Kastamonu Lahikası 36. Mektup
Birden İhtar Edilen Bir Mesele
Âhir zamanda bir şahsın hatîat ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler vardır. Eskide acaba âdi bir adam, binler adam kadar günah işleyebilir mi ve o âhir zamanda bildiğimiz günahlardan başka hangi günahlardır ki kâinatın heyet-i mecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarına harap olmasına sebebiyet verir diye düşünürdüm. Şimdi bu zamanda müteaddid esbabını gördük.
Ezcümle: Müteaddid vücuhundan radyomla anlaşıldı ki: O bir tek adam, bir tek kelime ile bir milyon kebairi birden işler ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günahlara sokar. Evet, küre-i havanın yüz binler kelimeleri birden söyleyen ve bir dili olan radyo unsuru, nev-i beşere öyle bir nimet-i İlahiyedir ki küre-i havayı bütün zerratıyla şükür ve hamd ü sena ile doldurmak lâzım gelirken, dalaletten tevellüd eden sefahet-i beşeriye, o azîm nimeti şükrün aksine istimal ettiğinden elbette tokat yiyecek.
Nasıl ki havârık-ı medeniyet namı altındaki ihsanat-ı İlahiyeyi bu mimsiz, gaddar medeniyet hüsn-ü istimal ile şükrünü eda edemeyerek tahribata sarf edip küfran-ı nimet ettiği için öyle bir tokat yedi ki bütün bütün saadet-i hayatiyeyi kaybettirdi. Ve en medeni tasavvur ettiği insanları, en bedevî ve vahşi derekesinden daha aşağıya indirdi. Cehenneme gitmeden evvel, cehennem azabını tattırıyor.
Evet, radyonun küllî nimetiyet ciheti, küllî bir şükür iktiza eder. Ve o küllî şükür de Hâlık-ı arz ve semavat’ın kelâm-ı ezelîsinin şimdiki bütün muhataplarına birden yetiştirmek için küllî yüz bin dilli semavî bir hâfız hükmünde, her vakit kâinatta Kur’an’ı okumalıdır tâ o nimetin küllî şükrünü eda ve o nimeti idame etsin.
Said Nursî