İçeriğe atla

On Yedinci Lem'a/en: Revizyonlar arasındaki fark

"O my Compassionate Sustainer and Munificent Creator!" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu
("There is an eloquence, fluency, and naturalness in the Qur’an’s styles whereby it is like a hafiz; it recites the verses inscribed with the pen of power on the pages of the universe. It is as though the Qur’an is the recitation of the book of the universe and the verbal expression of its order, and reads out the Pre-Eternal Inscriber’s attributes and writes His acts and deeds. If you want to see this eloquence of expression, listen with an aware..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
("O my Compassionate Sustainer and Munificent Creator!" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
272. satır: 272. satır:
O my Compassionate Sustainer and Munificent Creator!
O my Compassionate Sustainer and Munificent Creator!


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Due to my mistaken choices my life and youth are lost and gone, and all that remains to me as their fruits are grievous sins, abasing sorrows, and misguiding doubts and scruples. I draw close to the grave shame-faced  with this heavy load and  sick heart. Like my departed friends, peers, and relations, without  deviating to left or right I am involuntarily approaching the door of the grave.The grave is the first stopping-place on the road leading from this fleeting realm to everlasting separation and all eternity; it is the first door opening onto it.(*<ref>*See, Tirmidhi, Zuhd, 5; Ibn Maja, Zuhd, 32; Musnad, i, 63.</ref>)But I am attached to  the realm of this world and am captivated by it, and I have understood with absolute certainty that it is transient and will die, will perish and depart. The beings  within it travel on convoy after convoy and disappear, as is to be observed. This world is  exceedingly cruel and treacherous, especially for those like me with evil-commanding souls. For one pleasure, it inflicts a thousand pains. For a single grape, it deals a hundred slaps.
Benim sû-i ihtiyarımla ömrüm ve gençliğim zayi olup gitti. Ve o ömür ve gençliğin meyvelerinden elimde kalan, elem verici günahlar, zillet verici elemler, dalalet verici vesveseler kalmıştır. Ve bu ağır yük ve hastalıklı kalp ve hacaletli yüzümle kabre yakınlaşıyorum. Bilmüşahede göre göre gayet süratle, sağa ve sola inhiraf etmeyerek ihtiyarsız bir tarzda, vefat eden ahbap ve akran ve akaribim gibi kabir kapısına yanaşıyorum. O kabir, bu dâr-ı fâniden firak-ı ebedî ile ebedü’l-âbâd yolunda kurulmuş, açılmış evvelki menzil ve birinci kapıdır. Ve bu bağlandığım ve meftun olduğum şu dâr-ı dünya da kat’î bir yakîn ile anladım ki hēliktir gider ve fânidir ölür. Ve bilmüşahede içindeki mevcudat dahi birbiri arkasından kafile kafile göçüp gider, kaybolur. Hususan benim gibi nefs-i emmareyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse yüz tokat vurur.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
O my Compassionate Sustainer and Munificent Creator!
'''Ey Rabb-i Rahîm’im ve ey Hâlık-ı Kerîm’im!'''
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">