68.089
düzenleme
("'''Heyet-i Vekile’ye ve Tevfik İleri’ye,''' Arz ediyoruz ki: Şark Üniversitesi hakkında çok kıymettar hizmetinizi Üstadımıza söyledik. O dedi: Ben hasta olmasaydım ben de o mesele için vilayat-ı şarkiyeye gidecektim. Ben bütün ruh-u canımla Maarif Vekilini tebrik ediyorum. Hem elli beş seneden beri, Medresetü’z-Zehra namında Şark Üniversitesinin tesisine çalışmak ve o üniversiteyi biri Van’da, biri Diyarbekir’de, biri..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
14. satır: | 14. satır: | ||
'''Dedim:''' O vilayat-ı şarkiye âlem-i İslâm’ın bir nevi merkezi hükmünde, fünun-u cedide yanında ulûm-u diniye de lâzım ve elzemdir. Çünkü ekser enbiya Şark’ta ve ekser hükema Garp’ta gelmesi gösteriyor ki Şark’ın terakkiyatı din ile kaimdir '''(Hâşiye'''<ref>'''Hâşiye:''' Hattâ o zamandan evvel Türk olmayan bir talebem vardı. Eski medresemde hamiyetli ve gayet zeki o talebem ulûm-u diniyeden aldığı hamiyet dersiyle her vakit derdi: “Salih bir Türk elbette fâsık kardeşimden, babamdan bana daha ziyade kardeş ve akrabadır.” | '''Dedim:''' O vilayat-ı şarkiye âlem-i İslâm’ın bir nevi merkezi hükmünde, fünun-u cedide yanında ulûm-u diniye de lâzım ve elzemdir. Çünkü ekser enbiya Şark’ta ve ekser hükema Garp’ta gelmesi gösteriyor ki Şark’ın terakkiyatı din ile kaimdir '''(Hâşiye'''<ref>'''Hâşiye:''' Hattâ o zamandan evvel Türk olmayan bir talebem vardı. Eski medresemde hamiyetli ve gayet zeki o talebem ulûm-u diniyeden aldığı hamiyet dersiyle her vakit derdi: “Salih bir Türk elbette fâsık kardeşimden, babamdan bana daha ziyade kardeş ve akrabadır.” | ||
<br> | |||
Sonra aynı talebe tâli’sizliğinden sırf maddî fünun-u cedide okumuş. Sonra ben dört sene sonra onun ile görüştüm. Hamiyet-i milliye bahsi oldu. O dedi ki: “Ben şimdi Râfızî bir Kürt’ü, salih bir Türk hocasına tercih ederim.” Ben de “Eyvah!” dedim. “Sen ne kadar bozulmuşsun.” Bir hafta çalıştım, onu kurtardım, eski hakikatli hamiyetine çevirdim. | Sonra aynı talebe tâli’sizliğinden sırf maddî fünun-u cedide okumuş. Sonra ben dört sene sonra onun ile görüştüm. Hamiyet-i milliye bahsi oldu. O dedi ki: “Ben şimdi Râfızî bir Kürt’ü, salih bir Türk hocasına tercih ederim.” Ben de “Eyvah!” dedim. “Sen ne kadar bozulmuşsun.” Bir hafta çalıştım, onu kurtardım, eski hakikatli hamiyetine çevirdim. | ||
<br> | |||
Sonra Meclis-i Mebusandaki bana muhalefet eden mebuslara dedim: “O talebenin evvelki hali Türk milletine ne kadar lüzumu var ve ikinci halinin ne kadar vatan menfaatine uygun olmadığını fikrinize havale ediyorum. Demek farz-ı muhal olarak siz başka yerde dünyayı dine tercih edip siyasetçe dine ehemmiyet vermeseniz de herhalde şark vilayetlerinde din tedrisatına a’zamî ehemmiyet vermek lâzım.” O vakit bana muhalif mebuslar da çıkıp o lâyihamı yüz altmış üç mebus imza ettiler. Bu kadar imzayı taşıyan bir istidayı, elbette yirmi yedi sene istibdad-ı mutlak onu bozamamış.</ref>''').''' Başka vilayetlerde sırf fünun-u cedide okutturursanız da Şark’ta herhalde millet, vatan maslahatı namına, ulûm-u diniye esas olmalıdır. Yoksa Türk olmayan Müslümanlar, Türk’e hakiki kardeşliği hissedemeyecek. Şimdi bu kadar düşmanlara karşı teavün ve tesanüde mecburuz. | Sonra Meclis-i Mebusandaki bana muhalefet eden mebuslara dedim: “O talebenin evvelki hali Türk milletine ne kadar lüzumu var ve ikinci halinin ne kadar vatan menfaatine uygun olmadığını fikrinize havale ediyorum. Demek farz-ı muhal olarak siz başka yerde dünyayı dine tercih edip siyasetçe dine ehemmiyet vermeseniz de herhalde şark vilayetlerinde din tedrisatına a’zamî ehemmiyet vermek lâzım.” O vakit bana muhalif mebuslar da çıkıp o lâyihamı yüz altmış üç mebus imza ettiler. Bu kadar imzayı taşıyan bir istidayı, elbette yirmi yedi sene istibdad-ı mutlak onu bozamamış.</ref>''').''' Başka vilayetlerde sırf fünun-u cedide okutturursanız da Şark’ta herhalde millet, vatan maslahatı namına, ulûm-u diniye esas olmalıdır. Yoksa Türk olmayan Müslümanlar, Türk’e hakiki kardeşliği hissedemeyecek. Şimdi bu kadar düşmanlara karşı teavün ve tesanüde mecburuz. | ||
düzenleme