İçeriğe atla

Birinci Şuâ: Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
Değişiklik özeti yok
 
1. satır: 1. satır:
<languages/>
<languages/>
<translate>
<translate>
= Birinci Şuâ = <!--T:1-->
<!--T:2-->
<!--T:2-->
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
170. satır: 168. satır:


<!--T:59-->
<!--T:59-->
Hem فَاَح۟يَي۟نَاهُ وَجَعَل۟نَا لَهُ نُورًا يَم۟شٖى بِهٖ فِى النَّاسِ de tenvin “nun” ve şeddeli “nun” iki “nun” ve بِهٖ de telaffuz edilen ى sayılmak cihetiyle bin iki yüz doksan dört (1294) eder ki veladetinin ve hayatının birinci
Hem فَاَح۟يَي۟نَاهُ وَجَعَل۟نَا لَهُ نُورًا يَم۟شٖى بِهٖ فِى النَّاسِ de tenvin “nun” ve şeddeli “nun” iki “nun” ve بِهٖ de telaffuz edilen ى sayılmak cihetiyle bin iki yüz doksan dört (1294) eder ki veladetinin ve hayatının birinci senesidir. Demek, bu cümle ile hayat-ı maddiyesine, evvelki cümle ile de hayat-ı maneviyesine işaret eder.
 
<!--T:60-->
senesidir. Demek, bu cümle ile hayat-ı maddiyesine, evvelki cümle ile de hayat-ı maneviyesine işaret eder.


<!--T:61-->
<!--T:61-->
186. satır: 181. satır:
<!--T:64-->
<!--T:64-->
اَوَمَن۟ كَانَ مَي۟تًا فَاَح۟يَي۟نَاهُ وَجَعَل۟نَا لَهُ نُورًا يَم۟شٖى بِهٖ فِى النَّاسِ كَمَن۟ مَثَلُهُ فِى الظُّلُمَاتِ لَي۟سَ بِخَارِجٍ مِن۟هَا
اَوَمَن۟ كَانَ مَي۟تًا فَاَح۟يَي۟نَاهُ وَجَعَل۟نَا لَهُ نُورًا يَم۟شٖى بِهٖ فِى النَّاسِ كَمَن۟ مَثَلُهُ فِى الظُّلُمَاتِ لَي۟سَ بِخَارِجٍ مِن۟هَا
<!--T:65-->
âyetinin kuvvetli işaretini hem teyid hem letafetlendiren üç münasebet birden ramazanda kalbime geldi. Kat’î bir kanaat verdi ki مَي۟تًا kelimesine tam münasip Said’dir. Bu âyet Risale-i Nur tercümanı olan Said’i “meyyit” unvanıyla göstermesinin bir hikmeti budur ki:
âyetinin kuvvetli işaretini hem teyid hem letafetlendiren üç münasebet birden ramazanda kalbime geldi. Kat’î bir kanaat verdi ki مَي۟تًا kelimesine tam münasip Said’dir. Bu âyet Risale-i Nur tercümanı olan Said’i “meyyit” unvanıyla göstermesinin bir hikmeti budur ki:


297. satır: 290. satır:
<!--T:104-->
<!--T:104-->
Sure-i Nisa’da لٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِى ال۟عِل۟مِ مِن۟هُم۟
Sure-i Nisa’da لٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِى ال۟عِل۟مِ مِن۟هُم۟
<!--T:105-->
Bu iki âyet bu asra da hususi bakarlar.
Bu iki âyet bu asra da hususi bakarlar.


563. satır: 554. satır:
<!--T:197-->
<!--T:197-->
Sure-i Saf’ta يُرٖيدُونَ لِيُط۟فِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ وَلَو۟ كَرِهَ ال۟كَافِرُونَ dur. Bu âyetteki نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ cümlesinin makam-ı cifrîsi, bin üç yüz on altı veya yedidir (1316-1317). Ve bu tarih ise sâbıkan yirmi birinci âyetin hâtimesinde zikredilen inkılab-ı fikrî sadedinde; Avrupa’nın bir müstemlekat nâzırı, Kur’an’ın nurunu söndürmesine çalışması tarihine ve Resaili’n-Nur müellifi dahi ona karşı o inkılab-ı fikrî sayesinde o nuru parlatmaya çalışması aynı tarihe hem yedi surede yedi defa تِل۟كَ اٰيَاتُ ال۟كِتَابِ aynı tarihe
Sure-i Saf’ta يُرٖيدُونَ لِيُط۟فِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ وَلَو۟ كَرِهَ ال۟كَافِرُونَ dur. Bu âyetteki نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ cümlesinin makam-ı cifrîsi, bin üç yüz on altı veya yedidir (1316-1317). Ve bu tarih ise sâbıkan yirmi birinci âyetin hâtimesinde zikredilen inkılab-ı fikrî sadedinde; Avrupa’nın bir müstemlekat nâzırı, Kur’an’ın nurunu söndürmesine çalışması tarihine ve Resaili’n-Nur müellifi dahi ona karşı o inkılab-ı fikrî sayesinde o nuru parlatmaya çalışması aynı tarihe hem yedi surede yedi defa تِل۟كَ اٰيَاتُ ال۟كِتَابِ aynı tarihe
<!--T:198-->
hem طٰسٓ تِل۟كَ اٰيَاتُ ال۟قُر۟اٰنِ dahi aynı tarihe
hem طٰسٓ تِل۟كَ اٰيَاتُ ال۟قُر۟اٰنِ dahi aynı tarihe
<!--T:199-->
hem هَدٰينٖى رَبّٖٓى اِلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ dahi aynı tarihe
hem هَدٰينٖى رَبّٖٓى اِلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ dahi aynı tarihe
<!--T:200-->
hem اِنَّ رَبّٖى عَلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ dahi şeddeli “nun” bir “nun” sayılmak ve tenvin sayılmamak cihetiyle aynı tarihe
hem اِنَّ رَبّٖى عَلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ dahi şeddeli “nun” bir “nun” sayılmak ve tenvin sayılmamak cihetiyle aynı tarihe
<!--T:201-->
hem فَاَع۟رِض۟ عَن۟هُم۟ fermanı dahi aynı tarihe
hem فَاَع۟رِض۟ عَن۟هُم۟ fermanı dahi aynı tarihe
<!--T:202-->
hem نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ dahi aynı tarihe bi’l-ittifak muvafakatları elbette remizden, işaretten, delâletten ziyade bir sarahattir ki Risale-i Nur o Nur-u İlahînin bir lem’ası olacağını ve düşmanları tarafından gelen şübehat zulümatını dağıtacağını mana-yı işarîsiyle müjdeliyor.
hem نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ dahi aynı tarihe bi’l-ittifak muvafakatları elbette remizden, işaretten, delâletten ziyade bir sarahattir ki Risale-i Nur o Nur-u İlahînin bir lem’ası olacağını ve düşmanları tarafından gelen şübehat zulümatını dağıtacağını mana-yı işarîsiyle müjdeliyor.


627. satır: 608. satır:
<!--T:219-->
<!--T:219-->
سُب۟حَانَكَ لَا عِل۟مَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّم۟تَنَٓا اِنَّكَ اَن۟تَ ال۟عَلٖيمُ ال۟حَكٖيمُ
سُب۟حَانَكَ لَا عِل۟مَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّم۟تَنَٓا اِنَّكَ اَن۟تَ ال۟عَلٖيمُ ال۟حَكٖيمُ
<!--T:220-->
<nowiki>*</nowiki> * *


<!--T:221-->
<!--T:221-->