İçeriğe atla

Yirmi Dördüncü Söz/en: Revizyonlar arasındaki fark

"------ <center> The Twenty-Third Word ⇐ | The Words | ⇒ The Twenty-Fifth Word </center> ------" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu
("===FOURTH FRUIT===" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
("------ <center> The Twenty-Third Word ⇐ | The Words | ⇒ The Twenty-Fifth Word </center> ------" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 8 değişikliği gösterilmiyor)
423. satır: 423. satır:
===FOURTH FRUIT===
===FOURTH FRUIT===


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
O soul! Do not look at the worldly, and especially the dissipated and the unbelievers, and be deceived by their superficial glitter and illicit pleasures; do not imitate them. For even if you do imitate them, you will not be like them; you will decline immeasurably. You cannot be an animal even. For the intellect in  your head becomes an inauspicious tool which constantly beats you over the head.
Ey nefis! Ehl-i dünyaya, hususan ehl-i sefahete, hususan ehl-i küfre bakıp surî ziynet ve aldatıcı gayr-ı meşru lezzetlerine aldanıp taklit etme. Çünkü sen onları taklit etsen onlar gibi olamazsın. Pek çok sukut edeceksin. Hayvan dahi olamazsın. Çünkü senin başındaki akıl, meş’um bir âlet olur. Senin başını daima dövecektir.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
For example, there is a palace and in one of its large apartments is a powerful electric lamp. Small electric lights which branch out from it  and are attached to it  have been divided among its small apartments. Now, someone  touches the switch of the big light and turns it  off; all the apartments are plunged into deep darkness and desolation. Another palace has small electric lights in all its apartments which are not connected to the large light. If the owner of the latter palace presses the switch of the large electric light and turns it off, there may still be lights on in the other apartments by which he can carry out his work, and which will  not allow thieves to profit from the darkness.
Mesela, nasıl ki bir saray bulunsa büyük bir dairesinde büyük bir elektrik lambası bulunur. O elektrikten teşaub etmiş ve onunla bağlı küçük küçük elektrikler, küçük menzillere taksim edilmiş. Şimdi birisi o büyük elektrik lambasının düğmesini çevirip ziyayı kapatsa bütün menziller, derin bir karanlık içine ve bir vahşete düşer. Ve başka sarayda büyük elektrik lambasıyla merbut olmayan küçük elektrik lambaları, her menzilde bulunuyor. O saray sahibi büyük elektrik lambasının düğmesini çevirerek kapatsa sair menzillerde ışıklar bulunabilir. Onunla işini görebilir, hırsızlar istifade edemezler.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
O soul! The  first  palace  is  a  Muslim  and  the  Prophet  Muhammad  (Peace  and blessings be upon him) is the large electric light in his heart. If he forgets him, or (I seek refuge with God from Satan the Accursed) he expels him from his heart, he will accept none of the other prophets, indeed, no place will remain in his spirit for any perfection. He will  not  even recognize His Sustainer. All the apartments and subtle faculties in his nature will be plunged  into darkness, and there will be a terrible destruction and desolation in his heart. How will he profit in the face of this destruction and desolation, where will he find familiarity? What benefit will he secure  which will repair the damage?
İşte ey nefsim! Birinci saray, bir Müslüman’dır. Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm, onun kalbinde o büyük elektrik lambasıdır. Eğer onu unutsa, el-iyazü billah kalbinden onu çıkarsa, hiçbir peygamberi daha kabul edemez. Belki hiçbir kemalâtın yeri ruhunda kalamaz, hattâ Rabb’ini de tanımaz. Mahiyetindeki bütün menziller ve latîfeler, karanlığa düşer ve kalbinde müthiş bir tahribat ve vahşet oluyor. Acaba bu tahribat ve vahşete mukabil hangi şeyi kazanıp ünsiyet edebilirsin? Hangi menfaati bulup o tahribat zararını onunla tamir edersin?
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
However, Europeans resemble the second palace; even if they cast out from their hearts the light of the Prophet Muhammad (Peace and blessings be upon him), lights of a sort may remain, or they suppose they remain. They may continue to have a sort of belief in their Creator and in Moses and Jesus (Peace be upon them), which will allow them to attain good morals and character.
Halbuki ecnebiler, o ikinci saraya benzerler ki Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın nurunu kalplerinden çıkarsalar da kendilerince bazı nurlar kalabilir veya kalabilir zannederler. Onların manevî kemalât-ı ahlâkiyelerine medar olacak Hazret-i Musa ve İsa aleyhimesselâma bir nevi imanları ve Hâlıklarına bir çeşit itikadları kalabilir.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
O my evil-commanding soul! If you say: “I am not a European and I want to be an animal,” how many times have I told you: “You cannot be an animal. For there is intelligence in  your head, and it strikes your face, eyes, and head with the pains of the past and fears of the future,  and  beats you. It adds a thousand pains to one pleasure. Whereas animals receive pleasure without pain. So first pluck out your intelligence and throw it away, then be an animal! You will also receive the  chastening slap of ‘Like
Ey nefs-i emmare! Eğer desen: “Ben, ecnebi değil hayvan olmak isterim.Sana kaç defa söylemiştim: “Hayvan gibi olamazsın. Zira kafandaki akıl olduğu için o akıl geçmiş elemleri ve gelecek korkuları tokadıyla senin yüzüne, gözüne, başına çarparak dövüyor. Bir lezzet içinde bin elem katıyor. Hayvan ise elemsiz güzel bir lezzet alır, zevk eder. Öyle ise evvela aklını çıkar at, sonra hayvan ol. Hem كَال۟اَن۟عَامِ بَل۟ هُم۟ اَضَلُّ sille-i te’dibini gör.”
cattle, nay, they are further astray.’”(*<ref>*Qur’an, 7:179.</ref>)
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
<span id="BEŞİNCİ_MEYVE"></span>
=== BEŞİNCİ MEYVE ===
===FIFTH FRUIT===
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
O my soul! As we have stated repeatedly, since man is the fruit of the tree of creation, he is a creature which, like a fruit, is the furthest and most comprehensive and looks to everything, and bears the seed of a heart which holds within it the aspects of unity of everything, and whose face looks to multiplicity, transience, and the world. As for worship, it is a line of union which turns his face from transience to permanence, from creation to Creator, from multiplicity to unity, and from the extremity to the source, or it is a point of union between the source and the extremity.
Ey nefis! Mükerreren söylediğimiz gibi insan, şecere-i hilkatin meyvesi olduğundan meyve gibi en uzak ve en câmi’ ve umuma bakar ve umumun cihetü’l-vahdetini içinde saklar bir kalp çekirdeğini taşıyan ve yüzü kesrete, fenaya, dünyaya bakan bir mahluktur. Ubudiyet ise onun yüzünü fenadan bekaya, halktan Hakk’a, kesretten vahdete, müntehadan mebdee çeviren bir hayt-ı vuslat, yahut mebde ve münteha ortasında bir nokta-i ittisaldir.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
If a valuable, conscious fruit which will form a seed looks to the living creatures beneath the tree, and relying on its beauty throws itself into their hands; if being heedless, it falls; it will fall to their hands and be smashed, and will go  for  nothing like a common fruit. But if the fruit finds its point of support, and it is able to think that by the seed within it holding the aspects of unity of the whole tree, it will be the means of tree’s  continuance and the continued existence of the tree’s reality, then a single seed within that single fruit  will manifest a perpetual universal truth within an everlasting life.
Nasıl ki tohum olacak kıymettar bir meyve-i zîşuur, ağacın altındaki zîruhlara baksa, güzelliğine güvense, kendini onların ellerine atsa veya gaflet edip düşse onların ellerine düşecek, parçalanacak, âdi bir tek meyve gibi zayi olacak. Eğer o meyve, nokta-i istinadını bulsa içindeki çekirdek, bütün ağacın cihetü’l-vahdetini tutmakla beraber ağacın bekasına ve hakikatinin devamına vasıta olacağını düşünebilse, o vakit o tek meyve içinde bir tek çekirdek, bir hakikat-i külliye-i daimeye, bir ömr-ü bâki içinde mazhar oluyor.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
In the same way, if man plunges into multiplicity, is drowned in the universe and intoxicated by love of the world, is deceived by the smiles of ephemeral beings and casts himself into their arms, he certainly falls into infinite loss. He falls into both transitoriness, and ephemerality, and non-existence. In effect he sentences himself to death. But if he listens with the ear of his heart to the lessons in belief from the tongue of the Qur’an and raises his head and turns towards unity, he may rise through the ascension of worship to the throne of perfections. He may become an eternal man.
Öyle de insan, eğer kesrete dalıp kâinat içinde boğulup dünyanın muhabbetiyle sersem olarak fânilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa elbette nihayetsiz bir hasarete düşer. Hem fena hem fâni hem ademe düşer. Hem manen kendini idam eder. Eğer lisan-ı Kur’an’dan kalp kulağıyla iman derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa ubudiyetin mi’racıyla arş-ı kemalâta çıkabilir. Bâki bir insan olur.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
O my soul! Since the reality is thus, and since you are a member of the nation of Abraham (Peace be upon him), like Abraham, say: “I love not those that set.”(*<ref>*Qur’an, 6:76.</ref>)
Ey nefsim! Madem hakikat böyledir ve madem millet-i İbrahimiyedensin (as), İbrahimvari لَٓا اُحِبُّ ال۟اٰفِلٖينَ de ve Mahbub-u Bâki’ye yüzünü çevir ve benim gibi şöyle ağla:
Turn your face to the Eternal Beloved and weep the following lines like me.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
The Persian verses to be included here have been included in the Second Station of the Seventeenth Word, and have not been repeated here.
(Buradaki Farisî beyitler, On Yedinci Söz’ün İkinci Makamı’nda yazılmakla burada yazılmamıştır.)
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
------
------
<center> [[Yirmi Üçüncü Söz]] ⇐ | [[Sözler]] | ⇒ [[Yirmi Beşinci Söz]] </center>
<center> [[Yirmi Üçüncü Söz/en|The Twenty-Third Word]] ⇐ | [[Sözler/en|The Words]] | ⇒ [[Yirmi Beşinci Söz/en|The Twenty-Fifth Word]] </center>
------
------
</div>