Emirdağ Lahikası 1. Kitap 118. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Diğer diller:
    • Türkçe

    Bu manidar yeni zelzeleyi merak ettim. Kalben dedim: Eğer sair yerlerde bu şiddetle olmuşsa herhalde Nur şakirdlerine dahi yine bir tecavüz var. “Yoksa benim yalnız mektubumla alâkadardır?” diye sordum. Dediler: Yalnız Ankara hafif, Afyon ve Eskişehir ve bu Emirdağı’nda ve en şiddetlisi bu kasabada olmuş. Fakat medar-ı hayrettir ki dört defa şiddetli olduğu halde, hiçbir zarar olmadı.

    Bunun bir hikmeti budur: Kat’î emir verilmiş ki “Said’i cebren hükûmete getiriniz!” Bekçiler ve bir onbaşı gelmişler. Kapımı kapamıştım, kilitlemiştim. Onlar demişler: “Biz istifa ederiz, onun kapısını kırmayacağız.” Dönmüşler, gitmişler.

    Demek bu hususi zelzele, müdafaatımdaki zelzeleler gibi Risale-i Nur’la alâkadardır ki bu defa hususi kaldı hem şiddetiyle beraber zararsız geçti. Eğer Nur’un buradaki küçücük medresesinin kapısını kırsaydılar elbette tokat ciddi olacaktı, yalnız ihtar için olmayacaktı.

    Gerçi bu taarruz cüz’î ve hafif idi fakat ben gizlemem ki hiç bu defa gibi damarıma dokunmamıştı. Fakat Nur ve Nurcuların hatırı için hârika tahammül ettim. Çünkü o bedbaht, hükûmette, vazife sandalyesinde bana şetmedip hizmetçime der: “Git, ona söyle!” Hükûmetin nüfuzunu serseri şahsına mal ederek meydan okumuş ve Eski Said’in bende irsiyet kalan damarıma çok ilişti. Fakat fevkalâde ehemmiyetli olan sükûn ve temkin ve itidal-i dem ve sabır ve tahammülün kat’î lüzumu beni teskin etti.

    Sâlisen: Marangoz merhum Barlalı, hârika sadakatli Mustafa Çavuş’un tam yerine geçen medrese-i Nuriyenin tam çalışkan kahramanlarından Marangoz Ahmed’in benim için Sava’nın Davraz Dağı’nda berzahî ve uhrevî bir menzil, bir mezar düşünmesi ve yazması, beni çok sevindirdi ve hazînane ağlattırdı.


    Emirdağ Lahikası 1. Kitap 117. Mektup ⇐ | Emirdağ Lahikası | ⇒ Emirdağ Lahikası 1. Kitap 119. Mektup