Sikke-i Tasdik-i Gaybi 50. Mektup
Hâfız Mustafa’nın bir fıkrasıdır
Aziz Üstadım!
O cereyanın hücumu anında köyümüzde nahiye müdürü ve daha zâhiren mühim memurlar bulunduğu halde, şifahen isimlerimizle ihbar edip taharri ettirmek istedikleri halde, Hazret-i Esedullah Ali kerremallahu vechehu ve Gavs-ı A’zam gibi çok manevî üstadlarımızın manevî yardımlarıyla akîm kalıp; hattâ o memurları aleyhimize değil, lehimize manevî darbeleriyle çevirdiler.
اَل۟فُ اَل۟فِ اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ هٰذَا مِن۟ فَض۟لِ رَبّٖى
Mektubu mütalaa ettik. Acibdir ki bizim kusurumuzdan ve ufacık ihtiyatsızlığımızdan gelen o tesirsiz cereyanı haber veriyor gördük. Çünkü “Bir kısım avam-ı nâs ve bid’alara tabi bir kısım ulema-i zâhir, hakikaten kendilerinin pis ve dalalet bataklığından giden yollarında arkadaşlık etmeyen ve bir cadde-i kübrayı bulan Risaletü’n-Nur şakirdlerini zemmediyor.” diye sizden gelen o mektup haber veriyordu. Hakikaten öyle oldu. Mektuptan bir gün sonra, merakı mûcib üzerimizde hiçbir tesir kalmadı.
Talebeniz
Hâfız Mustafa