Barla Lahikası 250. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("'''On Beşinci Nota’nın Üçüncü Meselesi''' Ey insan ve ey nefsim! Muhakkak bil ki: Cenab-ı Hakk’ın sana in’am ettiği vücudun, cismin, azaların, malın ve hayvanatın ibahedir; temlik değildir. Yani istifaden için kendi mülkünü senin eline vermiş, istifade et diye ibahe etmiş. Senin gibi idare etmekten hakikaten âciz ve tedbirden cidden cahil bir şahsa temlik etmemiş. Çünkü mülk olarak verse idi idaresini sana bırakmak lâz..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
<!--T:1--> | |||
'''On Beşinci Nota’nın Üçüncü Meselesi''' | '''On Beşinci Nota’nın Üçüncü Meselesi''' | ||
<!--T:2--> | |||
Ey insan ve ey nefsim! Muhakkak bil ki: Cenab-ı Hakk’ın sana in’am ettiği vücudun, cismin, azaların, malın ve hayvanatın ibahedir; temlik değildir. Yani istifaden için kendi mülkünü senin eline vermiş, istifade et diye ibahe etmiş. Senin gibi idare etmekten hakikaten âciz ve tedbirden cidden cahil bir şahsa temlik etmemiş. Çünkü mülk olarak verse idi idaresini sana bırakmak lâzım gelirdi. | Ey insan ve ey nefsim! Muhakkak bil ki: Cenab-ı Hakk’ın sana in’am ettiği vücudun, cismin, azaların, malın ve hayvanatın ibahedir; temlik değildir. Yani istifaden için kendi mülkünü senin eline vermiş, istifade et diye ibahe etmiş. Senin gibi idare etmekten hakikaten âciz ve tedbirden cidden cahil bir şahsa temlik etmemiş. Çünkü mülk olarak verse idi idaresini sana bırakmak lâzım gelirdi. | ||
<!--T:3--> | |||
Acaba en kolay, en zâhir ve daire-i ihtiyar ve şuurda dâhil olan bir midenin idaresini yapamadığın halde; nasıl göz ve kulak gibi daire-i ihtiyar ve şuurun haricinde idare isteyen şeylere mâlik olabilirsin? | Acaba en kolay, en zâhir ve daire-i ihtiyar ve şuurda dâhil olan bir midenin idaresini yapamadığın halde; nasıl göz ve kulak gibi daire-i ihtiyar ve şuurun haricinde idare isteyen şeylere mâlik olabilirsin? | ||
<!--T:4--> | |||
Madem sana verilen hayat ve hayatın levazımatı temlik değil, ibahedir. Elbette ibahenin düsturuyla hareket etmek lâzımdır. Yani nasıl bir zat, ziyafete misafirleri davet eder. Onlara, meclis ziyafetindeki eşyadan ve ziyafetten istifadeyi ibahe ediyor, temlik etmiyor. İbahe ve ziyafetin kaidesi ise mihmandarın rızası dâhilinde tasarruf etmektir. Öyle ise israf edemez, başkasına ikram edemez, sofradan kaldırıp başkasına sadaka veremez, dökemez, zayi edemez. Eğer temlik olsa idi yapabilirdi ve kendi arzusuyla hareket edebilirdi. | Madem sana verilen hayat ve hayatın levazımatı temlik değil, ibahedir. Elbette ibahenin düsturuyla hareket etmek lâzımdır. Yani nasıl bir zat, ziyafete misafirleri davet eder. Onlara, meclis ziyafetindeki eşyadan ve ziyafetten istifadeyi ibahe ediyor, temlik etmiyor. İbahe ve ziyafetin kaidesi ise mihmandarın rızası dâhilinde tasarruf etmektir. Öyle ise israf edemez, başkasına ikram edemez, sofradan kaldırıp başkasına sadaka veremez, dökemez, zayi edemez. Eğer temlik olsa idi yapabilirdi ve kendi arzusuyla hareket edebilirdi. | ||
<!--T:5--> | |||
Aynen bunun gibi Cenab-ı Hak, sana ibahe suretinde verdiği hayatı intihar ile hâtime çekemezsin, gözünü çıkaramazsın ve manen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde harama sarf edemezsin. Ve hâkeza kulağı ve dili ve bunlar gibi cihazatı harama sarf etmekle manen öldüremezsin. Ve eti yenilmeyen hayvanını lüzumsuz tazip edip katledemezsin. Ve hâkeza… | Aynen bunun gibi Cenab-ı Hak, sana ibahe suretinde verdiği hayatı intihar ile hâtime çekemezsin, gözünü çıkaramazsın ve manen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde harama sarf edemezsin. Ve hâkeza kulağı ve dili ve bunlar gibi cihazatı harama sarf etmekle manen öldüremezsin. Ve eti yenilmeyen hayvanını lüzumsuz tazip edip katledemezsin. Ve hâkeza… | ||
<!--T:6--> | |||
Bütün sana verilen nimetler, bu misafirhane-i dünyanın sahibi olan Mihmandar-ı Kerîm-i Zülcelal’in kavanin-i şeriatı dairesinde tasarruf etmek gerektir. | Bütün sana verilen nimetler, bu misafirhane-i dünyanın sahibi olan Mihmandar-ı Kerîm-i Zülcelal’in kavanin-i şeriatı dairesinde tasarruf etmek gerektir. | ||
<!--T:7--> | |||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
<!--T:8--> | |||
------ | |||
<center> [[Barla Lahikası 249. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 251. Mektup]] </center> | |||
------ | |||
</translate> |
21.11, 21 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
On Beşinci Nota’nın Üçüncü Meselesi
Ey insan ve ey nefsim! Muhakkak bil ki: Cenab-ı Hakk’ın sana in’am ettiği vücudun, cismin, azaların, malın ve hayvanatın ibahedir; temlik değildir. Yani istifaden için kendi mülkünü senin eline vermiş, istifade et diye ibahe etmiş. Senin gibi idare etmekten hakikaten âciz ve tedbirden cidden cahil bir şahsa temlik etmemiş. Çünkü mülk olarak verse idi idaresini sana bırakmak lâzım gelirdi.
Acaba en kolay, en zâhir ve daire-i ihtiyar ve şuurda dâhil olan bir midenin idaresini yapamadığın halde; nasıl göz ve kulak gibi daire-i ihtiyar ve şuurun haricinde idare isteyen şeylere mâlik olabilirsin?
Madem sana verilen hayat ve hayatın levazımatı temlik değil, ibahedir. Elbette ibahenin düsturuyla hareket etmek lâzımdır. Yani nasıl bir zat, ziyafete misafirleri davet eder. Onlara, meclis ziyafetindeki eşyadan ve ziyafetten istifadeyi ibahe ediyor, temlik etmiyor. İbahe ve ziyafetin kaidesi ise mihmandarın rızası dâhilinde tasarruf etmektir. Öyle ise israf edemez, başkasına ikram edemez, sofradan kaldırıp başkasına sadaka veremez, dökemez, zayi edemez. Eğer temlik olsa idi yapabilirdi ve kendi arzusuyla hareket edebilirdi.
Aynen bunun gibi Cenab-ı Hak, sana ibahe suretinde verdiği hayatı intihar ile hâtime çekemezsin, gözünü çıkaramazsın ve manen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde harama sarf edemezsin. Ve hâkeza kulağı ve dili ve bunlar gibi cihazatı harama sarf etmekle manen öldüremezsin. Ve eti yenilmeyen hayvanını lüzumsuz tazip edip katledemezsin. Ve hâkeza…
Bütün sana verilen nimetler, bu misafirhane-i dünyanın sahibi olan Mihmandar-ı Kerîm-i Zülcelal’in kavanin-i şeriatı dairesinde tasarruf etmek gerektir.
Said Nursî