Translations:Otuzuncu Lem'a/188/tr
Evet, minnettarlık ve teşekkürü davet eden ve muhabbet ve sena hissini tahrik eden, hayattan sonra rızık ve şifa ve yağmur gibi vesile-i şükran şeyler dahi doğrudan doğruya Zat-ı Rezzak-ı Şâfî’ye ait olduğunu, esbab ve vesait bir perde olduğunu هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو ال۟قُوَّةِ ال۟مَتٖينُ وَ اِذَا مَرِض۟تُ فَهُوَ يَش۟فٖينِ وَهُوَ الَّذٖى يُنَزِّلُ ال۟غَي۟ثَ مِن۟ بَع۟دِ مَا قَنَطُوا gibi âyetler ile “Rızık, şifa ve yağmur, münhasıran Zat-ı Hayy-ı Kayyum’un kudretine hastır.” Perdesiz, ondan geldiğini ifade için kaide-i nahviyece alâmet-i hasr ve tahsis olan هُوَ الَّذٖى هُوَ الرَّزَّاقُ ifade etmiştir. İlaçlara hâsiyetleri veren ve tesiri halk eden ancak o Şâfî-i Hakiki’dir.