İçeriğe atla

Isparta Hayatı: Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
("= Sekizinci Kısım = = Isparta Hayatı = 1950’den sonra Üstad Said Nursî, Afyon Hapishanesinden 1949’da bir eylül sabahı tahliye edildi. İki komiser arasında faytonla bir eve geldi. Yanında hizmetine bakan talebeleri de vardı. Üstadın Afyon hapsinden sonraki hayatında ve hizmet-i Nuriyesinde şu surette bir inkişaf görünür: Bu tarihe kadar Üstad, evinde geceleri hiç kimseyi bulundurmazdı. Akşamdan tâ kuşluk vaktine kadar kap..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
2. satır: 2. satır:


= Isparta Hayatı =
= Isparta Hayatı =
1950’den sonra
'''1950’den sonra'''


Üstad Said Nursî, Afyon Hapishanesinden 1949’da bir eylül sabahı tahliye edildi. İki komiser arasında faytonla bir eve geldi. Yanında hizmetine bakan talebeleri de vardı.
Üstad Said Nursî, Afyon Hapishanesinden 1949’da bir eylül sabahı tahliye edildi. İki komiser arasında faytonla bir eve geldi. Yanında hizmetine bakan talebeleri de vardı.
22. satır: 22. satır:
Üstad, Afyon’da iki ay kadar ikametten sonra Emirdağı’na geldi. Emirdağı’nda birçok Risale-i Nur talebeleri vardı. Oradaki hizmet-i Nuriyeyi bu talebeler îfa ettiler.
Üstad, Afyon’da iki ay kadar ikametten sonra Emirdağı’na geldi. Emirdağı’nda birçok Risale-i Nur talebeleri vardı. Oradaki hizmet-i Nuriyeyi bu talebeler îfa ettiler.


Afyon hapsinden sonra
'''Afyon hapsinden sonra'''


hizmet-i Nuriye nasıl cereyan etti?
'''hizmet-i Nuriye nasıl cereyan etti?'''


Isparta’da teksir makinesiyle Nur mecmualarının neşrine devam ediliyordu. Üstad, yine âdeti vechile tashihat ile meşguldü. Yalnız hapisten sonra hizmet-i Nuriye birkaç kısma inkısam etmişti yalnız teksir ile ve el yazısı ile neşre münhasır olmuyordu. Bu zamanlardaki hizmet safhaları şu suretle ifade olunabilir:
Isparta’da teksir makinesiyle Nur mecmualarının neşrine devam ediliyordu. Üstad, yine âdeti vechile tashihat ile meşguldü. Yalnız hapisten sonra hizmet-i Nuriye birkaç kısma inkısam etmişti yalnız teksir ile ve el yazısı ile neşre münhasır olmuyordu. Bu zamanlardaki hizmet safhaları şu suretle ifade olunabilir:
44. satır: 44. satır:
Afyon Mahkemesinin Risale-i Nur’u müsadere kararını, Mahkeme-i Temyiz esastan bozdu. Bozma kararında ileri sürdüğü sebeplerden birisi: Kararnamede suç unsuru gösterilen risalelerin, Denizli Ağır Ceza Mahkemesinde beraet eden eserlerden olup olmadığının zikredilmediği; şayet beraet edip iade edilen eserlerden ise kararın yanlış olacağı hem Temyiz’in tasdikinden geçip kaziye-i muhkeme haline gelen bir davanın yeniden taht-ı muhakemeye alınışının kanuna uygunsuz olduğudur.
Afyon Mahkemesinin Risale-i Nur’u müsadere kararını, Mahkeme-i Temyiz esastan bozdu. Bozma kararında ileri sürdüğü sebeplerden birisi: Kararnamede suç unsuru gösterilen risalelerin, Denizli Ağır Ceza Mahkemesinde beraet eden eserlerden olup olmadığının zikredilmediği; şayet beraet edip iade edilen eserlerden ise kararın yanlış olacağı hem Temyiz’in tasdikinden geçip kaziye-i muhkeme haline gelen bir davanın yeniden taht-ı muhakemeye alınışının kanuna uygunsuz olduğudur.


Temyiz’in bozma kararından sonra Afyon’da tekrar duruşma başladı. Bu şekilde mahkeme devam ederken iktidarı ele alan Demokrat Parti Hükûmeti, umumî af ilan etti. Afyon Mahkemesi de af kanununun daire-i şümulüne girdiği için dosya ortadan kaldırıldı. (Hâşiye)78
Temyiz’in bozma kararından sonra Afyon’da tekrar duruşma başladı. Bu şekilde mahkeme devam ederken iktidarı ele alan Demokrat Parti Hükûmeti, umumî af ilan etti. Afyon Mahkemesi de af kanununun daire-i şümulüne girdiği için dosya ortadan kaldırıldı. '''(Hâşiye'''<ref>'''Hâşiye:''' Fakat mahkeme heyeti, Risale-i Nur eserlerinin beraetine karar vermedi, müsaderesine karar verdi. Bu karar 1956 tarihine kadar devam etti. Mahkeme iki defa Nur risalelerine müsadere kararı verdi. Temyiz Mahkemesi bu iki kararı da bozdu. Afyon Mahkemesi, Temyiz’in kararına uyarak Nurların beraetine karar verdi. Bu sefer Temyiz, usûlde noksanlık yüzünden bozdu ve eserlerin Diyanet İşlerince tetkikini istedi. Diyanet İşleri Müşavere Kurulunca bütün eserler tetkik ettirildi. Neticede Nurların hakikatini bir derece belirten bir rapor verildi.
 
Ehl-i vukufun mezkûr raporuna istinaden Afyon Mahkemesi, Haziran 1956 tarihinde ittifakla Nurların beraetine ve serbestiyetine karar verdi. Karar kat’îleşti. Artık bu tarihten sonra merkez-i hükûmette Risale-i Nur mecmuaları matbaalarda tabedilmeye başladı.</ref>''')'''


<nowiki>*</nowiki> * *
<nowiki>*</nowiki> * *
50. satır: 52. satır:
Afyon hâdisesi başlamadan evvel Diyanet İşleri Reisi Ahmed Hamdi, Said Nursî’den iki takım Risale-i Nur eserlerini; bir takımını Diyanet İşleri Kütüphanesine koymak, bir takımını da şahsına alıkoymak için istemişti. Fakat hapis hâdisesi çıktı, gönderilemedi. Üstad, hapisten sonra Emirdağ’a geldiği vakit, evvelce hazırlanan iki takımı tashih ederek Ahmed Hamdi’ye gönderdi ve aşağıdaki mektubu kendisine yazdı:
Afyon hâdisesi başlamadan evvel Diyanet İşleri Reisi Ahmed Hamdi, Said Nursî’den iki takım Risale-i Nur eserlerini; bir takımını Diyanet İşleri Kütüphanesine koymak, bir takımını da şahsına alıkoymak için istemişti. Fakat hapis hâdisesi çıktı, gönderilemedi. Üstad, hapisten sonra Emirdağ’a geldiği vakit, evvelce hazırlanan iki takımı tashih ederek Ahmed Hamdi’ye gönderdi ve aşağıdaki mektubu kendisine yazdı:


Muhterem Ahmed Hamdi Efendi!
'''Muhterem Ahmed Hamdi Efendi!'''


Bir hâdise-i ruhiyemi size beyan ediyorum: Çok zaman evvel zatınız ve sizin mesleğinizdeki hocaların zarurete binaen ruhsata tabi ve azîmet-i şer’iyeyi bırakan fikirlerine, benim fikirlerim muvafık gelmiyordu. Ben hem onlara hem sana hiddet ederdim. “Neden azîmeti terk edip ruhsata tabi oluyorlar?” diye Risale-i Nur’u doğrudan doğruya sizlere göndermezdim. Üç dört sene evvel kalbime, size karşı tenkitkârane bir teessüf geldi. Birden ihtar edildi ki:
Bir hâdise-i ruhiyemi size beyan ediyorum: Çok zaman evvel zatınız ve sizin mesleğinizdeki hocaların zarurete binaen ruhsata tabi ve azîmet-i şer’iyeyi bırakan fikirlerine, benim fikirlerim muvafık gelmiyordu. Ben hem onlara hem sana hiddet ederdim. “Neden azîmeti terk edip ruhsata tabi oluyorlar?” diye Risale-i Nur’u doğrudan doğruya sizlere göndermezdim. Üç dört sene evvel kalbime, size karşı tenkitkârane bir teessüf geldi. Birden ihtar edildi ki: