Barla Lahikası 106. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | <languages/> | ||
<translate> | <translate> | ||
<!--T:1--> | |||
''(Sabri’nin fıkrasıdır.)'' | ''(Sabri’nin fıkrasıdır.)'' | ||
<!--T:2--> | |||
Vakit vakit mukaddesat-ı diniyeye, ehl-i dalaletin icra etmekte oldukları hücumlarla, ruhumda açılan cerihaların teellümatıyla müteellim olduğum bir anda, muhterem Bekir Ağa, Hızır gibi yetişerek Yirmi Dokuzuncu Mektup’un Yedinci Kısmını sunup derdime derman oldu. | Vakit vakit mukaddesat-ı diniyeye, ehl-i dalaletin icra etmekte oldukları hücumlarla, ruhumda açılan cerihaların teellümatıyla müteellim olduğum bir anda, muhterem Bekir Ağa, Hızır gibi yetişerek Yirmi Dokuzuncu Mektup’un Yedinci Kısmını sunup derdime derman oldu. | ||
<!--T:3--> | |||
Evet, eczahane-i Kur’an’ın müstahzaratından ve ancak binden bir nisbetindeki hikmetinden olan işbu dürr-i meknun, es’ile ve ecvibe, işaret ve sarahatiyle tedavi ile mağmum kalbimi tesrir ve müteessir vicdanımı tenvir ve mükedder ruhumu mahzuz edince dedim: | Evet, eczahane-i Kur’an’ın müstahzaratından ve ancak binden bir nisbetindeki hikmetinden olan işbu dürr-i meknun, es’ile ve ecvibe, işaret ve sarahatiyle tedavi ile mağmum kalbimi tesrir ve müteessir vicdanımı tenvir ve mükedder ruhumu mahzuz edince dedim: | ||
<!--T:4--> | |||
Aman yâ Rabbî! Sen Resulün ve Habibin Muhammed Mustafa’nın (asm) hakiki ümmetine öyle bir tükenmez hazain-i hikmet bahşetmişsin ki o hazine-i kudsiye 1351 sene ahkâm-ı ezelîsi ve ferman-ı ebedîsiyle öyle bir hayat-ı bâkiye ihsan etmiş ki hakiki verese-i enbiya olan ulema-i be-nam, en kısa bir âyetten nice hakaik-i nâmütenahiye istinbat ve istihraç ederek ümmet-i Muhammed’in kulûb-ü mecruhalarını Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın âb-ı hayatıyla ihya buyuruyorsunuz. | Aman yâ Rabbî! Sen Resulün ve Habibin Muhammed Mustafa’nın (asm) hakiki ümmetine öyle bir tükenmez hazain-i hikmet bahşetmişsin ki o hazine-i kudsiye 1351 sene ahkâm-ı ezelîsi ve ferman-ı ebedîsiyle öyle bir hayat-ı bâkiye ihsan etmiş ki hakiki verese-i enbiya olan ulema-i be-nam, en kısa bir âyetten nice hakaik-i nâmütenahiye istinbat ve istihraç ederek ümmet-i Muhammed’in kulûb-ü mecruhalarını Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın âb-ı hayatıyla ihya buyuruyorsunuz. | ||
<!--T:5--> | |||
Ey Mâlikü’l-mülk, ey Hâlık-ı Zülcelal, ey Hâkim-i Bîmisal! Senin Zat-ı Azamet-i Kibriyana iltica ederek niyaz ediyorum, şöyle ki: Ahkâm-ı Kur’aniyeyi i’lâ ve tarîk-i Ahmediyeyi ibka ve hakiki verese-i enbiyanın âmâl ve makasıdını teshil ve teysir buyurarak, bu bîçare kullarını Kur’an-ı Azîmüşşan’ın daire-i nuraniyesinde mesudane i’lâ-yı kelimetullah etmeyi göstermeden hayat-ı bâkiye âlemine göçürme Allah’ım diyerek zâhirî ve bâtınî gözlerimi levaih-i Kur’aniye ile perdeledim, Üstadım Efendim. | Ey Mâlikü’l-mülk, ey Hâlık-ı Zülcelal, ey Hâkim-i Bîmisal! Senin Zat-ı Azamet-i Kibriyana iltica ederek niyaz ediyorum, şöyle ki: Ahkâm-ı Kur’aniyeyi i’lâ ve tarîk-i Ahmediyeyi ibka ve hakiki verese-i enbiyanın âmâl ve makasıdını teshil ve teysir buyurarak, bu bîçare kullarını Kur’an-ı Azîmüşşan’ın daire-i nuraniyesinde mesudane i’lâ-yı kelimetullah etmeyi göstermeden hayat-ı bâkiye âlemine göçürme Allah’ım diyerek zâhirî ve bâtınî gözlerimi levaih-i Kur’aniye ile perdeledim, Üstadım Efendim. | ||
<!--T:6--> | |||
Pür-kusur talebeniz | Pür-kusur talebeniz | ||
<!--T:7--> | |||
'''Sabri''' | '''Sabri''' | ||
<!--T:8--> | |||
------ | ------ | ||
<center> [[Barla Lahikası 105. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 107. Mektup]] </center> | <center> [[Barla Lahikası 105. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 107. Mektup]] </center> | ||
------ | ------ | ||
</translate> | </translate> |
11.05, 20 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
(Sabri’nin fıkrasıdır.)
Vakit vakit mukaddesat-ı diniyeye, ehl-i dalaletin icra etmekte oldukları hücumlarla, ruhumda açılan cerihaların teellümatıyla müteellim olduğum bir anda, muhterem Bekir Ağa, Hızır gibi yetişerek Yirmi Dokuzuncu Mektup’un Yedinci Kısmını sunup derdime derman oldu.
Evet, eczahane-i Kur’an’ın müstahzaratından ve ancak binden bir nisbetindeki hikmetinden olan işbu dürr-i meknun, es’ile ve ecvibe, işaret ve sarahatiyle tedavi ile mağmum kalbimi tesrir ve müteessir vicdanımı tenvir ve mükedder ruhumu mahzuz edince dedim:
Aman yâ Rabbî! Sen Resulün ve Habibin Muhammed Mustafa’nın (asm) hakiki ümmetine öyle bir tükenmez hazain-i hikmet bahşetmişsin ki o hazine-i kudsiye 1351 sene ahkâm-ı ezelîsi ve ferman-ı ebedîsiyle öyle bir hayat-ı bâkiye ihsan etmiş ki hakiki verese-i enbiya olan ulema-i be-nam, en kısa bir âyetten nice hakaik-i nâmütenahiye istinbat ve istihraç ederek ümmet-i Muhammed’in kulûb-ü mecruhalarını Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın âb-ı hayatıyla ihya buyuruyorsunuz.
Ey Mâlikü’l-mülk, ey Hâlık-ı Zülcelal, ey Hâkim-i Bîmisal! Senin Zat-ı Azamet-i Kibriyana iltica ederek niyaz ediyorum, şöyle ki: Ahkâm-ı Kur’aniyeyi i’lâ ve tarîk-i Ahmediyeyi ibka ve hakiki verese-i enbiyanın âmâl ve makasıdını teshil ve teysir buyurarak, bu bîçare kullarını Kur’an-ı Azîmüşşan’ın daire-i nuraniyesinde mesudane i’lâ-yı kelimetullah etmeyi göstermeden hayat-ı bâkiye âlemine göçürme Allah’ım diyerek zâhirî ve bâtınî gözlerimi levaih-i Kur’aniye ile perdeledim, Üstadım Efendim.
Pür-kusur talebeniz
Sabri