İçeriğe atla

Kastamonu Lahikası 16. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır:
<languages/>
<translate>
Risaletü’n-Nur’un hizmetinde ekser şakirdleri birer nevi keramet ve ikram-ı İlahî hissettikleri gibi; bu âciz kardeşiniz çok muhtaç olduğu için çok nevilerini ve çeşitlerini hissediyor. Ve bu sıralarda bu havalideki şakirdler, yeminle itiraf ediyorlar ki biz, '''Nur’un hizmetinde çalıştıkça hem maişetçe hem istirahat-i kalpçe bir genişlik, bir ferah zâhir bir surette hissediyoruz.''' Ben kendimce o kadar hissediyorum ki nefis ve şeytanım dahi o bedahete karşı hayret ederek sustular.
Risaletü’n-Nur’un hizmetinde ekser şakirdleri birer nevi keramet ve ikram-ı İlahî hissettikleri gibi; bu âciz kardeşiniz çok muhtaç olduğu için çok nevilerini ve çeşitlerini hissediyor. Ve bu sıralarda bu havalideki şakirdler, yeminle itiraf ediyorlar ki biz, '''Nur’un hizmetinde çalıştıkça hem maişetçe hem istirahat-i kalpçe bir genişlik, bir ferah zâhir bir surette hissediyoruz.''' Ben kendimce o kadar hissediyorum ki nefis ve şeytanım dahi o bedahete karşı hayret ederek sustular.


5. satır: 7. satır:
Adalet-i İlahiye, İslâmiyet’e ihanet eden mimsiz medeniyete öyle bir azab-ı manevî vermiş ki bedevîliğin ve vahşiliğin derecesinden çok aşağıya düşürtmüş. Avrupa’nın ve İngiliz’in yüz sene ezvak-ı medeniyesini ve terakki ve tasallut ve hâkimiyetin lezzetlerini hiçe indiren mütemadî korku ve dehşet ve telaş ve buhran yağdıran bombaları başlarına musallat etmiş.
Adalet-i İlahiye, İslâmiyet’e ihanet eden mimsiz medeniyete öyle bir azab-ı manevî vermiş ki bedevîliğin ve vahşiliğin derecesinden çok aşağıya düşürtmüş. Avrupa’nın ve İngiliz’in yüz sene ezvak-ı medeniyesini ve terakki ve tasallut ve hâkimiyetin lezzetlerini hiçe indiren mütemadî korku ve dehşet ve telaş ve buhran yağdıran bombaları başlarına musallat etmiş.


İşte böyle bir zamanda en lüzumlu, en ehemmiyetli, en birinci vazife imanı kurtarmak olduğundan bu zamana ve bu seneye bakan beşaret-i Kur’aniye ve
İşte böyle bir zamanda en lüzumlu, en ehemmiyetli, en birinci vazife imanı kurtarmak olduğundan bu zamana ve bu seneye bakan beşaret-i Kur’aniye ve فَض۟لًا كَبٖيرًا ۝ فَض۟لُ اللّٰهِ يُؤ۟تٖيهِ مَن۟ يَشَٓاءُ âyetlerin müjdesi en büyük bir fütuhat suretinde Risaletü’n-Nur’un manevî fütuhat-ı imaniyesini gösteriyor.
 
فَض۟لًا كَبٖيرًا ۝ فَض۟لُ اللّٰهِ يُؤ۟تٖيهِ مَن۟ يَشَٓاءُ
 
âyetlerin müjdesi en büyük bir fütuhat suretinde Risaletü’n-Nur’un manevî fütuhat-ı imaniyesini gösteriyor.


Evet bir adamın imanı, ebedî ve dünya kadar bir mülk-ü bâkinin anahtarı ve nurudur. Öyle ise imanı tehlikeye maruz her adama, bütün küre-i arzın saltanatından daha faydalı bir saltanat, bir fütuhat kazandıran Risaletü’n-Nur; elbette bu âyetlerin, bu asırda, bu beşaretlerinin kasdî bir medar-ı nazarlarıdır.
Evet bir adamın imanı, ebedî ve dünya kadar bir mülk-ü bâkinin anahtarı ve nurudur. Öyle ise imanı tehlikeye maruz her adama, bütün küre-i arzın saltanatından daha faydalı bir saltanat, bir fütuhat kazandıran Risaletü’n-Nur; elbette bu âyetlerin, bu asırda, bu beşaretlerinin kasdî bir medar-ı nazarlarıdır.
18. satır: 16. satır:
<center> [[Kastamonu Lahikası 15. Mektup]] ⇐ | [[Kastamonu Lahikası]] | ⇒ [[Kastamonu Lahikası 17. Mektup]] </center>
<center> [[Kastamonu Lahikası 15. Mektup]] ⇐ | [[Kastamonu Lahikası]] | ⇒ [[Kastamonu Lahikası 17. Mektup]] </center>
------
------
</translate>