Sikke-i Tasdik-i Gaybi 3. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا == Aziz, sıddık, sarsılmaz, sebatkâr, fedakâr, vefadar kardeşlerim! == Bilirsiniz ki Ankara ehl-i vukufu Risale-i Nur’a ait kerametleri ve işaret-i gaybiyeleri inkâr edememi..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
(Aynı kullanıcının aradaki bir diğer değişikliği gösterilmiyor) | |||
3. satır: | 3. satır: | ||
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا | اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا | ||
'''Aziz, sıddık, sarsılmaz, sebatkâr, fedakâr, vefadar kardeşlerim!''' | |||
Bilirsiniz ki Ankara ehl-i vukufu Risale-i Nur’a ait kerametleri ve işaret-i gaybiyeleri inkâr edememişler. Yalnız, yanlış olarak o kerametlerde hissedar zannedip itiraz ederek “Böyle şeyler kitapta yazılmamalı idi, keramet izhar edilmez.” diye hafif bir tenkide mukabil müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki: | Bilirsiniz ki Ankara ehl-i vukufu Risale-i Nur’a ait kerametleri ve işaret-i gaybiyeleri inkâr edememişler. Yalnız, yanlış olarak o kerametlerde hissedar zannedip itiraz ederek “Böyle şeyler kitapta yazılmamalı idi, keramet izhar edilmez.” diye hafif bir tenkide mukabil müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki: | ||
21. satır: | 22. satır: | ||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
------ | |||
<center> [[Sikke-i Tasdik-i Gaybi 2. Mektup]] ⇐ | [[Sikke-i Tasdik-i Gaybi]] | ⇒ [[Sikke-i Tasdik-i Gaybi 4. Mektup]] </center> | |||
------ |
20.13, 26 Ekim 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
Aziz, sıddık, sarsılmaz, sebatkâr, fedakâr, vefadar kardeşlerim!
Bilirsiniz ki Ankara ehl-i vukufu Risale-i Nur’a ait kerametleri ve işaret-i gaybiyeleri inkâr edememişler. Yalnız, yanlış olarak o kerametlerde hissedar zannedip itiraz ederek “Böyle şeyler kitapta yazılmamalı idi, keramet izhar edilmez.” diye hafif bir tenkide mukabil müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki:
Onlar bana ait değil ve o kerametlere sahip olmak benim haddim değil. Belki Kur’an’ın mu’cize-i maneviyesinin tereşşuhatı ve lem’alarıdır ki hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur’da kerametler şeklini alarak (şakirdlerinin kuvve-i maneviyelerini takviye etmek için) ikramat-ı İlahiye nevindendir. İkram ise izharı bir şükürdür, caizdir hem makbuldür.
Şimdi ehemmiyetli bir sebebe binaen bu cevabı bir parça izah edeceğim. Ve “Ne için izhar ediyorum ve ne için bu noktada bu kadar tahşidat yapıyorum ve ne için birkaç aydır bu mevzuda çok ileri gidiyorum. Ekser mektuplar o keramete bakıyor?” diye sual edildi.
Elcevap: Risale-i Nur’un hizmet-i imaniyede bu zamanda binler tahribatçılara mukabil yüz binler tamiratçı lâzım gelirken hem benimle lâekall yüzer kâtip ve yardımcı bulunmak ihtiyaç varken değil çekinmek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idare takdir ile ve teşvik ile yardım ve temas etmek zarurî iken ve o hizmet-i imaniye hayat-ı bâkiyeye baktığı için hayat-ı fâniyenin meşgalelerine ve faydalarına tercih etmek, ehl-i imana vâcib iken kendimi misal alarak derim ki:
Beni her şeyden ve temastan ve yardımcılardan men’etmek ile beraber aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın kuvve-i maneviyelerini kırmak ve benden ve Risale-i Nur’dan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zayıf, garib, kimsesiz bir bîçareye, binler adamın göreceği vazifeyi başına yüklemek ve bu tecrit ve tazyiklerde maddî bir hastalık nevinde insanlar ile temas ve ihtilattan çekilmeye mecbur olmak hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürmek ile kuvve-i maneviyeyi kırmak cihetleriyle ve sebepleriyle, ihtiyarım haricinde ve bütün o manilere karşı Risale-i Nur şakirdlerinin kuvve-i maneviyelerinin takviyesine medar ikramat-ı İlahiyeyi beyan ederek Risale-i Nur etrafında manevî bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur kendi kendine, tek başıyla başkalarına muhtaç olmayarak bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşit şeyler bana yazdırılmış.
Yoksa –hâşâ– kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek ve hodfüruşluk etmek ise Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir esası olan ihlas sırrını bozmaktır. İnşâallah Risale-i Nur, kendi kendine hem kendini müdafaa ettiği hem kıymetini tam gösterdiği gibi bizi de manen müdafaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesile olacaktır.
Umum kardeşlerimin ve hemşirelerimin hâssaten duaları makbul mübarek masumlar taifesi ve muhterem ihtiyarlar cemaatinden her birerlerine binler selâm ve dua ederek ramazan-ı şeriflerini tebrik ederiz, dualarını rica ederiz.
Hasta kardeşiniz
Said Nursî