Barla Lahikası 266. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Değişiklik özeti yok
    (Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
     
    1. satır: 1. satır:
    <languages/>
    <languages/>
    <translate>  
    <translate>  
    <!--T:1-->
    ''(11 Nisan 1934 Çarşamba)''
    ''(11 Nisan 1934 Çarşamba)''


    <!--T:2-->
    بِاس۟مِهٖ
    بِاس۟مِهٖ


    <!--T:3-->
    وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
    وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ


    <!--T:4-->
    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ


    <!--T:5-->
    '''Aziz, sıddık, müdakkik, meraklı kardeşim Re’fet Bey!'''
    '''Aziz, sıddık, müdakkik, meraklı kardeşim Re’fet Bey!'''


    <!--T:6-->
    Namınıza yazılan On İkinci Lem’a’nın izaha muhtaç noktalarının izahına şimdilik ihtiyaç yoktur. Asıl maksat, âyâta gelen evhamın def’ine kifayetidir. Ve bu nokta-i nazarda kâfi derecede herkes fehmeder. Her risalede herkesin hissesi var fakat herkes her şeyini bilmek lâzım değildir. Mirkatü’s-Sünnet ve vahdetü’l-vücuda dair iki risaleyi nasıl buldunuz? Elbette kıymet-şinas nazarın onları takdir etmiş.
    Namınıza yazılan On İkinci Lem’a’nın izaha muhtaç noktalarının izahına şimdilik ihtiyaç yoktur. Asıl maksat, âyâta gelen evhamın def’ine kifayetidir. Ve bu nokta-i nazarda kâfi derecede herkes fehmeder. Her risalede herkesin hissesi var fakat herkes her şeyini bilmek lâzım değildir. Mirkatü’s-Sünnet ve vahdetü’l-vücuda dair iki risaleyi nasıl buldunuz? Elbette kıymet-şinas nazarın onları takdir etmiş.


    <!--T:7-->
    Bu defaki sualinizin iki ciheti var: Biri, sırr-ı Âl-i Abâ ciheti ki o sırdır. Ben o sırrın ehli değilim ki cevap vereyim yahut her bir sırrın izharı kaleme gelmez. Çünkü hakikat-i Muhammediyenin bir cilvesi, o Âl-i Abâ’da tezahür ediyor.
    Bu defaki sualinizin iki ciheti var: Biri, sırr-ı Âl-i Abâ ciheti ki o sırdır. Ben o sırrın ehli değilim ki cevap vereyim yahut her bir sırrın izharı kaleme gelmez. Çünkü hakikat-i Muhammediyenin bir cilvesi, o Âl-i Abâ’da tezahür ediyor.


    <!--T:8-->
    İkinci cihet-i zâhirîsi ise zâhirdir. Ezcümle: Sahih-i Müslim’de Ümmü’l-Mü’minîn Âişe-i Sıddıka (r.anha)dan mervîdir ki demiş:
    İkinci cihet-i zâhirîsi ise zâhirdir. Ezcümle: Sahih-i Müslim’de Ümmü’l-Mü’minîn Âişe-i Sıddıka (r.anha)dan mervîdir ki demiş:


    <!--T:9-->
    خَرَجَ النَّبِىُّ غَدَاةَ غَدٍ وَ عَلَي۟هِ مِر۟طٌ مُرَجَّلٌ مِن۟ شَع۟رٍ اَس۟وَدَ فَجَاءَ ال۟حَسَنُ فَاَد۟خَلَهُ فٖيهِ ثُمَّ جَاءَ ال۟حُسَي۟نُ فَاَد۟خَلَهُ ثُمَّ جَاءَت۟ فَاطِمَةُ فَاَد۟خَلَهَا ثُمَّ جَاءَ عَلِىٌّ فَاَد۟خَلَهُ ثُمَّ قَالَ: اِنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُذ۟هِبَ عَن۟كُمُ الرِّج۟سَ اَه۟لَ ال۟بَي۟تِ وَيُطَهِّرَكُم۟ تَط۟هٖيرًا
    خَرَجَ النَّبِىُّ غَدَاةَ غَدٍ وَ عَلَي۟هِ مِر۟طٌ مُرَجَّلٌ مِن۟ شَع۟رٍ اَس۟وَدَ فَجَاءَ ال۟حَسَنُ فَاَد۟خَلَهُ فٖيهِ ثُمَّ جَاءَ ال۟حُسَي۟نُ فَاَد۟خَلَهُ ثُمَّ جَاءَت۟ فَاطِمَةُ فَاَد۟خَلَهَا ثُمَّ جَاءَ عَلِىٌّ فَاَد۟خَلَهُ ثُمَّ قَالَ: اِنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُذ۟هِبَ عَن۟كُمُ الرِّج۟سَ اَه۟لَ ال۟بَي۟تِ وَيُطَهِّرَكُم۟ تَط۟هٖيرًا


    <!--T:10-->
    İşte bu hadîs-i şerif gibi Kütüb-ü Sitte-i Sahiha’da bu mealde kesretli hadîsler vardır ki Âl-i Abâ’yı gösterir. Bir zat def’-i beliyyat için istişfâ (اِس۟تِش۟فَاء۟) ve istişfâ’ (اِس۟تِش۟فَاع۟) için böyle demiş:
    İşte bu hadîs-i şerif gibi Kütüb-ü Sitte-i Sahiha’da bu mealde kesretli hadîsler vardır ki Âl-i Abâ’yı gösterir. Bir zat def’-i beliyyat için istişfâ (اِس۟تِش۟فَاء۟) ve istişfâ’ (اِس۟تِش۟فَاع۟) için böyle demiş:


    <!--T:11-->
    لٖى خَم۟سَةٌ اُط۟فٖى بِهَا نَارَ ال۟وَبَاءِ ال۟حَاطِمَةِ
    لٖى خَم۟سَةٌ اُط۟فٖى بِهَا نَارَ ال۟وَبَاءِ ال۟حَاطِمَةِ


    <!--T:12-->
    اَل۟مُص۟طَفٰى وَ ال۟مُر۟تَضٰى وَاب۟نَاهُمَا وَ ال۟فَاطِمَةُ
    اَل۟مُص۟طَفٰى وَ ال۟مُر۟تَضٰى وَاب۟نَاهُمَا وَ ال۟فَاطِمَةُ


    <!--T:13-->
    Gücenme, şimdilik bu kadar. Senin mektubunda isimleri zikredilen her birerlerine ayrı ayrı selâm ve dua ediyorum.
    Gücenme, şimdilik bu kadar. Senin mektubunda isimleri zikredilen her birerlerine ayrı ayrı selâm ve dua ediyorum.


    <!--T:14-->
    اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى
    اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى


    <!--T:15-->
    Kardeşiniz
    Kardeşiniz


    <!--T:16-->
    '''Said Nursî'''
    '''Said Nursî'''


    <!--T:17-->
    Eûzü sırrına dair yazılan On Üçüncü Lem’a’nın yedi İşaretini gönderdim. Bakarsınız, izahı değil noksanı varsa bildiriniz.
    Eûzü sırrına dair yazılan On Üçüncü Lem’a’nın yedi İşaretini gönderdim. Bakarsınız, izahı değil noksanı varsa bildiriniz.


    <!--T:18-->
    ------
    ------
    <center> [[Barla Lahikası 265. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 267. Mektup]] </center>
    <center> [[Barla Lahikası 265. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 267. Mektup]] </center>
    ------
    ------
    </translate>
    </translate>

    21.21, 21 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

    Diğer diller:
    • Türkçe

    (11 Nisan 1934 Çarşamba)

    بِاس۟مِهٖ

    وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ

    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

    Aziz, sıddık, müdakkik, meraklı kardeşim Re’fet Bey!

    Namınıza yazılan On İkinci Lem’a’nın izaha muhtaç noktalarının izahına şimdilik ihtiyaç yoktur. Asıl maksat, âyâta gelen evhamın def’ine kifayetidir. Ve bu nokta-i nazarda kâfi derecede herkes fehmeder. Her risalede herkesin hissesi var fakat herkes her şeyini bilmek lâzım değildir. Mirkatü’s-Sünnet ve vahdetü’l-vücuda dair iki risaleyi nasıl buldunuz? Elbette kıymet-şinas nazarın onları takdir etmiş.

    Bu defaki sualinizin iki ciheti var: Biri, sırr-ı Âl-i Abâ ciheti ki o sırdır. Ben o sırrın ehli değilim ki cevap vereyim yahut her bir sırrın izharı kaleme gelmez. Çünkü hakikat-i Muhammediyenin bir cilvesi, o Âl-i Abâ’da tezahür ediyor.

    İkinci cihet-i zâhirîsi ise zâhirdir. Ezcümle: Sahih-i Müslim’de Ümmü’l-Mü’minîn Âişe-i Sıddıka (r.anha)dan mervîdir ki demiş:

    خَرَجَ النَّبِىُّ غَدَاةَ غَدٍ وَ عَلَي۟هِ مِر۟طٌ مُرَجَّلٌ مِن۟ شَع۟رٍ اَس۟وَدَ فَجَاءَ ال۟حَسَنُ فَاَد۟خَلَهُ فٖيهِ ثُمَّ جَاءَ ال۟حُسَي۟نُ فَاَد۟خَلَهُ ثُمَّ جَاءَت۟ فَاطِمَةُ فَاَد۟خَلَهَا ثُمَّ جَاءَ عَلِىٌّ فَاَد۟خَلَهُ ثُمَّ قَالَ: اِنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُذ۟هِبَ عَن۟كُمُ الرِّج۟سَ اَه۟لَ ال۟بَي۟تِ وَيُطَهِّرَكُم۟ تَط۟هٖيرًا

    İşte bu hadîs-i şerif gibi Kütüb-ü Sitte-i Sahiha’da bu mealde kesretli hadîsler vardır ki Âl-i Abâ’yı gösterir. Bir zat def’-i beliyyat için istişfâ (اِس۟تِش۟فَاء۟) ve istişfâ’ (اِس۟تِش۟فَاع۟) için böyle demiş:

    لٖى خَم۟سَةٌ اُط۟فٖى بِهَا نَارَ ال۟وَبَاءِ ال۟حَاطِمَةِ

    اَل۟مُص۟طَفٰى وَ ال۟مُر۟تَضٰى وَاب۟نَاهُمَا وَ ال۟فَاطِمَةُ

    Gücenme, şimdilik bu kadar. Senin mektubunda isimleri zikredilen her birerlerine ayrı ayrı selâm ve dua ediyorum.

    اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى

    Kardeşiniz

    Said Nursî

    Eûzü sırrına dair yazılan On Üçüncü Lem’a’nın yedi İşaretini gönderdim. Bakarsınız, izahı değil noksanı varsa bildiriniz.


    Barla Lahikası 265. Mektup ⇐ | Barla Lahikası | ⇒ Barla Lahikası 267. Mektup