67.962
düzenleme
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
''(Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir şakirdi olan Yusuf’un bir fıkrasıdır.)'' | ''(Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir şakirdi olan Yusuf’un bir fıkrasıdır.)'' | ||
7. satır: | 9. satır: | ||
Rahîm, Rauf ve Zü’l-Minen Hazretlerinin inayet ve lütuflarından olarak tövbe ve istiğfar gibi kullarına ihda eylediği miftah-ı kerem ve ihsana, çok günahkâr ve terbiyesiz olan ben sefil Yusuf Toprak, bütün fezayıh ve i’tisaflarıma rağmen, tevessül ettikçe bana fazlından verdiği mazhariyetin kıymetini takdir etmek, ona şükreylemek şöyle dursun, bilakis küfran-ı nimet, defaatle nakz-ı ahd, irtikâb-ı kizb ve hıyanet eylediğim için derin kasavete, kesif zulmete, müthiş dalalete (hakkıyla) maruz kalan kalbimin, ruhumun aldığı müzmin ve münkis yarayı tedavi çaresini taharri yolunda aklımı, zevkimi kaybetmiş, âdeta çılgın bir hale girmiştim. | Rahîm, Rauf ve Zü’l-Minen Hazretlerinin inayet ve lütuflarından olarak tövbe ve istiğfar gibi kullarına ihda eylediği miftah-ı kerem ve ihsana, çok günahkâr ve terbiyesiz olan ben sefil Yusuf Toprak, bütün fezayıh ve i’tisaflarıma rağmen, tevessül ettikçe bana fazlından verdiği mazhariyetin kıymetini takdir etmek, ona şükreylemek şöyle dursun, bilakis küfran-ı nimet, defaatle nakz-ı ahd, irtikâb-ı kizb ve hıyanet eylediğim için derin kasavete, kesif zulmete, müthiş dalalete (hakkıyla) maruz kalan kalbimin, ruhumun aldığı müzmin ve münkis yarayı tedavi çaresini taharri yolunda aklımı, zevkimi kaybetmiş, âdeta çılgın bir hale girmiştim. | ||
Başvurduğum her tabib-i manevîden aldığım ilaçlar; yaramı tedaviye, aklımı iknaya, lehfemi iskâta kâfi gelmedi. Bizzarure قُل۟ يَا عِبَادِىَ الَّذٖينَ اَس۟رَفُوا عَلٰٓى اَن۟فُسِهِم۟ âyet-i celilesinin mefhumuna tevessülen, me’luf olduğum denâetlerden mütehassıl koyu lekeleri kal’ ve tathire ve tarîk-i Hak’ta sebata muîn olacak bir rehberi ararken, ortada hiçbir sebeb-i zâhirî olmadığı halde, memleketimden Kastamonu’ya nefyim şüphesiz, nefsime giran gelmiş ve hattâ yeis ve teessüre kapılmıştım. Bilmiyordum ki bu nefyim ile | Başvurduğum her tabib-i manevîden aldığım ilaçlar; yaramı tedaviye, aklımı iknaya, lehfemi iskâta kâfi gelmedi. Bizzarure قُل۟ يَا عِبَادِىَ الَّذٖينَ اَس۟رَفُوا عَلٰٓى اَن۟فُسِهِم۟ âyet-i celilesinin mefhumuna tevessülen, me’luf olduğum denâetlerden mütehassıl koyu lekeleri kal’ ve tathire ve tarîk-i Hak’ta sebata muîn olacak bir rehberi ararken, ortada hiçbir sebeb-i zâhirî olmadığı halde, memleketimden Kastamonu’ya nefyim şüphesiz, nefsime giran gelmiş ve hattâ yeis ve teessüre kapılmıştım. Bilmiyordum ki bu nefyim ile وَعَسٰٓى اَن۟ تَك۟رَهُوا شَي۟ئًا وَهُوَ خَي۟رٌ لَكُم۟ وَعَسٰٓى اَن۟ تُحِبُّوا شَي۟ئًا وَهُوَ شَرٌّ لَكُم۟ وَاللّٰهُ يَع۟لَمُ وَاَن۟تُم۟ لَا تَع۟لَمُونَ فَعَسٰٓى اَن۟ تَك۟رَهُوا شَي۟ئًا وَيَج۟عَلَ اللّٰهُ فٖيهِ خَي۟رًا كَثٖيرًا âyetlerinin sırrına mazhar edecek ve iltiyamı ümit ve imkânsız gördüğüm manevî yaralarımın tedavisine muktedir doktorların ve yanlarındaki kuvvetli mualecenin eserini, varlığını ve ism-i Hay ve Hakîm’in cilvesini şefkaten göstermek suretiyle, bana minnet üstünde minnet-i uhrevî yapmak içindir. Bu mülevves ahlâkımla ben neciyim ki bu ihsan-ı azîme nâil olayım diye şaştım. Fakat lehü’l-hamdü ve’l-minne مَن۟ طَلَبَنٖى وَجَدَنٖى وَكَانَ بِال۟مُؤ۟مِنٖينَ رَحٖيمًا يَجِدِ اللّٰهَ غَفُورًا رَحٖيمًا gibi işarat-ı celile hatırıma gelmekle, bir derece müteselli oldum. | ||
وَعَسٰٓى اَن۟ تَك۟رَهُوا شَي۟ئًا وَهُوَ خَي۟رٌ لَكُم۟ وَعَسٰٓى اَن۟ تُحِبُّوا شَي۟ئًا وَهُوَ شَرٌّ لَكُم۟ وَاللّٰهُ يَع۟لَمُ وَاَن۟تُم۟ لَا تَع۟لَمُونَ | |||
فَعَسٰٓى اَن۟ تَك۟رَهُوا شَي۟ئًا وَيَج۟عَلَ اللّٰهُ فٖيهِ خَي۟رًا كَثٖيرًا | |||
âyetlerinin sırrına mazhar edecek ve iltiyamı ümit ve imkânsız gördüğüm manevî yaralarımın tedavisine muktedir doktorların ve yanlarındaki kuvvetli mualecenin eserini, varlığını ve ism-i Hay ve Hakîm’in cilvesini şefkaten göstermek suretiyle, bana minnet üstünde minnet-i uhrevî yapmak içindir. Bu mülevves ahlâkımla ben neciyim ki bu ihsan-ı azîme nâil olayım diye şaştım. Fakat lehü’l-hamdü ve’l-minne مَن۟ طَلَبَنٖى وَجَدَنٖى وَكَانَ بِال۟مُؤ۟مِنٖينَ رَحٖيمًا يَجِدِ اللّٰهَ غَفُورًا رَحٖيمًا gibi işarat-ı celile hatırıma gelmekle, bir derece müteselli oldum. | |||
Ey yaramın doktoru! Ve ey dalalet uçurumunda yuvarlanan ruhumun halâskârı! Ve ey İlahî ve kudsî yolların rehberi! | Ey yaramın doktoru! Ve ey dalalet uçurumunda yuvarlanan ruhumun halâskârı! Ve ey İlahî ve kudsî yolların rehberi! | ||
27. satır: | 23. satır: | ||
وَاب۟تَغُوا اِلَي۟هِ ال۟وَسٖيلَةَ وَجَاهِدُوا فٖى سَبٖيلِهٖ وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَفٖيقًا | وَاب۟تَغُوا اِلَي۟هِ ال۟وَسٖيلَةَ وَجَاهِدُوا فٖى سَبٖيلِهٖ وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَفٖيقًا | ||
Riyakârlık olmasın, selim fikrinizden, ciddi tavrınızdan, Kur’an’a ittiba ve temessük yolundaki doğru irşadınızdan, hakiki sözlerinizden, samimi telkininizden, umumî hayırhah hissiyatınızdan kalbime, mecruh ruhuma uzanan tîg-i şifa, neşter-i ümidin tesiriyle dilşâd ve mutmain oldum. Türlü türlü evhamın açtıkları menfezlerden rahnedar kalan ruhuma tamam ve muvafık buldum. Zira | Riyakârlık olmasın, selim fikrinizden, ciddi tavrınızdan, Kur’an’a ittiba ve temessük yolundaki doğru irşadınızdan, hakiki sözlerinizden, samimi telkininizden, umumî hayırhah hissiyatınızdan kalbime, mecruh ruhuma uzanan tîg-i şifa, neşter-i ümidin tesiriyle dilşâd ve mutmain oldum. Türlü türlü evhamın açtıkları menfezlerden rahnedar kalan ruhuma tamam ve muvafık buldum. Zira وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذٖٓى اُن۟زِلَ مَعَهُ وَالَّذٖينَ يُمَسِّكوُنَ بِال۟كِتَابِ وَاع۟تَصِمُوا بِحَب۟لِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَمَن۟ يَع۟تَصِم۟ بِاللّٰهِ فَقَد۟ هُدِىَ اِلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ فَقَدِ اس۟تَم۟سَكَ بِال۟عُر۟وَةِ ال۟وُث۟قٰى وَنُنَزِّلُ مِنَ ال۟قُر۟اٰنِ مَا هُوَ شِفَٓاءٌ وَرَح۟مَةٌ هٰذَا بَيَانٌ لِلنَّاسِ وَ هُدًى وَ مَو۟عِظَةٌ لِل۟مُتَّقٖينَ تِل۟كَ حُدُودُ اللّٰهِ قَد۟ جَٓاءَكُم۟ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ وَاَنَّ هٰذَا صِرَاطٖى مُس۟تَقٖيمًا مَنِ اتَّبَعَ رِض۟وَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ vesaire gibi hakikatler dimağıma yerleşti. | ||
وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذٖٓى اُن۟زِلَ مَعَهُ وَالَّذٖينَ يُمَسِّكوُنَ بِال۟كِتَابِ وَاع۟تَصِمُوا بِحَب۟لِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَمَن۟ يَع۟تَصِم۟ بِاللّٰهِ فَقَد۟ هُدِىَ اِلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ فَقَدِ اس۟تَم۟سَكَ بِال۟عُر۟وَةِ ال۟وُث۟قٰى وَنُنَزِّلُ مِنَ ال۟قُر۟اٰنِ مَا هُوَ شِفَٓاءٌ وَرَح۟مَةٌ هٰذَا بَيَانٌ لِلنَّاسِ وَ هُدًى وَ مَو۟عِظَةٌ لِل۟مُتَّقٖينَ تِل۟كَ حُدُودُ اللّٰهِ قَد۟ جَٓاءَكُم۟ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ وَاَنَّ هٰذَا صِرَاطٖى مُس۟تَقٖيمًا مَنِ اتَّبَعَ رِض۟وَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ | |||
vesaire gibi hakikatler dimağıma yerleşti. | |||
Elbette bu keyfiyet bana hacc-ı ekber, râh-ı saadet, ömr-ü ebed, tayr-ı devlet, enfal-i ganimet sebebi olunca, sürurumdan ne kadar kabarsam ve siz halâskâr ve hekîm-i derdime ne kadar teşekkür ve izhar-ı mahmidet eylesem hakkım olmaz mı? | Elbette bu keyfiyet bana hacc-ı ekber, râh-ı saadet, ömr-ü ebed, tayr-ı devlet, enfal-i ganimet sebebi olunca, sürurumdan ne kadar kabarsam ve siz halâskâr ve hekîm-i derdime ne kadar teşekkür ve izhar-ı mahmidet eylesem hakkım olmaz mı? | ||
49. satır: | 41. satır: | ||
<center> [[Barla Lahikası 284. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 286. Mektup]] </center> | <center> [[Barla Lahikası 284. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 286. Mektup]] </center> | ||
------ | ------ | ||
</translate> |
düzenleme