Kastamonu Lahikası 10. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Diğer diller:
    • Türkçe

    Aziz, kıymettar, sadık ve sebatkâr kardeşlerim!

    Fihriste’yi taksimü’l-a’mal tarzında mütesanid heyetinizin şahs-ı manevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tam ve daimî bir üstad buldunuz. O manevî üstad, bu âciz kardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor.

    Sabri kardeş! Senin rüyan mübarektir ve manidardır. İnşâallah zaman onu tabir edecek.

    Kardeşlerim! Sizin hatırınız ve askerliğiniz endişesi için hâdisat-ı zamana baktım, kalbime böyle geldi:

    Menfî esasata bina edilen ve Karun gibi اِنَّمَٓا اُوتٖيتُهُ عَلٰى عِل۟مٍ deyip ihsan-ı Rabbanî olduğunu bilmeyip şükretmeyen ve maddiyyun fikriyle şirke düşen ve seyyiatı hasenatına galip gelen şu medeniyet-i Avrupaiye öyle bir semavî tokat yedi ki yüzer senelik terakkisinin mahsulünü yaktı, tahrip edip yangına verdi.

    Avrupa zalim hükûmetleri zulümleriyle ve Sevr muahedesiyle âlem-i İslâm’a ve merkez-i hilafete ettikleri ihanete mukabil öyle bir mağlubiyet tokadını yediler ki dünyada dahi bir cehenneme girip çıkamıyorlar, azapta çırpınıyorlar.

    Evet bu mağlubiyet, aynen zelzele gibi ihanetin cezasıdır. Burada çok zatlar kat’iyen hükmediyorlar ki: Risaletü’n-Nur’un iki merkez-i intişarı olan Isparta ve Kastamonu vilayetleri sair yerlere nisbeten âfat-ı semaviyeden mahfuz kaldıklarının sebebi, Risaletü’n-Nur’un verdiği iman-ı tahkikî ve kuvvet-i itikadiyedir. Çünkü böyle âfatlar, zaaf-ı imandan neş’et eden hataların neticesidir. Hadîsçe, sadaka belayı def’ettiği gibi o kuvve-i imaniye dahi o âfata karşı derecesiyle mukabele ediyor.


    Kastamonu Lahikası 9. Mektup ⇐ | Kastamonu Lahikası | ⇒ Kastamonu Lahikası 11. Mektup