İçeriğe atla

On Yedinci Mektup/en: Revizyonlar arasındaki fark

"------ <center> The Sixteenth Letter ⇐ | The Letters | ⇒ The Eighteenth Letter </center> ------" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu
("In the Name of God, the Merciful, the Compassionate. And give good news to the patient, * Those who when afflicted with calamity say: To God do we belong and to Him is our return.(2:155-6)" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
("------ <center> The Sixteenth Letter ⇐ | The Letters | ⇒ The Eighteenth Letter </center> ------" içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 14 değişikliği gösterilmiyor)
14. satır: 14. satır:
And give good news to the patient, * Those who when afflicted with calamity say: To God do we belong and to Him is our return.(2:155-6)
And give good news to the patient, * Those who when afflicted with calamity say: To God do we belong and to Him is our return.(2:155-6)


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
My brother, your child’s death saddened me, but, “the command is God’s,”(40:12) being resigned to the  divine  decree  and  submitting to  divine determining are marks of Islam. May Almighty God grant you all patience, and may He make the deceased a helper and intercessor for you in the hereafter. I shall explain five points which are truly good news and offer real consolation for you, and for pious believers like you:
Kardeşim, çocuğun vefatı beni müteessir etti. Fakat اَل۟حُك۟مُ لِلّٰهِ '''kazaya rıza, kadere teslim İslâmiyet’in bir şiarıdır.''' Cenab-ı Hak sizlere sabr-ı cemil versin. Merhumu da size zahîre-i âhiret ve şefaatçi yapsın. Size ve sizin gibi müttaki mü’minlere büyük bir müjde ve hakiki bir teselli gösterecek '''beş nokta'''yı beyan ederiz:
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
<span id="BİRİNCİ_NOKTA"></span>
== BİRİNCİ NOKTA ==
==First Point:==
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
The meaning of the phrase, “immortal youths”(56:17; 76:19) in the All-Wise Qur’an is this: with this phrase, the verse indicates and gives the good news that the  children of believers who  die before reaching maturity will remain perpetually as eternal, lovable children in a form worthy of Paradise; that they will be an everlasting source of happiness in the embrace of their fathers and mothers who go to Paradise; and will ensure that their parents receive the sweetest of pleasures, the loving and carressing of children; and  that  all pleasurable things will be found in Paradise; that those who say that since Paradise is not the place for reproduction there will be no loving and carressing of children, are not correct;and that gaining millions of years of pure, painfree loving and caressing of eternal children instead of a brief ten years or so of loving them mixed with the sorrows of this world, is a source of great happiness for believers.
Kur’an-ı Hakîm’de وِل۟دَانٌ مُخَلَّدُونَ sırrı ve meali şudur ki: Mü’minlerin kable’l-büluğ vefat eden evlatları; cennette ebedî, sevimli, cennete lâyık bir surette daimî çocuk kalacaklarını ve cennete giden peder ve validelerinin kucaklarında ebedî medar-ı sürurları olacaklarını ve çocuk sevmek ve evlat okşamak gibi en latîf bir zevki, ebeveynine temine medar olacaklarını ve her bir lezzetli şeyin cennette bulunduğunu “Cennet, tenasül yeri olmadığından evlat muhabbeti ve okşaması olmadığı”nı diyenlerin hükümleri hakikat olmadığını hem dünyada on senelik kısa bir zamanda teellümatla karışık evlat sevmesine ve okşamasına bedel safi, elemsiz, milyonlar sene ebedî evlat sevmesini ve okşamasını kazanmak, ehl-i imanın en büyük bir medar-ı saadeti olduğunu şu âyet-i kerîme وِل۟دَانٌ مُخَلَّدُونَ cümlesiyle işaret ediyor ve müjde veriyor.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
<span id="İKİNCİ_NOKTA"></span>
== İKİNCİ NOKTA ==
==Second Point:==
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
One time when a man was in prison they sent one of his lovable  children to him. The unhappy prisoner suffered both his own sorrows, and since he could  not make the child happy, he also suffered at his pain. Then  the compassionate judge sent someone to him with a message which said: “For sure the child is yours, but he is my subject and one of my people. I shall take him to a fine palace and look after him there.” The man wept in anguish. He said: “I won’t give you  my  child, he  is  my one comfort! His  friends  said  to  him: “Your  grief is meaningless. If it is the child you pity, he will go to a spacious, happy palace in place of this dirty, distressing dungeon. If you are sorry for yourself and seeking your own interests, you will suffer much distress and pain at the child’s difficulties if he remains here, in addition to the single dubious, temporary benefit you receive. If he goes there, it will be of manifold advantage for you, for he will attract the king’s mercy and will be an intercessor for you. The king will want you to see him, and he is sure not to send him to the prison, so he will release you, summon you to the palace, and allow you to meet with the child there. But on condition you have confidence in the king and you obey him!”
Bir zaman bir zat, bir zindanda bulunuyor. Sevimli bir çocuğu yanına gönderilmiş. O bîçare mahpus hem kendi elemini çekiyor hem veledinin istirahatini temin edemediği için onun zahmetiyle müteellim oluyordu. Sonra merhametkâr hâkim ona bir adam gönderir, der ki: “Şu çocuk çendan senin evladındır fakat benim raiyetim ve milletimdir. Onu ben alacağım, güzel bir sarayda beslettireceğim.” O adam ağlar, sızlar “Benim medar-ı tesellim olan evladımı vermeyeceğim.der. Ona arkadaşları der ki: “Senin teessüratın manasızdır. Eğer sen çocuğa acıyorsan çocuk şu mülevves, ufunetli, sıkıntılı zindana bedel; ferahlı, saadetli bir saraya gidecek. Eğer sen nefsin için müteessir oluyorsan, menfaatini arıyorsan; çocuk burada kalsa muvakkaten şüpheli bir menfaatinle beraber, çocuğun meşakkatlerinden çok sıkıntı ve elem çekmek var. Eğer oraya gitse sana bin menfaati var. Çünkü padişahın merhametini celbe sebep olur, sana şefaatçi hükmüne geçer. Padişah, onu seninle görüştürmek arzu edecek. Elbette görüşmek için onu zindana göndermeyecek, belki seni zindandan çıkarıp o saraya celbedecek, çocukla görüştürecek. Şu şartla ki padişaha emniyetin ve itaatin varsa…”
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
My dear brother, like this comparison, you must think as follows, as should other believers  if  their  children  die:  the  child  was  innocent  and  his  Creator  is  All- Compassionate and All-Generous. He has taken him to His perfect grace and mercy in place of my deficient  upbringing and compassion. He has released him  from the grievous, calamitous, difficult  prison of this world and sent him to the gardens of Paradise. How happy for the child! If he had stayed in this world, who knows how he would have grown up. Therefore, I do not pity him, I know him to be fortunate. There remains my own benefits, and I don’t pity myself in connection with them, and I am not sad and sorry.
İşte şu temsil gibi aziz kardeşim, senin gibi mü’minlerin evladı vefat ettikleri vakit şöyle düşünmeli: Şu veled masumdur, onun Hâlık’ı dahi Rahîm ve Kerîm’dir. Benim nâkıs terbiye ve şefkatime bedel, gayet kâmil olan inayet ve rahmetine aldı. Dünyanın elemli, musibetli, meşakkatli zindanından çıkarıp cennetü’l-firdevsine gönderdi. O çocuğa ne mutlu! Şu dünyada kalsaydı kim bilir ne şekle girerdi? Onun için ben ona acımıyorum, bahtiyar biliyorum. Kaldı kendi nefsime ait menfaati için kendime dahi acımıyorum, elîm müteessir olmuyorum.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
For if he had remained in the world, he would have had ten years of a child’s temporary love mixed with pains. Then if he had been righteous and if he had been capable in worldly matters, perhaps he would have helped me. But by dying, he has become a sort of intercessor who will win me ten million years of a child’s love in eternal Paradise and everlasting happiness. Certainly, a person who loses a doubtful, immediate benefit and gains a thousand certain, postponed benefits does not weep and lament, nor cry out in despair.
Çünkü dünyada kalsaydı on senelik, muvakkat, elemle karışık bir evlat muhabbeti temin edecekti. Eğer salih olsaydı, dünya işinde muktedir olsaydı belki bana yardım edecekti. Fakat vefatıyla, ebedî cennette on milyon sene bana evlat muhabbetine medar ve saadet-i ebediyeye vesile bir şefaatçi hükmüne geçer. Elbette ve elbette meşkuk, muaccel bir menfaati kaybeden, muhakkak ve müeccel bin menfaati kazanan; elîm teessürat göstermez, meyusane feryat etmez.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
<span id="ÜÇÜNCÜ_NOKTA"></span>
== ÜÇÜNCÜ NOKTA ==
==Third Point:==
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
The child who died was the creature, possession, servant, and with all his members the artefact of the Most Compassionate Creator; he belonged to Him and was a friend of his parents, put temporarily under their supervision. The Creator made the parents the child’s servants. In return for their services, He gave them pleasurable compassion as an immediate wage. Now, if as the requirement of mercy and wisdom, the  Compassionate  Creator, who owns nine hundred and ninety-nine shares  of the child out of a thousand, takes the child from you and puts an end to  your service, to  cry out in  grief and despair due to that apparent single share in the face of the true owner of the thousand shares in a way that infers complaint, does not befit a believer; it befits rather the people of neglect and misguidance.
Vefat eden çocuk, bir Hâlık-ı Rahîm’in mahluku, memlûkü, abdi ve bütün heyetiyle onun masnûu ve ona ait olarak ebeveyninin bir arkadaşı idi ki muvakkaten ebeveyninin nezaretine verilmiş. Peder ve valideyi ona hizmetkâr etmiş. Ebeveyninin o hizmetlerine mukabil, muaccel bir ücret olarak lezzetli bir şefkat vermiş. Şimdi binden dokuz yüz doksan dokuz hisse sahibi olan o Hâlık-ı Rahîm, mukteza-yı rahmet ve hikmet olarak o çocuğu senin elinden alsa, hizmetine hâtime verse surî bir hisse ile hakiki bin hisse sahibine karşı şekvayı andıracak bir tarzda meyusane hüzün ve feryat etmek ehl-i imana yakışmaz, belki ehl-i gaflet ve dalalete yakışıyor.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
<span id="DÖRDÜNCÜ_NOKTA"></span>
== DÖRDÜNCÜ NOKTA ==
==Fourth Point:==
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
If the world had been eternal, and man was to have
Eğer dünya ebedî olsaydı, insan içinde ebedî kalsaydı ve firak ebedî olsaydı elîmane teessürat ve meyusane teellümatın bir manası olurdu. Fakat madem dünya bir misafirhanedir, vefat eden çocuk nereye gitmişse siz de biz de oraya gideceğiz. Ve hem bu vefat ona mahsus değil, umumî bir caddedir. Hem madem müfarakat dahi ebedî değil; ileride hem berzahta hem cennette görüşülecektir. اَل۟حُك۟مُ لِلّٰهِ demeli. O verdi, o aldı. اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ عَلٰى كُلِّ حَالٍ sabır ile şükretmeli.
remained in it eternally, and separation had  been unending; grievous  sorrow and despairing woe would have had some meaning. But since this world is a guesthouse, wherever the dead child has gone, you, and we too, shall go there. Moreover, he is not the only one to die; it is a general highway. And, since separation is not for ever, you will meet with him in the future, both in the Intermediate Realm and in the hereafter. One should say: “The command is God’s. He gave him and He took him away;” and: “All praise be to God for all circumstances,” and offer thanks in patience.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
<span id="BEŞİNCİ_NOKTA"></span>
== BEŞİNCİ NOKTA ==
==Fifth Point:==
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Compassion, one of the most subtle, beautiful, agreeable, and sweet manifestations of divine mercy, is a luminous elixir. It is much more direct than passionate love; it is a swift means of union with Almighty God. Temporary love and worldly love are  transformed into true love and find Almighty God only with the greatest  difficulty, but  compassion binds  the  heart  to  Him  in  purer, more  direct fashion – and without difficulty.
Rahmet-i İlahiyenin en latîf, en güzel, en hoş, en şirin cilvelerinden olan şefkat; bir iksir-i nuranidir. Aşktan çok keskindir. Çabuk Cenab-ı Hakk’a vusule vesile olur. Nasıl aşk-ı mecazî ve aşk-ı dünyevî pek çok müşkülatla aşk-ı hakikiye inkılab eder, Cenab-ı Hakk’ı bulur. Öyle de şefkat –fakat müşkülatsız– daha kısa, daha safi bir tarzda kalbi Cenab-ı Hakk’a rabteder.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Both father and mother love their child more than all the world. If they are fortunate and are true believers, when he is taken from them it turns their faces from this world and they find the True Bestower of Bounties. They say: “The world is transitory and not worth binding  one’s heart to.” They become attached to where the child has gone, and this gains high spiritual rank for them.
Gerek peder ve gerek valide, veledini bütün dünya gibi severler. Veledi elinden alındığı vakit, eğer bahtiyar ise hakiki ehl-i iman ise dünyadan yüzünü çevirir, Mün’im-i Hakiki’yi bulur. Der ki: “Dünya madem fânidir, değmiyor alâka-i kalbe.” Veledi nereye gitmişse oraya karşı bir alâka peyda eder, büyük manevî bir hal kazanır.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
The people of neglect and misguidance are deprived of the happiness and good news of these five points. You can see from the following how grievous their situation is: they see their only child in the throes of death, and because they imagine the world is eternal and as a result of their heedlessness and misguidance, they suppose death is non-existence and eternal separation. They think of him in the earth of his grave in place of his soft bed, and due to  their heedlessness or misguidance, the merciful Paradise and bounteous heaven of the Most  Compassionate of the Compassionate does not occur to them. You can see by comparison the despairing sorrow and grief they suffer.
Ehl-i gaflet ve dalalet, şu beş hakikatteki saadet ve müjdeden mahrumdurlar. Onların hali ne kadar elîm olduğunu şununla kıyas ediniz ki bir ihtiyar hanım, gayet sevdiği sevimli tek bir çocuğunu sekeratta görüp –dünyada tevehhüm-ü ebediyet hükmünce gaflet veya dalalet neticesinde; mevti, adem ve firak-ı ebedî tasavvur ettiğinden– yumuşak döşeğine bedel kabrin toprağını düşünüp gaflet veya dalalet cihetiyle, Erhamü’r-Râhimîn’in cennet-i rahmetini, firdevs-i nimetini düşünmediğinden ne kadar meyusane bir hüzün ve elem çektiğini kıyas edebilirsin.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
Whereas belief and Islam say to the believer: the Most Compassionate Creator will take this child of yours who is in the throes of death from this  lowly world to Paradise. He will make him both an intercessor for you, and an eternal child. Don’t worry,  separation is temporary! Say: “The command is God’s.(40:12) * To God do we belong and to Him shall we return,”(2:156) and bear it patiently.
Fakat vesile-i saadet-i dâreyn olan iman ve İslâmiyet, mü’mine der ki: Şu sekeratta olan çocuğun Hâlık-ı Rahîm’i, onu bu fâni dünyadan çıkarıp cennetine götürecek. Hem sana şefaatçi hem ebedî bir evlat yapacak. Müfarakat muvakkattır, merak etme اَل۟حُك۟مُ لِلّٰهِ ۝ اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَي۟هِ رَاجِعُونَ de, sabret.
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
The Eternal One, He is the Eternal One!
اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
'''Said Nursî'''
'''Said Nursî'''
</div>


<div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
------
------
<center> [[On Altıncı Mektup]] ⇐ | [[Mektubat]] | ⇒ [[On Sekizinci Mektup]] </center>
<center> [[On Altıncı Mektup/en|The Sixteenth Letter]] ⇐ | [[Mektubat/en|The Letters]] | ⇒ [[On Sekizinci Mektup/en|The Eighteenth Letter]] </center>
------
------
</div>