İçeriğe atla

On Dördüncü Söz/en: Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
("'''First Question:''' More distressing than the material disaster of the present severe earthquake are its immaterial aspects; the fear and despair at further earthquakes is destroying the nightly rest of most of the people in most areas. What is the reason for this terrible torment?" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
Değişiklik özeti yok
Etiketler: Mobil değişiklik Mobil ağ değişikliği
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 30 değişikliği gösterilmiyor)
87. satır: 87. satır:
'''First Question:''' More distressing than the material disaster of the present severe earthquake are  its  immaterial aspects; the  fear  and despair at  further earthquakes  is destroying the nightly rest of most of the people in most areas. What is the reason for this terrible torment?
'''First Question:''' More distressing than the material disaster of the present severe earthquake are  its  immaterial aspects; the  fear  and despair at  further earthquakes  is destroying the nightly rest of most of the people in most areas. What is the reason for this terrible torment?


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''The Answer, again in regard to its Meaning:''' It has been said that the drunken, licentious songs, some of which were performed by girls, being broadcast rapturously by means of the radio during the tarawih prayers of the month of Ramadan in every corner of this blessed centre of Islam resulted in the torment of this fear.
'''Yine manevî cevap:''' Şöyle denildi ki ramazan-ı şerifin teravih vaktinde kemal-i neşe ve sürur ile sarhoşçasına gayet heveskârane şarkıları ve bazen kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyet’in her köşesinde cazibedarane işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''Second Question:''' Why aren’t these heavenly blows dealt at the unbelievers in their countries? Why are they visited on the unhappy Muslims?
'''İkinci Sual:''' Niçin gâvurların memleketlerinde bu semavî tokat başlarına gelmiyor, bu bîçare Müslümanlara iniyor?
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''The Answer:''' Just as the requital for big mistakes and crimes is postponed and made in big centres, and the requital for small crimes is made quickly in small centres, as a consequence of an important instance of wisdom, the recompense of the greater part of the unbelievers’ crimes is postponed to the Last Judgement, while the punishment for the believers’ faults is in part given in this world.(*<ref>*Furthermore, in abandoning an abrogated and corrupted religion, people like the Russians do not incur Divine wrath to the extent of those who betray a true and eternal religion which may not be abrogated. Thus, the earth leaves them at present, and displays its anger towards those here.</ref>)
'''Elcevap:''' Büyük hatalar ve cinayetler tehir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinayetler tacil ile küçük merkezlerde verildiği gibi; mühim bir hikmete binaen ehl-i küfrün cinayetlerinin kısm-ı a’zamı, mahkeme-i kübra-yı haşre tehir edilerek ehl-i imanın hataları, kısmen bu dünyada cezası verilir. '''(Hâşiye<ref>'''Hâşiye:''' Hem Rus gibi olanlar, mensuh ve tahrif edilmiş bir dini terk etmekle, hak ve ebedî ve kabil-i nesh olmayan bir dine ihanet etmek derecesinde gayretullaha dokunmadığından, zemin şimdilik onları bırakıp bunlara hiddet ediyor.</ref>)'''
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''Third  Question:''' What  is  the  reason  for  this  disaster, which  arises  from  the wrongdoing of a few individuals, occurring to a degree generally throughout the country?
'''Üçüncü Sual:''' Bazı eşhasın hatasından gelen bu musibet, bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''The Answer:''' The general disaster results from the wrongdoing of the majority: most people in effect  participate in the actions of those tyrannical individuals by supporting them either actively or morally or in some connection.
'''Elcevap:''' Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla manen iştirak eder, musibet-i âmmeye sebebiyet verir.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''Fourth Question:''' Since this disaster of an earthquake results from wrongdoing and is atonement for sins, why are the innocent and those not at fault struck by it? How does Divine justice permit this?
'''Dördüncü Sual:''' Madem bu zelzele musibeti, hataların neticesi ve keffaretü’z-zünubdur. Masumların ve hatasızların o musibet içinde yanması nedendir? Adaletullah nasıl müsaade eder?
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''The  Answer,  again  in  regard  to  its meaning:''' Since  this  matter  concerns  the mystery of Divine Determining, we refer you to the Risale-i Nur and here only say this:
'''Yine manevî canibden elcevap:''' Bu mesele sırr-ı kadere taalluk ettiği için Risale-i Kader’e havale edip yalnız burada bu kadar denildi:
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
And fear tumult or oppression, which affects not in particular [only] those of you who do wrong.(*<ref>*Qur’an, 8:25.</ref>)
وَاتَّقُوا فِت۟نَةً لَا تُصٖيبَنَّ الَّذٖينَ ظَلَمُوا مِن۟كُم۟ خَاصَّةً
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
That is, beware of the calamity or disaster which when it occurs is not restricted to wrongdoers but strikes the innocent as well.
Yani “Bir bela, bir musibetten çekininiz ki geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
The meaning of the above verse is as follows: this world is a field of trial and examination,  and  a  place  of  striving  where  man  is  accountable  for  his  actions. Accountability  and  examination  require  that  reality  remains  veiled  so  that  through competition and striving the Abu Bakr’s may rise to the highest of the high and the Abu Jahl’s may enter among the lowest of the low.
Şu âyetin sırrı şudur ki: Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır ve dâr-ı teklif ve mücahededir. İmtihan ve teklif iktiza ederler ki hakikatler perdeli kalıp tâ müsabaka ve mücahede ile Ebubekirler a’lâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebucehiller esfel-i safilîne girsinler. Eğer masumlar böyle musibetlerde sağlam kalsaydılar Ebucehiller aynen Ebubekirler gibi teslim olup mücahede ile manevî terakki kapısı kapanacaktı ve sırr-ı teklif bozulacaktı.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
If the innocent remained untouched by such disasters, the  Abu Jahl’s would submit just like the Abu Bakr’s, and the door of
Madem mazlum, zalim ile beraber musibete düşmek, hikmet-i İlahîce lâzım geliyor. Acaba o bîçare mazlumların rahmet ve adaletten hisseleri nedir?
spiritual  and  moral  progress  through  striving  would  be  closed  and  the  mystery  of accountability spoiled. Since Divine wisdom requires that oppressed and oppressor are together afflicted by disaster, what then is the share of the wretched oppressed of Divine mercy and justice?
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
It was said in reply to this question: for them there is a manifestation of mercy within the wrath and anger in the disaster. For just as the transient pro perty of the innocent becomes like alms and gains permanence, the relatively little and temporary difficulty and torment is a form of martyrdom for them which also gains for their transient lives a permanent life. The earthquake earns for them a huge, perpetual profit, so for them is an instance of Divine mercy within the wrath.
'''Bu suale karşı cevaben denildi ki:''' O musibetteki gazap ve hiddet içinde onlara bir rahmet cilvesi var. Çünkü o masumların fâni malları, onların hakkında sadaka olup bâki bir mal hükmüne geçtiği gibi fâni hayatları dahi bir bâki hayatı kazandıracak derecede bir nevi şehadet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azaptan büyük ve daimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında ayn-ı gazap içinde bir rahmettir.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''Fifth Question:''' Why does the One Who is All-Just and All-Compassionate, All- Powerful and All-Wise, not give particular punishments for particular wrongs, but inflicts
'''Beşinci Sual:''' Âdil ve Rahîm, Kadîr ve Hakîm, neden hususi hatalara hususi ceza vermeyip koca bir unsuru musallat eder. Bu hal cemal-i rahmetine ve şümul-ü kudretine nasıl muvafık düşer?
a mighty element? How is this in keeping with the beauty of His mercy and His all- encompassing power?
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''The Answer:''' The All-Powerful One of Glory gives numerous duties to each element and through each duty causes them to produce numerous different results. If one result of one of an element’s duties is ugly, evil, or calamitous, the other good results make this result good also. If the element, which is angry at man, is prevented from that duty so that the single ugly result will not occur, then instances of good to the number of the good results will be abandoned, and so since not doing a necessary good is evil, instances of evil will be  perpetrated to  the  number  of the  instances  of good. A single  evil  not occurring would be extremely ugly, contrary to wisdom, contrary to reality, and a fault. And power, wisdom and reality are free of fault.
'''Elcevap:''' Kadîr-i Zülcelal, her bir unsura çok vazifeler vermiş ve her bir vazifede çok neticeler verdiriyor. Bir unsurun bir tek vazifesinde, bir tek neticesi çirkin ve şer ve musibet olsa da sair güzel neticeler, bu neticeyi de güzel hükmüne getirir. Eğer bu tek çirkin netice vücuda gelmemek için insana karşı hiddete gelmiş o unsur, o vazifeden men’edilse o vakit o güzel neticeler adedince hayırlar terk edilir. Ve lüzumlu bir hayrı yapmamak, şer olması haysiyetiyle; o hayırlar adedince şerler yapılır. Tâ bir tek şer gelmesin gibi gayet çirkin ve hilaf-ı hikmet ve hilaf-ı hakikat bir kusurdur. Kudret ve hikmet ve hakikat kusurdan münezzehtirler.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Since certain errors constitute rebellion comprehensive  enough  to  make  the  earth  and  elements  angry,  and  are  insulting
Madem bir kısım hatalar, unsurları ve arzı hiddete getirecek derecede bir şümullü isyandır ve çok mahlukatın hukukuna bir tahkirli tecavüzdür. Elbette o cinayetin fevkalâde çirkinliğini göstermek için koca bir unsura, küllî vazifesi içinde “Onları terbiye et!” diye emir verilmesi ayn-ı hikmettir ve adalettir ve mazlumlara ayn-ı rahmettir.
aggression against the rights of numerous creatures, for sure, in order to demonstrate the extraordinary ugliness of such a crime, the command being given to a mighty element to “reprimand them” among its other general duties, is perfect wisdom and justice, and for the oppressed, perfect mercy.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''Sixth  Question:'''The  neglectful and  heedless  put  it  about  that  the  earthquake resulted from a fault in the rock strata inside the earth, and look upon it as quite simply a
'''Altıncı Sual:''' Zelzele, küre-i arzın içinde inkılabat-ı madeniyenin neticesi olduğunu ehl-i gaflet işaa edip âdeta tesadüfî ve tabiî ve maksatsız bir hâdise nazarıyla bakarlar. Bu hâdisenin manevî esbabını ve neticelerini görmüyorlar tâ ki intibaha gelsinler. Bunların istinad ettiği maddenin bir hakikati var mıdır?
chance event, natural, and without purpose. They do not see the non-material causes and results, so that  they can come to their senses. Does ‘matter’, on which they base their
</div>
views, have some reality?


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''The Answer:''' It has no reality other than misguidance for the following reason. Take the fly out of all the species on the earth, which each year is clothed in and changes more than fifty million finely embroidered well-ordered shirts: the intention, will, purpose, and wisdom manifested on the wing of a single fly, which is only one organ out of hundreds of one individual fly out of the countless numbers of all flies on the face of the earth, the fact that it is not neglected or left to its own devices, shows that the significant acts and states of the huge globe of the earth, which is the cradle, mother, place of recourse, and protector  of  innumerable  conscious  beings  –  no  aspect  of  it  whether  particular  or universal – can be outside the Divine will, choice, and purpose. However, as is required by His wisdom, the  Possessor of absolute power makes apparent causes a veil to His disposals.
'''Elcevap:''' Dalaletten başka hiçbir hakikati yoktur. Çünkü her sene elli milyondan ziyade münakkaş, muntazam gömlekleri giyen ve değiştiren küre-i arzın üstünde binler envaın bir tek nev’i olan, mesela, sinek taifesinden hadsiz efradından bir tek ferdin yüzer azasından bir tek uzvu olan kanadının kasd ve irade ve meşiet ve hikmet cilvesine mazhariyeti ve ona lâkayt kalmaması ve başıboş bırakmaması gösteriyor ki değil hadsiz zîşuurun beşiği ve anası ve mercii ve hâmisi olan koca küre-i arzın ehemmiyetli ef’al ve ahvali belki hiçbir şeyi –cüz’î olsun küllî olsun– irade ve ihtiyar ve kasd-ı İlahî haricinde olmaz.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
When He wills an earthquake, and sometimes He does, He commands the movement of the strata and ignites them. Even if it results from this movement or a fault in the strata, it  is  still at the Divine command and in accordance with His wisdom; it cannot occur in any other way.
Fakat Kadîr-i Mutlak hikmetinin muktezasıyla zâhir esbabı tasarrufatına perde ediyor. Zelzeleyi irade ettiği vakit, bazen de bir madeni harekete emredip, ateşlendiriyor. Haydi madenî inkılabat dahi olsa yine emir ve hikmet-i İlahî ile olur, başka olamaz.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
For example, one man shot another with a rifle. If the man who fired the shot is entirely  disregarded, and  only  the  gunpowder  in  the  bullet  igniting  is  taken  into consideration,  the  rights of the wretched victim would be completely violated, and it would be the epitome of  foolishness.
Mesela, bir adam bir tüfek ile birisini vurdu. Vuran adama hiç bakılmasa yalnız fişekteki barutun ateş alması noktasına hasr-ı nazar edip bîçare maktûlün büsbütün hukukunu zayi etmek, ne derece belâhet ve divaneliktir.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
In just the same way, to forget the dominical command concerning the earth, which is a  docile official of the All-Powerful One of Glory, rather, a ship or an aeroplane of His: “Explode a bomb inside the earth prepared through wisdom and will in order to arouse the heedless and the rebellious;to forget this and to deviate into ‘nature’, is the very peak of stupidity.
Aynen öyle de Kadîr-i Zülcelal’in musahhar bir memuru, belki bir gemisi, bir tayyaresi olan küre-i arzın içinde bulunan ve hikmet ve irade ile iddihar edilen bir bombayı, ehl-i gaflet ve tuğyanı uyandırmak için “Ateşlendir!diye olan emr-i Rabbanîyi unutmak ve tabiata sapmak, hamakatin en eşneidir.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''An Addition and Footnote to the Sixth Question:''' In order to defend their way and counter the awakening of the believers and hinder them, the people of misguidance and the atheists  display an obduracy so strange and a stupidity so peculiar that it makes a person regret his humanity.
'''Altıncı Sualin Tetimmesi ve Hâşiyesi:''' Ehl-i dalalet ve ilhad, mesleklerini muhafaza ve ehl-i imanın intibahlarına mukabele ve mümanaat etmek için o derece garib bir temerrüd ve acib bir hamakat gösteriyorlar ki insanı insaniyetten pişman eder.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
For example, in order to make men give up their wicked and wrongful rebellion which recently has to a degree taken on a general form, and to arouse mankind and make it forego this awesome revolt and recognize the universe’s Sovereign, Whom it does not want to recognize, the Creator of the heavens and the earth –not on account of a particular title but as Sustainer and Ruler of the whole universe and all the worlds and through a widespread and general manifestation throughout the universe in the universal sphere of His dominicality– has struck mankind in the face with awesome and widespread calamities like earthquakes, storms, and world wars through the universal elements coming to anger –through water, the  air, and electricity, which are matchless and constant– and has demonstrated through them in most clear  fashion His wisdom, power, justice, and self-subsistence. Although this is the case, certain brainless satans in human form respond to these universal dominical signs and divine reprimands with a foolish obstinacy, saying: “It’s nature. It’s the explosion of some strata under the earth and just chance. It’s the
Mesela, bu âhirde beşerin bir derece umumiyet şeklini alan zulümlü, zulümatlı isyanından, kâinat ve anâsır-ı külliye kızdıklarından ve Hâlık-ı arz ve semavat dahi değil hususi bir rububiyet belki bütün kâinatın, bütün âlemlerin Rabb’i ve Hâkim’i haysiyetiyle, küllî ve geniş bir tecelli ile kâinatın heyet-i mecmuasında ve rububiyetin daire-i külliyesinde nev-i insanı uyandırmak ve dehşetli tuğyanından vazgeçirmek ve tanımak istemedikleri kâinat Sultanı’nı tanıttırmak için emsalsiz, kesilmeyen bir su, hava ve elektrikten; zelzeleyi, fırtınayı ve Harb-i Umumî gibi umumî ve dehşetli âfatı nev-i insanın yüzüne çarparak onunla hikmetini, kudretini, adaletini, kayyumiyetini, iradesini ve hâkimiyetini pek zâhir bir surette gösterdiği halde; insan suretinde bir kısım ahmak şeytanlar ise o küllî işarat-ı Rabbaniyeye ve terbiye-i İlahiyeye karşı eblehane bir temerrüd ile mukabele edip diyorlar ki: “Tabiattır, bir madenin patlamasıdır, tesadüfîdir. Güneşin harareti elektrikle çarpmasıdır ki Amerika’da beş saat bütün makineleri durdurmuş ve Kastamonu vilayeti cevvinde ve havasında semayı kızartmış, yangın suretini vermiş.” diye manasız hezeyanlar ediyorlar.
sun’s  heat  clashing  with  electricity, which  happened  in  America  and  brought  all machinery to a  standstill for five hours, and also caused the atmosphere in Kastamonu Province  to  turn  red  and  take  on  the  appearance  of  a  conflagration.” They  utter meaningless nonsense like this.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Due to a boundless ignorance resulting from misguidance and an ugly obduracy arising from aggressive atheism, they do not know that causes are only each a pretext and a veil. A small seed taking the place of a village full of factories and looms to weave and produce the members of a pine-tree as large as a mountain shows this. By  saying, “The tree emerged from the seed,they in effect deny the thousand miracles displayed in the pine tree, and put forward a number of apparent causes. They reduce to nothing a huge dominical act  worked through the Creator’s will and wisdom.
Dalaletten gelen hadsiz bir cehalet ve zındıkadan neş’et eden çirkin bir temerrüd sebebiyle bilmiyorlar ki esbab yalnız birer bahanedirler, birer perdedirler. Dağ gibi bir çam ağacının cihazatını dokumak ve yetiştirmek için bir köy kadar yüz fabrika ve tezgâh yerine küçücük çekirdeği gösterir: “İşte bu ağaç bundan çıkmış.” diye Sâni’inin o çamdaki gösterdiği bin mu’cizatı inkâr eder misillü bazı zâhirî sebepleri irae eder. Hâlık’ın ihtiyar ve hikmet ile işlenen pek büyük bir fiil-i rububiyetini hiçe indirir.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Sometimes they attach a scientific name to a most profound, unknowable, and important truth which has purposes in a thousand respects,  as  though through the name it has been understood. Whereas it is merely made commonplace, and without purpose, wisdom, or meaning.So, come and see the innumerable degrees of stupidity and foolishness! They attach a name to a truth so profound and broad and unknown it could be completely understood only if it and its purposes and instances of wisdom were described in a hundred pages. As though  it  were  something  obvious  they  say: “It  is  this.” For  example, “It  is  some substance in the sun clashing with electricity.”
Bazen gayet derin ve bilinmez ve çok ehemmiyetli, bin cihette de hikmeti olan bir hakikate fennî bir nam takar. Güya o nam ile mahiyeti anlaşıldı, âdileşti, hikmetsiz, manasız kaldı. İşte gel! Belâhet ve hamakatin nihayetsiz derecelerine bak ki yüz sahife ile tarif edilse ve hikmetleri beyan edilse ancak tamamıyla bilinecek derin ve geniş bir hakikat-i meçhuleye bir nam takar, malûm bir şey gibi: “Bu budur.” der. Mesela “Güneşin bir maddesi, elektrikle çarpmasıdır.”
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Furthermore, they ascribe a particular and intentional dominical event to one of the  natural laws,  which are each the  titles of universal and all-encompassing will and universal sovereignty, and are known as ‘Divine laws.’ And by doing this they sever its connection with Divine will and choice, then refer it to chance and nature. They display an ignorance more profound than Abu Jahl. It is a rebellious foolishness like attributing the  victorious battle of an individual soldier or a battalion  to  military  regulations  and  discipline,  and  cutting  its  connection  with  the commander, king, government, and purposeful action.
Hem birer irade-i külliye ve birer ihtiyar-ı âmm ve birer hâkimiyet-i neviyenin unvanları bulunan ve “âdetullah” namıyla yâd edilen fıtrî kanunların birisine, hususi ve kasdî bir hâdise-i rububiyeti ircâ eder. O ircâ ile onun nisbetini irade-i ihtiyariyeden keser; sonra tutar tesadüfe, tabiata havale eder. Ebucehil’den ziyade muzaaf bir echeliyet gösterir. Bir neferin veya bir taburun zaferli harbini bir nizam ve kanun-u askeriyeye isnad edip kumandanından, padişahından, hükûmetinden ve kasdî harekâttan alâkasını keser misillü âsi bir divane olur.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Similarly, if a wonder-working craftsman produces a hundred okkas(*<ref>*1 okka = approx. 2.8 lbs. or 1,300 grams.</ref>) of various foodstuffs and  a  hundred  yards of varying cloths  from a  chip of wood the size of fingernail, like the creation of a fruitbearing tree from a seed, and someone points to the chip of wood and declares that these things have come into being out of it ‘naturally’ and ‘through chance,’ reducing to nothing the craftsman’s wondrous arts and skills, what utter lunacy it would be. It is exactly the same as that....
Hem meyvedar bir ağacın bir çekirdekten icadı gibi bir tırnak kadar bir odun parçasından çok mu’cizatlı bir usta, yüz okka muhtelif taamları, yüz arşın muhtelif kumaşları yapsa bir adam o odun parçasını gösterip dese: “Bu işler, tabiî ve tesadüfî olarak bundan olmuş.” o ustanın hârika sanatlarını, hünerlerini hiçe indirse ne derece bir hamakattir. Aynen öyle de…
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''Seventh Question:'''What  should  be understood  from this  event  of the  earth’s happening to the Muslim people of this country and being aimed at them? And why are the areas of Erzincan and Izmir affected most?
'''Yedinci Sual:''' Bu hâdise-i arziye, bu memleketin ahali-i İslâmiyesine bakması ve onları hedef etmesi ne ile anlaşılıyor ve neden Erzincan ve İzmir taraflarına daha ziyade ilişiyor?
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
The Answer: As is indicated by many signs, like the event occurring during a hard winter in the dark of night in severely cold weather, and its restriction to a region where due respect is not paid to the month of Ramadan, and the earthquakes continuing mildly in order to arouse the neglectful –it suggests the earthquakes are aimed at and look to the believers and are shaking the earth in order to warn them to perform the prayers and their supplications,  and the  earth itself  is  shaking. There are  two  reasons  for  places  like unfortunate Erzincan being shaken more than other places:
'''Elcevap:''' Bu hâdise hem şiddetli kışta hem karanlıklı gecede hem dehşetli soğukta hem ramazanın hürmetini tutmayan bu memlekete mahsus olması hem tahribatından intibaha gelmediklerinden, hafifçe gafilleri uyandırmak için o zelzelenin devam etmesi gibi çok emarelerin delâletiyle bu hâdise ehl-i imanı hedef edip, onlara bakıp namaza ve niyaza uyandırmak için sarsıyor ve kendisi de titriyor. Bîçare Erzincan gibi yerlerde daha ziyade sarsmasının iki vechi var:
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
One: Since its faults are few, their purification has been expedited.
'''Biri:''' Hataları az olmak cihetiyle temizlemek için tacil edildi.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
The Second: Since there is the opportunity in places like that of strong and loyal defenders of the faith and protectors of Islam being defeated to a degree or entirely  and  atheists  establishing  an  effective  centre  of  activity, it  is  possible  that punishment has been visited on them first. None knows the Unseen save God.
'''İkincisi:''' O gibi yerlerde kuvvetli ve hakikatli iman muhafızları ve İslâmiyet hâmileri az veya tam mağlup olmak fırsatıyla, ehl-i zındıkanın orada tesirli bir merkez-i faaliyet tesisleri cihetiyle en evvel oraları tokatladı ihtimali var.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
All Glory be unto You, we have no knowledge save that
لَا يَع۟لَمُ ال۟غَي۟بَ اِلَّا اللّٰهُ
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
All Glory be unto You, we have no knowledge save that(*<ref>*Qur’an, 2:32.</ref>)
سُب۟حَانَكَ لَا عِل۟مَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّم۟تَنَٓا اِنَّكَ اَن۟تَ ال۟عَلٖيمُ ال۟حَكٖيمُ
</div>




<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
------
------
<center> [[On Üçüncü Söz]] ⇐ | [[Sözler]] | ⇒ [[On Beşinci Söz]] </center>
<center> [[On Üçüncü Söz/en|The Thirteenth Word]] ⇐ | [[Sözler/en|The Words]] | ⇒ [[On Beşinci Söz/en|The Fifteenth Word]] </center>
------
------
</div>