Emirdağ Lahikası 2. Kitap 33. Mektup
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Evvela: En büyük müjde ve Risale-i Nur’un tam serbestiyetine bir mukaddime olarak, çok ziyade beşaretinize sevindik. Isparta Adliyesinin üç sene bir menzilde saklamaları, o menzilin kirası olarak o üç yüz lira bedeline, yeni yazı Tarihçe-i Hayatı bana bırakılan beş yüzden ikişer lira fiyat ile o üç yüz liraya o fiyatı mukabil tutarak o Tarihçe-i Hayat’tan elli tane gönderirsiniz. Dört sene hapis çeken mübarek Asâ-yı Musa ve Zülfikar mecmuaları, benim nazarımda pek fazla kıymettar olduğu için bana elli liralık gönderiniz. Size şimdi elli lira gönderiyorum.
Sâniyen: Nazif’e bin bârekellah, bin mâşâallah. İkinci bir Hüsrev, İnebolu ikinci bir Isparta olduğunu ispat ediyor. Tarihçe-i Hayat’ın en mühim meselesi Medresetü’z-Zehra olması cihetiyle Nazif’in bu neşriyatı, Reisicumhurun Medresetü’z-Zehra manasında ve Doğu Üniversitesi namında Şark Camiü’l-Ezherine ciddi çalışmasına bir vesile olduğunu zannediyoruz.
Sâlisen: Dinar’ın Baraklı imamı Süleyman’ın ehemmiyetli mektubuna karşı yazınız ki: Türkler hakkında sena-i Peygamberî muhakkaktır. Birkaç yerde Türklerden ehemmiyetle bahsetmiş. Hadîs var. Fakat bu hadîsin hakiki sureti ne olduğunu, yanımda kütüb-ü hadîsiye bulunmadığından bilemiyorum. Fakat manası hakikat ve Türk milletinin sena-i Peygamberîye mazhar olduğu hakikattir. Bir numunesi, Sultan Fatih hakkındaki hadîstir.
Nur’un birinci talebelerinden Hulusi Bey’in, Ankara’da dostlarına Risale-i Nur dairesine girmesine teşvik eden manidar ve güzel mektubu dahi gösteriyor ki yirmi beş seneden beri hiç sarsılmadan Nur hizmeti yapmasına bir numunedir.
Umum kardeşlerime ve hemşirelere binler selâm…