Barla Lahikası 224. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا '''Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede fedakâr arkadaşlarım Sabri, Hâfız Ali, Hüsrev, Re’fet, Bekir, Lütfü, Rüşdü Efendiler!''' Kardeşlerim, bu ramazan..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
<!--T:1--> | |||
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | ||
<!--T:2--> | |||
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا | اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا | ||
<!--T:3--> | |||
'''Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede fedakâr arkadaşlarım Sabri, Hâfız Ali, Hüsrev, Re’fet, Bekir, Lütfü, Rüşdü Efendiler!''' | '''Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede fedakâr arkadaşlarım Sabri, Hâfız Ali, Hüsrev, Re’fet, Bekir, Lütfü, Rüşdü Efendiler!''' | ||
<!--T:4--> | |||
Kardeşlerim, bu ramazan-ı şerifte size âlem-i nurdan bahisler açmak arzuları var idi. Maalesef bir hâdise, zulmet âleminden bahsetmeye beni mecbur ediyor. Bu yeni hâdise için etraftaki dostlar lisan-ı kāl ve hal ile meraklı, endişeli bir tarzda benden istizah istiyorlar. Onları ve sizleri meraktan kurtarmak için o hâdiseyi iki kısım olarak bir parça beyan edeceğim. | Kardeşlerim, bu ramazan-ı şerifte size âlem-i nurdan bahisler açmak arzuları var idi. Maalesef bir hâdise, zulmet âleminden bahsetmeye beni mecbur ediyor. Bu yeni hâdise için etraftaki dostlar lisan-ı kāl ve hal ile meraklı, endişeli bir tarzda benden istizah istiyorlar. Onları ve sizleri meraktan kurtarmak için o hâdiseyi iki kısım olarak bir parça beyan edeceğim. | ||
<!--T:5--> | |||
'''Birinci kısım:''' Bu bize nisbeten musibetli ve elîm hâdiseyi, Cenab-ı Hak inayet ve rahmetiyle başka surete çeviriyor. Evet, cennet ucuz olmadığı gibi cehennem de lüzumsuz değil. Bu hâdisenin bize karşıki vechi, rahmet görünüyor. Ehl-i dünyaya karşı vechi, cehennemin lüzumunu gösteriyor. Filhakika bu ramazan-ı şerifte hâdisenin sureti çok çirkindi. Fakat Gavs-ı A’zam’ın dediği gibi inayet gözünün altında ve hıfzında olduğumuzdan, çok cihetlerle hakkımızda lemaat-ı rahmet göründü. | '''Birinci kısım:''' Bu bize nisbeten musibetli ve elîm hâdiseyi, Cenab-ı Hak inayet ve rahmetiyle başka surete çeviriyor. Evet, cennet ucuz olmadığı gibi cehennem de lüzumsuz değil. Bu hâdisenin bize karşıki vechi, rahmet görünüyor. Ehl-i dünyaya karşı vechi, cehennemin lüzumunu gösteriyor. Filhakika bu ramazan-ı şerifte hâdisenin sureti çok çirkindi. Fakat Gavs-ı A’zam’ın dediği gibi inayet gözünün altında ve hıfzında olduğumuzdan, çok cihetlerle hakkımızda lemaat-ı rahmet göründü. | ||
<!--T:6--> | |||
'''İkincisi:''' Bu ramazan-ı şerifte acz ve zaafı ve fakr u ihtiyacı tam hissedip Cenab-ı Hakk’a iltica etmek, bir surette intibah ve heyecan ve şuur ve şiddet verdi. Ramazan-ı şerifte şimdi okuduğum münâcatların okunmasına, bu hâdise mühim bir kuvvet oldu. Zaten musibetler, dergâh-ı İlahîye sevk etmek için birer kader kamçısıdır. Her okuduğum bir kelime ve dua da ve münâcat da şuurlu ve şiddetli oluyor. Resmî ve ruhsuz olmuyor. Sahabelerdeki ibadetlerinin sırr-ı tefevvuku bu noktadandır. Tesbih ve zikri bütün manasıyla şuurlu bir surette söyledikleridir. | '''İkincisi:''' Bu ramazan-ı şerifte acz ve zaafı ve fakr u ihtiyacı tam hissedip Cenab-ı Hakk’a iltica etmek, bir surette intibah ve heyecan ve şuur ve şiddet verdi. Ramazan-ı şerifte şimdi okuduğum münâcatların okunmasına, bu hâdise mühim bir kuvvet oldu. Zaten musibetler, dergâh-ı İlahîye sevk etmek için birer kader kamçısıdır. Her okuduğum bir kelime ve dua da ve münâcat da şuurlu ve şiddetli oluyor. Resmî ve ruhsuz olmuyor. Sahabelerdeki ibadetlerinin sırr-ı tefevvuku bu noktadandır. Tesbih ve zikri bütün manasıyla şuurlu bir surette söyledikleridir. | ||
<!--T:7--> | |||
'''Hâşiye''': Bu mektubun bir maksada binaen mütebâkisi buradan kaldırılmış ve tayyedilmiştir. | '''Hâşiye''': Bu mektubun bir maksada binaen mütebâkisi buradan kaldırılmış ve tayyedilmiştir. | ||
<!--T:8--> | |||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
<!--T:9--> | |||
------ | |||
<center> [[Barla Lahikası 223. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 225. Mektup]] </center> | |||
------ | |||
</translate> |
20.50, 21 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede fedakâr arkadaşlarım Sabri, Hâfız Ali, Hüsrev, Re’fet, Bekir, Lütfü, Rüşdü Efendiler!
Kardeşlerim, bu ramazan-ı şerifte size âlem-i nurdan bahisler açmak arzuları var idi. Maalesef bir hâdise, zulmet âleminden bahsetmeye beni mecbur ediyor. Bu yeni hâdise için etraftaki dostlar lisan-ı kāl ve hal ile meraklı, endişeli bir tarzda benden istizah istiyorlar. Onları ve sizleri meraktan kurtarmak için o hâdiseyi iki kısım olarak bir parça beyan edeceğim.
Birinci kısım: Bu bize nisbeten musibetli ve elîm hâdiseyi, Cenab-ı Hak inayet ve rahmetiyle başka surete çeviriyor. Evet, cennet ucuz olmadığı gibi cehennem de lüzumsuz değil. Bu hâdisenin bize karşıki vechi, rahmet görünüyor. Ehl-i dünyaya karşı vechi, cehennemin lüzumunu gösteriyor. Filhakika bu ramazan-ı şerifte hâdisenin sureti çok çirkindi. Fakat Gavs-ı A’zam’ın dediği gibi inayet gözünün altında ve hıfzında olduğumuzdan, çok cihetlerle hakkımızda lemaat-ı rahmet göründü.
İkincisi: Bu ramazan-ı şerifte acz ve zaafı ve fakr u ihtiyacı tam hissedip Cenab-ı Hakk’a iltica etmek, bir surette intibah ve heyecan ve şuur ve şiddet verdi. Ramazan-ı şerifte şimdi okuduğum münâcatların okunmasına, bu hâdise mühim bir kuvvet oldu. Zaten musibetler, dergâh-ı İlahîye sevk etmek için birer kader kamçısıdır. Her okuduğum bir kelime ve dua da ve münâcat da şuurlu ve şiddetli oluyor. Resmî ve ruhsuz olmuyor. Sahabelerdeki ibadetlerinin sırr-ı tefevvuku bu noktadandır. Tesbih ve zikri bütün manasıyla şuurlu bir surette söyledikleridir.
Hâşiye: Bu mektubun bir maksada binaen mütebâkisi buradan kaldırılmış ve tayyedilmiştir.
Said Nursî