64.902
düzenleme
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | <languages/> | ||
<translate> | <translate> | ||
<!--T:2--> | <!--T:2--> | ||
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ | بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ | ||
170. satır: | 168. satır: | ||
<!--T:59--> | <!--T:59--> | ||
Hem فَاَح۟يَي۟نَاهُ وَجَعَل۟نَا لَهُ نُورًا يَم۟شٖى بِهٖ فِى النَّاسِ de tenvin “nun” ve şeddeli “nun” iki “nun” ve بِهٖ de telaffuz edilen ى sayılmak cihetiyle bin iki yüz doksan dört (1294) eder ki veladetinin ve hayatının birinci | Hem فَاَح۟يَي۟نَاهُ وَجَعَل۟نَا لَهُ نُورًا يَم۟شٖى بِهٖ فِى النَّاسِ de tenvin “nun” ve şeddeli “nun” iki “nun” ve بِهٖ de telaffuz edilen ى sayılmak cihetiyle bin iki yüz doksan dört (1294) eder ki veladetinin ve hayatının birinci senesidir. Demek, bu cümle ile hayat-ı maddiyesine, evvelki cümle ile de hayat-ı maneviyesine işaret eder. | ||
senesidir. Demek, bu cümle ile hayat-ı maddiyesine, evvelki cümle ile de hayat-ı maneviyesine işaret eder. | |||
<!--T:61--> | <!--T:61--> | ||
186. satır: | 181. satır: | ||
<!--T:64--> | <!--T:64--> | ||
اَوَمَن۟ كَانَ مَي۟تًا فَاَح۟يَي۟نَاهُ وَجَعَل۟نَا لَهُ نُورًا يَم۟شٖى بِهٖ فِى النَّاسِ كَمَن۟ مَثَلُهُ فِى الظُّلُمَاتِ لَي۟سَ بِخَارِجٍ مِن۟هَا | اَوَمَن۟ كَانَ مَي۟تًا فَاَح۟يَي۟نَاهُ وَجَعَل۟نَا لَهُ نُورًا يَم۟شٖى بِهٖ فِى النَّاسِ كَمَن۟ مَثَلُهُ فِى الظُّلُمَاتِ لَي۟سَ بِخَارِجٍ مِن۟هَا | ||
âyetinin kuvvetli işaretini hem teyid hem letafetlendiren üç münasebet birden ramazanda kalbime geldi. Kat’î bir kanaat verdi ki مَي۟تًا kelimesine tam münasip Said’dir. Bu âyet Risale-i Nur tercümanı olan Said’i “meyyit” unvanıyla göstermesinin bir hikmeti budur ki: | âyetinin kuvvetli işaretini hem teyid hem letafetlendiren üç münasebet birden ramazanda kalbime geldi. Kat’î bir kanaat verdi ki مَي۟تًا kelimesine tam münasip Said’dir. Bu âyet Risale-i Nur tercümanı olan Said’i “meyyit” unvanıyla göstermesinin bir hikmeti budur ki: | ||
297. satır: | 290. satır: | ||
<!--T:104--> | <!--T:104--> | ||
Sure-i Nisa’da لٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِى ال۟عِل۟مِ مِن۟هُم۟ | Sure-i Nisa’da لٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِى ال۟عِل۟مِ مِن۟هُم۟ | ||
Bu iki âyet bu asra da hususi bakarlar. | Bu iki âyet bu asra da hususi bakarlar. | ||
563. satır: | 554. satır: | ||
<!--T:197--> | <!--T:197--> | ||
Sure-i Saf’ta يُرٖيدُونَ لِيُط۟فِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ وَلَو۟ كَرِهَ ال۟كَافِرُونَ dur. Bu âyetteki نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ cümlesinin makam-ı cifrîsi, bin üç yüz on altı veya yedidir (1316-1317). Ve bu tarih ise sâbıkan yirmi birinci âyetin hâtimesinde zikredilen inkılab-ı fikrî sadedinde; Avrupa’nın bir müstemlekat nâzırı, Kur’an’ın nurunu söndürmesine çalışması tarihine ve Resaili’n-Nur müellifi dahi ona karşı o inkılab-ı fikrî sayesinde o nuru parlatmaya çalışması aynı tarihe hem yedi surede yedi defa تِل۟كَ اٰيَاتُ ال۟كِتَابِ aynı tarihe | Sure-i Saf’ta يُرٖيدُونَ لِيُط۟فِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ وَلَو۟ كَرِهَ ال۟كَافِرُونَ dur. Bu âyetteki نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ cümlesinin makam-ı cifrîsi, bin üç yüz on altı veya yedidir (1316-1317). Ve bu tarih ise sâbıkan yirmi birinci âyetin hâtimesinde zikredilen inkılab-ı fikrî sadedinde; Avrupa’nın bir müstemlekat nâzırı, Kur’an’ın nurunu söndürmesine çalışması tarihine ve Resaili’n-Nur müellifi dahi ona karşı o inkılab-ı fikrî sayesinde o nuru parlatmaya çalışması aynı tarihe hem yedi surede yedi defa تِل۟كَ اٰيَاتُ ال۟كِتَابِ aynı tarihe | ||
hem طٰسٓ تِل۟كَ اٰيَاتُ ال۟قُر۟اٰنِ dahi aynı tarihe | hem طٰسٓ تِل۟كَ اٰيَاتُ ال۟قُر۟اٰنِ dahi aynı tarihe | ||
hem هَدٰينٖى رَبّٖٓى اِلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ dahi aynı tarihe | hem هَدٰينٖى رَبّٖٓى اِلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ dahi aynı tarihe | ||
hem اِنَّ رَبّٖى عَلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ dahi şeddeli “nun” bir “nun” sayılmak ve tenvin sayılmamak cihetiyle aynı tarihe | hem اِنَّ رَبّٖى عَلٰى صِرَاطٍ مُس۟تَقٖيمٍ dahi şeddeli “nun” bir “nun” sayılmak ve tenvin sayılmamak cihetiyle aynı tarihe | ||
hem فَاَع۟رِض۟ عَن۟هُم۟ fermanı dahi aynı tarihe | hem فَاَع۟رِض۟ عَن۟هُم۟ fermanı dahi aynı tarihe | ||
hem نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ dahi aynı tarihe bi’l-ittifak muvafakatları elbette remizden, işaretten, delâletten ziyade bir sarahattir ki Risale-i Nur o Nur-u İlahînin bir lem’ası olacağını ve düşmanları tarafından gelen şübehat zulümatını dağıtacağını mana-yı işarîsiyle müjdeliyor. | hem نُورَ اللّٰهِ بِاَف۟وَاهِهِم۟ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ dahi aynı tarihe bi’l-ittifak muvafakatları elbette remizden, işaretten, delâletten ziyade bir sarahattir ki Risale-i Nur o Nur-u İlahînin bir lem’ası olacağını ve düşmanları tarafından gelen şübehat zulümatını dağıtacağını mana-yı işarîsiyle müjdeliyor. | ||
627. satır: | 608. satır: | ||
<!--T:219--> | <!--T:219--> | ||
سُب۟حَانَكَ لَا عِل۟مَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّم۟تَنَٓا اِنَّكَ اَن۟تَ ال۟عَلٖيمُ ال۟حَكٖيمُ | سُب۟حَانَكَ لَا عِل۟مَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّم۟تَنَٓا اِنَّكَ اَن۟تَ ال۟عَلٖيمُ ال۟حَكٖيمُ | ||
<!--T:221--> | <!--T:221--> |
düzenleme