezzehiyet-i kudreti muhafaza içindirler.