Barla Lahikası 82. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | <languages/> | ||
<translate> | <translate> | ||
<!--T:1--> | |||
'''Ey Üstad!''' | '''Ey Üstad!''' | ||
<!--T:2--> | |||
Kur’an’ın bir ma’kesi olan yazdığın risaleler, senin ne büyük üstad olduğunu kabul ve teslime kâfidir. Sen ki ey aziz Üstad! İslâmiyet üzerine çöken zulmet ve gaflet perdelerini risalelerinle yırttın. O mülevves perdeler altındaki en nurlu hakikatleri meydana çıkardın. Senin sarsılmaz azmin, kahraman metanetin, ârâmsız sa’yin semeresiz kalmadı. Anadolu’nun ortasına öyle bir âb-ı hayat çeşmesi açtın ki (Hâşiye-1<ref>'''Hâşiye-1:''' Bu hizmet-i kudsiyedeki sevap ve şerefte benim gibi bîçarenin hissesi, tasavvur ettiğiniz miktardan binde bir düşse yine şükrederim. Ehl-i hüner, elmas kalemleriyle imdadıma yetişen sizin gibi Kur’an’ın hâlis şakirdleridir. </ref>) bu çeşmenin muslukları yazdığınız risalelerin, neşrettiğiniz eserlerin hakaikidir. Menba ve madeni, bâki olan Kur’an-ı Hakîm’in bahridir. Bir gün olup bu dâr-ı imtihandan saadet âlemlerine göçtüğün zaman, kıymettar eserlerin seni namınla beraber yaşatacaktır. | Kur’an’ın bir ma’kesi olan yazdığın risaleler, senin ne büyük üstad olduğunu kabul ve teslime kâfidir. Sen ki ey aziz Üstad! İslâmiyet üzerine çöken zulmet ve gaflet perdelerini risalelerinle yırttın. O mülevves perdeler altındaki en nurlu hakikatleri meydana çıkardın. Senin sarsılmaz azmin, kahraman metanetin, ârâmsız sa’yin semeresiz kalmadı. Anadolu’nun ortasına öyle bir âb-ı hayat çeşmesi açtın ki (Hâşiye-1<ref>'''Hâşiye-1:''' Bu hizmet-i kudsiyedeki sevap ve şerefte benim gibi bîçarenin hissesi, tasavvur ettiğiniz miktardan binde bir düşse yine şükrederim. Ehl-i hüner, elmas kalemleriyle imdadıma yetişen sizin gibi Kur’an’ın hâlis şakirdleridir. </ref>) bu çeşmenin muslukları yazdığınız risalelerin, neşrettiğiniz eserlerin hakaikidir. Menba ve madeni, bâki olan Kur’an-ı Hakîm’in bahridir. Bir gün olup bu dâr-ı imtihandan saadet âlemlerine göçtüğün zaman, kıymettar eserlerin seni namınla beraber yaşatacaktır. | ||
<!--T:3--> | |||
Ne mutlu, senin açtığın çeşmenin kıymetini takdir ile ona muhafız ve müdafi olan ve icabında eserlerinin ahkâmını ilan ve telkin uğrunda bin can ile hayatını fedaya müheyya olan, candan sevdiğin talebelerin var. Uhrevîler diyarında olduğunuz zamanlarda dahi sizin ruhunuzu muazzeb edecek hareketlerde bulunmayacaklarına emin olunuz. Birçok esrar-ı Kur’aniyenin anahtarlarını şimdiden talebenize tevdi ettiğinize, onlar canla başla size minnettar ve müteşekkirdirler. Bugün saçmakta olduğunuz feyizli nurlar, beşeriyetin hakiki insan olanlarını pâyansız sürurlara istiğrak ederek, mükellef oldukları vezaifi bildiriyor. Hizmetiniz inkâr edilmez ve senin fedakârlığın azîmdir, azîmdir. | Ne mutlu, senin açtığın çeşmenin kıymetini takdir ile ona muhafız ve müdafi olan ve icabında eserlerinin ahkâmını ilan ve telkin uğrunda bin can ile hayatını fedaya müheyya olan, candan sevdiğin talebelerin var. Uhrevîler diyarında olduğunuz zamanlarda dahi sizin ruhunuzu muazzeb edecek hareketlerde bulunmayacaklarına emin olunuz. Birçok esrar-ı Kur’aniyenin anahtarlarını şimdiden talebenize tevdi ettiğinize, onlar canla başla size minnettar ve müteşekkirdirler. Bugün saçmakta olduğunuz feyizli nurlar, beşeriyetin hakiki insan olanlarını pâyansız sürurlara istiğrak ederek, mükellef oldukları vezaifi bildiriyor. Hizmetiniz inkâr edilmez ve senin fedakârlığın azîmdir, azîmdir. | ||
<!--T:4--> | |||
Aziz Üstad! Hizmetin göklerde gezsin (Hâşiye-2<ref>'''Hâşiye-2:''' Bu kardeşimin bu hissine iştirak etmiyorum. Rıza-yı İlahî kâfidir. Eğer o yâr ise her şey yârdır. Eğer o yâr değilse bütün dünya alkışlasa beş para değmez. İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işte, böyle amel-i uhrevîde illet ise o ameli iptal eder. Eğer müreccih ise o ameldeki ihlası kırar. Eğer müşevvik ise safvetini izale eder. Eğer sırf alâmet-i makbuliyet olarak, istemeyerek Cenab-ı Hak ihsan etse o amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesiri namına kabul etmek güzeldir ki وَ اج۟عَل۟ لٖى لِسَانَ صِد۟قٍ فِى ال۟اٰخِرٖينَ buna işarettir. | Aziz Üstad! Hizmetin göklerde gezsin (Hâşiye-2<ref>'''Hâşiye-2:''' Bu kardeşimin bu hissine iştirak etmiyorum. Rıza-yı İlahî kâfidir. Eğer o yâr ise her şey yârdır. Eğer o yâr değilse bütün dünya alkışlasa beş para değmez. İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işte, böyle amel-i uhrevîde illet ise o ameli iptal eder. Eğer müreccih ise o ameldeki ihlası kırar. Eğer müşevvik ise safvetini izale eder. Eğer sırf alâmet-i makbuliyet olarak, istemeyerek Cenab-ı Hak ihsan etse o amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesiri namına kabul etmek güzeldir ki وَ اج۟عَل۟ لٖى لِسَانَ صِد۟قٍ فِى ال۟اٰخِرٖينَ buna işarettir. | ||
<br> | <br> | ||
'''Said'''</ref>) ve siz destanlarda geziniz. Fedakâr Üstad! Diyanetten meded almayan, ehl-i gafletin gafletini ziyadeleştiren edebiyat denilen müthiş sarhoşluk ancak ve ancak sizin âsâr ve telkinleriniz sayesinde mündefi oluyor. Dinsiz milletler pâyidar olamayacağı ve hattâ insaniyeti bile öğrenemeden dünyadan gelip geçeceklerini pek makul ve mantıkî delillerle ispat ettin. Eserlerin ruhun gibi ulvi ve ihatalı. | '''Said'''</ref>) ve siz destanlarda geziniz. Fedakâr Üstad! Diyanetten meded almayan, ehl-i gafletin gafletini ziyadeleştiren edebiyat denilen müthiş sarhoşluk ancak ve ancak sizin âsâr ve telkinleriniz sayesinde mündefi oluyor. Dinsiz milletler pâyidar olamayacağı ve hattâ insaniyeti bile öğrenemeden dünyadan gelip geçeceklerini pek makul ve mantıkî delillerle ispat ettin. Eserlerin ruhun gibi ulvi ve ihatalı. | ||
<!--T:5--> | |||
Sevgili Üstadım! Müsterih olmalısınız ki sizin sa’yiniz beyhude değildir. Lâyemut risalelerin ile’l-ebed kıymetli ellerde gezecek. Bugünkü dinsizlere haddini bildirecek ve belki iman dahi bahşedecek. Zaten sizin talebiniz bu değil mi? Emeliniz, gayeniz, iman dairesinde ikaz ve irşad hedeflerine yetişmek değil mi? Felsefe mezbelelerinde nâlân, sürünen edepsizler elbette hakiki edebi ve edebiyatı sizin eserlerinizde bulacaklarına aslâ şüphe yoktur ki böyle olacak. | Sevgili Üstadım! Müsterih olmalısınız ki sizin sa’yiniz beyhude değildir. Lâyemut risalelerin ile’l-ebed kıymetli ellerde gezecek. Bugünkü dinsizlere haddini bildirecek ve belki iman dahi bahşedecek. Zaten sizin talebiniz bu değil mi? Emeliniz, gayeniz, iman dairesinde ikaz ve irşad hedeflerine yetişmek değil mi? Felsefe mezbelelerinde nâlân, sürünen edepsizler elbette hakiki edebi ve edebiyatı sizin eserlerinizde bulacaklarına aslâ şüphe yoktur ki böyle olacak. | ||
<!--T:6--> | |||
Siz de artık muhterem Üstad, muhtaç olan koca bir millete tarif ve mikyas kabul etmez bir hizmeti îfa etmiş bulunuyorsunuz. Bu millet, bu toprak, bu vatan hiçbir zaman size olan borçlarını ödeyemezler. Dilerim ki bu azîm, kudsî hizmetinizin mükâfatını Cenab-ı Hak size pek lâyık bir tarzda ihsan etsin. Dünya ve âhirette sizden ve bizim gibi âciz ve kusurlu hizmetçilerinden razı olsun, âmin! | Siz de artık muhterem Üstad, muhtaç olan koca bir millete tarif ve mikyas kabul etmez bir hizmeti îfa etmiş bulunuyorsunuz. Bu millet, bu toprak, bu vatan hiçbir zaman size olan borçlarını ödeyemezler. Dilerim ki bu azîm, kudsî hizmetinizin mükâfatını Cenab-ı Hak size pek lâyık bir tarzda ihsan etsin. Dünya ve âhirette sizden ve bizim gibi âciz ve kusurlu hizmetçilerinden razı olsun, âmin! | ||
<!--T:7--> | |||
'''Lütfü’nün arkadaşı''' | '''Lütfü’nün arkadaşı''' | ||
<!--T:8--> | |||
------ | ------ | ||
<center> [[Barla Lahikası 81. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 83. Mektup]] </center> | <center> [[Barla Lahikası 81. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 83. Mektup]] </center> | ||
------ | ------ | ||
</translate> | </translate> |
10.49, 20 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Ey Üstad!
Kur’an’ın bir ma’kesi olan yazdığın risaleler, senin ne büyük üstad olduğunu kabul ve teslime kâfidir. Sen ki ey aziz Üstad! İslâmiyet üzerine çöken zulmet ve gaflet perdelerini risalelerinle yırttın. O mülevves perdeler altındaki en nurlu hakikatleri meydana çıkardın. Senin sarsılmaz azmin, kahraman metanetin, ârâmsız sa’yin semeresiz kalmadı. Anadolu’nun ortasına öyle bir âb-ı hayat çeşmesi açtın ki (Hâşiye-1[1]) bu çeşmenin muslukları yazdığınız risalelerin, neşrettiğiniz eserlerin hakaikidir. Menba ve madeni, bâki olan Kur’an-ı Hakîm’in bahridir. Bir gün olup bu dâr-ı imtihandan saadet âlemlerine göçtüğün zaman, kıymettar eserlerin seni namınla beraber yaşatacaktır.
Ne mutlu, senin açtığın çeşmenin kıymetini takdir ile ona muhafız ve müdafi olan ve icabında eserlerinin ahkâmını ilan ve telkin uğrunda bin can ile hayatını fedaya müheyya olan, candan sevdiğin talebelerin var. Uhrevîler diyarında olduğunuz zamanlarda dahi sizin ruhunuzu muazzeb edecek hareketlerde bulunmayacaklarına emin olunuz. Birçok esrar-ı Kur’aniyenin anahtarlarını şimdiden talebenize tevdi ettiğinize, onlar canla başla size minnettar ve müteşekkirdirler. Bugün saçmakta olduğunuz feyizli nurlar, beşeriyetin hakiki insan olanlarını pâyansız sürurlara istiğrak ederek, mükellef oldukları vezaifi bildiriyor. Hizmetiniz inkâr edilmez ve senin fedakârlığın azîmdir, azîmdir.
Aziz Üstad! Hizmetin göklerde gezsin (Hâşiye-2[2]) ve siz destanlarda geziniz. Fedakâr Üstad! Diyanetten meded almayan, ehl-i gafletin gafletini ziyadeleştiren edebiyat denilen müthiş sarhoşluk ancak ve ancak sizin âsâr ve telkinleriniz sayesinde mündefi oluyor. Dinsiz milletler pâyidar olamayacağı ve hattâ insaniyeti bile öğrenemeden dünyadan gelip geçeceklerini pek makul ve mantıkî delillerle ispat ettin. Eserlerin ruhun gibi ulvi ve ihatalı.
Sevgili Üstadım! Müsterih olmalısınız ki sizin sa’yiniz beyhude değildir. Lâyemut risalelerin ile’l-ebed kıymetli ellerde gezecek. Bugünkü dinsizlere haddini bildirecek ve belki iman dahi bahşedecek. Zaten sizin talebiniz bu değil mi? Emeliniz, gayeniz, iman dairesinde ikaz ve irşad hedeflerine yetişmek değil mi? Felsefe mezbelelerinde nâlân, sürünen edepsizler elbette hakiki edebi ve edebiyatı sizin eserlerinizde bulacaklarına aslâ şüphe yoktur ki böyle olacak.
Siz de artık muhterem Üstad, muhtaç olan koca bir millete tarif ve mikyas kabul etmez bir hizmeti îfa etmiş bulunuyorsunuz. Bu millet, bu toprak, bu vatan hiçbir zaman size olan borçlarını ödeyemezler. Dilerim ki bu azîm, kudsî hizmetinizin mükâfatını Cenab-ı Hak size pek lâyık bir tarzda ihsan etsin. Dünya ve âhirette sizden ve bizim gibi âciz ve kusurlu hizmetçilerinden razı olsun, âmin!
Lütfü’nün arkadaşı
- ↑ Hâşiye-1: Bu hizmet-i kudsiyedeki sevap ve şerefte benim gibi bîçarenin hissesi, tasavvur ettiğiniz miktardan binde bir düşse yine şükrederim. Ehl-i hüner, elmas kalemleriyle imdadıma yetişen sizin gibi Kur’an’ın hâlis şakirdleridir.
- ↑ Hâşiye-2: Bu kardeşimin bu hissine iştirak etmiyorum. Rıza-yı İlahî kâfidir. Eğer o yâr ise her şey yârdır. Eğer o yâr değilse bütün dünya alkışlasa beş para değmez. İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işte, böyle amel-i uhrevîde illet ise o ameli iptal eder. Eğer müreccih ise o ameldeki ihlası kırar. Eğer müşevvik ise safvetini izale eder. Eğer sırf alâmet-i makbuliyet olarak, istemeyerek Cenab-ı Hak ihsan etse o amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesiri namına kabul etmek güzeldir ki وَ اج۟عَل۟ لٖى لِسَانَ صِد۟قٍ فِى ال۟اٰخِرٖينَ buna işarettir.
Said