Emirdağ Lahikası 2. Kitap 50. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Değişiklik özeti yok
    (Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
     
    1. satır: 1. satır:
    <languages/>
    <languages/>
    <translate>  
    <translate>  
    <!--T:1-->
    بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
    بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ


    <!--T:2-->
    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا


    <!--T:3-->
    '''Aziz, sıddık kardeşlerim ve Nur’un genç kahramanları!'''
    '''Aziz, sıddık kardeşlerim ve Nur’un genç kahramanları!'''


    <!--T:4-->
    '''Evvela:''' Ruh u canımızla sizin Ankara gibi yerde hârika bir tarzda hizmet-i Nuriyenizi tebrik ediyoruz. Hakikaten ümidimizin fevkinde ehl-i maarif ve mektepliler kısmında çok ehemmiyetli bir intibaha vesile oldunuz. Bir senede Ankara gibi bir yerde bu hizmetiniz, on senede ancak yapılacak. Az bir zamanda bu vazife-i imaniyeyi yaptığınıza kanaat edip kuvve-i maneviyeniz ehemmiyetsiz hâdiselerle kırılmasın. Belki daha şiddetli çalışmanıza vesile olsun.
    '''Evvela:''' Ruh u canımızla sizin Ankara gibi yerde hârika bir tarzda hizmet-i Nuriyenizi tebrik ediyoruz. Hakikaten ümidimizin fevkinde ehl-i maarif ve mektepliler kısmında çok ehemmiyetli bir intibaha vesile oldunuz. Bir senede Ankara gibi bir yerde bu hizmetiniz, on senede ancak yapılacak. Az bir zamanda bu vazife-i imaniyeyi yaptığınıza kanaat edip kuvve-i maneviyeniz ehemmiyetsiz hâdiselerle kırılmasın. Belki daha şiddetli çalışmanıza vesile olsun.


    <!--T:5-->
    O gibi yerlerde dâhilden ve hariçten gelen yirmi kadar siyasî ve içtimaî cereyanların hodfüruşane ve garazkârane çarpıştıkları bir zamanda Kur’an ve imana hizmetiniz ve üniversitelilerin Nurlara takdirkârane sahip çıkmaları; bütün Nurcuları sevindirdiği gibi ileride inşâallah âlem-i İslâm’ı da sevindirecek.
    O gibi yerlerde dâhilden ve hariçten gelen yirmi kadar siyasî ve içtimaî cereyanların hodfüruşane ve garazkârane çarpıştıkları bir zamanda Kur’an ve imana hizmetiniz ve üniversitelilerin Nurlara takdirkârane sahip çıkmaları; bütün Nurcuları sevindirdiği gibi ileride inşâallah âlem-i İslâm’ı da sevindirecek.


    <!--T:6-->
    Sizlerin az hizmetinizde mükâfat çoktur. Bazen askerlikte ağır şerait altında bir saat nöbet, bir sene ibadet hükmünde olduğu gibi sizler ve İstanbul Üniversiteli Nurcuları dahi az zamanda çok vazife gördünüz. Mesainizin semeresi az da olsa kanaat ediniz.
    Sizlerin az hizmetinizde mükâfat çoktur. Bazen askerlikte ağır şerait altında bir saat nöbet, bir sene ibadet hükmünde olduğu gibi sizler ve İstanbul Üniversiteli Nurcuları dahi az zamanda çok vazife gördünüz. Mesainizin semeresi az da olsa kanaat ediniz.


    <!--T:7-->
    Mücahede cephesinde bazı zayıfların geri çekilmesi, cesurlarda daha ziyade kahramanlık damarını tahrik ettiği gibi Nur fedakârları, vehhamların çekilmesiyle daha ziyade gayret ve sebata belki şevk ile daha ziyade çalışmaya sebep olmak gerektir.
    Mücahede cephesinde bazı zayıfların geri çekilmesi, cesurlarda daha ziyade kahramanlık damarını tahrik ettiği gibi Nur fedakârları, vehhamların çekilmesiyle daha ziyade gayret ve sebata belki şevk ile daha ziyade çalışmaya sebep olmak gerektir.


    <!--T:8-->
    Evet, Risale-i Nur’un mühim bir hakikatinden siz fıtraten bir ders aldınız. Yine o hakikati nazar-ı dikkate alınız, o da şudur:
    Evet, Risale-i Nur’un mühim bir hakikatinden siz fıtraten bir ders aldınız. Yine o hakikati nazar-ı dikkate alınız, o da şudur:


    <!--T:9-->
    '''Vazifemiz ihlas ile iman ve Kur’an’a hizmet etmektir. Amma bizi muvaffak etmek ve halka kabul ettirmek ve muarızları kaçırmak ise o, vazife-i İlahiyedir. Biz buna karışmayacağız. Mağlup da olsak kuvve-i maneviyeye ve hizmetimize noksanlık vermeyecek. O noktada kanaat etmek lâzımdır.'''
    '''Vazifemiz ihlas ile iman ve Kur’an’a hizmet etmektir. Amma bizi muvaffak etmek ve halka kabul ettirmek ve muarızları kaçırmak ise o, vazife-i İlahiyedir. Biz buna karışmayacağız. Mağlup da olsak kuvve-i maneviyeye ve hizmetimize noksanlık vermeyecek. O noktada kanaat etmek lâzımdır.'''


    <!--T:10-->
    Mesela, bir zaman İslâm’ın büyük bir kahramanı Celaleddin-i Harzemşah’a demişler: “Cengiz’e karşı muzaffer olacaksın.” O demiş: “Vazifemiz cihad etmektir. Bizi galip etmek vazife-i İlahiyedir. Ona karışmam.” Sizin şimdiye kadar sarsılmadan hâlis hizmetinizin delâletiyle, siz de bu kahramana iktida etmişsiniz. Binden bir iki adam sizden kabul etse yine sarsılmamak gerektir. Bazen bir iki adam, bine mukabil geliyor.
    Mesela, bir zaman İslâm’ın büyük bir kahramanı Celaleddin-i Harzemşah’a demişler: “Cengiz’e karşı muzaffer olacaksın.” O demiş: “Vazifemiz cihad etmektir. Bizi galip etmek vazife-i İlahiyedir. Ona karışmam.” Sizin şimdiye kadar sarsılmadan hâlis hizmetinizin delâletiyle, siz de bu kahramana iktida etmişsiniz. Binden bir iki adam sizden kabul etse yine sarsılmamak gerektir. Bazen bir iki adam, bine mukabil geliyor.


    <!--T:11-->
    '''Sâniyen:''' Ankara’da bu sırada nazarlar dünyaya ziyade çevrilmiş. Ve iktidar kısmı daha tam prensibini kabul etmeye vakit bulamamış. Müteaddid partiler kendine taraftar bulmak için veya kabahatlerini setretmek için elbette çok çalışıyorlar. Ve İslâmiyet ve Kur’an aleyhindeki hariçteki cereyanlar elbette dâhilde bazılarını bulmuşlar ki Kur’an lehinde cidden çalışanları uçurmak, kaçırmak, evham vermek gibi propagandalarla hakiki fedakâr olmayan veya dünya ile ve fazla dostlar ile alâkadar olanları evhamlandırıyorlar ve Nurcuların da kuvve-i maneviyelerini kırmaya çalışıyorlar.
    '''Sâniyen:''' Ankara’da bu sırada nazarlar dünyaya ziyade çevrilmiş. Ve iktidar kısmı daha tam prensibini kabul etmeye vakit bulamamış. Müteaddid partiler kendine taraftar bulmak için veya kabahatlerini setretmek için elbette çok çalışıyorlar. Ve İslâmiyet ve Kur’an aleyhindeki hariçteki cereyanlar elbette dâhilde bazılarını bulmuşlar ki Kur’an lehinde cidden çalışanları uçurmak, kaçırmak, evham vermek gibi propagandalarla hakiki fedakâr olmayan veya dünya ile ve fazla dostlar ile alâkadar olanları evhamlandırıyorlar ve Nurcuların da kuvve-i maneviyelerini kırmaya çalışıyorlar.


    <!--T:12-->
    '''Said Nursî'''
    '''Said Nursî'''


    <!--T:13-->
    ------
    ------
    <center> [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 49. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 51. Mektup]] </center>
    <center> [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 49. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 51. Mektup]] </center>

    10.39, 30 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

    Diğer diller:
    • Türkçe

    بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ

    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

    Aziz, sıddık kardeşlerim ve Nur’un genç kahramanları!

    Evvela: Ruh u canımızla sizin Ankara gibi yerde hârika bir tarzda hizmet-i Nuriyenizi tebrik ediyoruz. Hakikaten ümidimizin fevkinde ehl-i maarif ve mektepliler kısmında çok ehemmiyetli bir intibaha vesile oldunuz. Bir senede Ankara gibi bir yerde bu hizmetiniz, on senede ancak yapılacak. Az bir zamanda bu vazife-i imaniyeyi yaptığınıza kanaat edip kuvve-i maneviyeniz ehemmiyetsiz hâdiselerle kırılmasın. Belki daha şiddetli çalışmanıza vesile olsun.

    O gibi yerlerde dâhilden ve hariçten gelen yirmi kadar siyasî ve içtimaî cereyanların hodfüruşane ve garazkârane çarpıştıkları bir zamanda Kur’an ve imana hizmetiniz ve üniversitelilerin Nurlara takdirkârane sahip çıkmaları; bütün Nurcuları sevindirdiği gibi ileride inşâallah âlem-i İslâm’ı da sevindirecek.

    Sizlerin az hizmetinizde mükâfat çoktur. Bazen askerlikte ağır şerait altında bir saat nöbet, bir sene ibadet hükmünde olduğu gibi sizler ve İstanbul Üniversiteli Nurcuları dahi az zamanda çok vazife gördünüz. Mesainizin semeresi az da olsa kanaat ediniz.

    Mücahede cephesinde bazı zayıfların geri çekilmesi, cesurlarda daha ziyade kahramanlık damarını tahrik ettiği gibi Nur fedakârları, vehhamların çekilmesiyle daha ziyade gayret ve sebata belki şevk ile daha ziyade çalışmaya sebep olmak gerektir.

    Evet, Risale-i Nur’un mühim bir hakikatinden siz fıtraten bir ders aldınız. Yine o hakikati nazar-ı dikkate alınız, o da şudur:

    Vazifemiz ihlas ile iman ve Kur’an’a hizmet etmektir. Amma bizi muvaffak etmek ve halka kabul ettirmek ve muarızları kaçırmak ise o, vazife-i İlahiyedir. Biz buna karışmayacağız. Mağlup da olsak kuvve-i maneviyeye ve hizmetimize noksanlık vermeyecek. O noktada kanaat etmek lâzımdır.

    Mesela, bir zaman İslâm’ın büyük bir kahramanı Celaleddin-i Harzemşah’a demişler: “Cengiz’e karşı muzaffer olacaksın.” O demiş: “Vazifemiz cihad etmektir. Bizi galip etmek vazife-i İlahiyedir. Ona karışmam.” Sizin şimdiye kadar sarsılmadan hâlis hizmetinizin delâletiyle, siz de bu kahramana iktida etmişsiniz. Binden bir iki adam sizden kabul etse yine sarsılmamak gerektir. Bazen bir iki adam, bine mukabil geliyor.

    Sâniyen: Ankara’da bu sırada nazarlar dünyaya ziyade çevrilmiş. Ve iktidar kısmı daha tam prensibini kabul etmeye vakit bulamamış. Müteaddid partiler kendine taraftar bulmak için veya kabahatlerini setretmek için elbette çok çalışıyorlar. Ve İslâmiyet ve Kur’an aleyhindeki hariçteki cereyanlar elbette dâhilde bazılarını bulmuşlar ki Kur’an lehinde cidden çalışanları uçurmak, kaçırmak, evham vermek gibi propagandalarla hakiki fedakâr olmayan veya dünya ile ve fazla dostlar ile alâkadar olanları evhamlandırıyorlar ve Nurcuların da kuvve-i maneviyelerini kırmaya çalışıyorlar.

    Said Nursî


    Emirdağ Lahikası 2. Kitap 49. Mektup ⇐ | Emirdağ Lahikası | ⇒ Emirdağ Lahikası 2. Kitap 51. Mektup