Barla Lahikası 158. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | <languages/> | ||
<translate> | <translate> | ||
<!--T:1--> | |||
''(Yeni, mühim bir kardeşimiz Müftü Ahmed Feyzi Efendi’nin fıkrasıdır. Bu fıkra çendan şahsıma bakıyor. O zat şahsımı görmemiş; dellâllığım eseri olan risaleleri gördüğünden, haddimden pek çok fazla olan sena ve medhi, risalelere ve esrar-ı Kur’an’a ait olduğu için kabul ettim.)'' | ''(Yeni, mühim bir kardeşimiz Müftü Ahmed Feyzi Efendi’nin fıkrasıdır. Bu fıkra çendan şahsıma bakıyor. O zat şahsımı görmemiş; dellâllığım eseri olan risaleleri gördüğünden, haddimden pek çok fazla olan sena ve medhi, risalelere ve esrar-ı Kur’an’a ait olduğu için kabul ettim.)'' | ||
<!--T:2--> | |||
بِس۟مِ اللّٰهِ الرَّح۟مٰنِ الرَّحٖيمِ | بِس۟مِ اللّٰهِ الرَّح۟مٰنِ الرَّحٖيمِ | ||
<!--T:3--> | |||
Hamd-i bînihaye Kerîm-i Müteâl’e, salât ü selâm Habib-i Zülcelal’e ve onun âl ü ashabına. | Hamd-i bînihaye Kerîm-i Müteâl’e, salât ü selâm Habib-i Zülcelal’e ve onun âl ü ashabına. | ||
<!--T:4--> | |||
Ey bâkiye vâsıl olmuş fâni! Ve ey matlubun bab-ı rahmetinde oturan mahbub! Ve ey derecatın ekmeli olan sıfat-ı abdiyete sülûk edebilmiş bahtiyar! Ve ey Şems-i Tâbân-ı Zülcemal’in karanlıklara aksettirdiği ziya-yı hidayet! Ve ey Habib-i Kuddüs’ün tarîk-i ulviyetinde karanlıkları yararak uçan şahab-ı şaşaa-nisar! Hatîat ve masiyet deryasının korkunç dalgaları arasında inleyen, Hâlık-ı Kerîm’in bunca eltafını nankörlükle karşılamaktan başka bir vaziyeti bulunmayan bu edna-yı mevcudat, nâil olduğun derece-i makbuliyetten bir katresinin olsun, kendine ihdasını senin şefkat ve kereminden bekliyor. Ne olur beni kendine alıp hizmetinle müşerref kılsan. Ne olur, Habib-i Kibriya’ya benim de kendisinin hizmetine intisabım için ve onun uşşakının asgarı ve hikmet ve nurunun dellâlı olmaklığım için yalvarsan âh!.. | Ey bâkiye vâsıl olmuş fâni! Ve ey matlubun bab-ı rahmetinde oturan mahbub! Ve ey derecatın ekmeli olan sıfat-ı abdiyete sülûk edebilmiş bahtiyar! Ve ey Şems-i Tâbân-ı Zülcemal’in karanlıklara aksettirdiği ziya-yı hidayet! Ve ey Habib-i Kuddüs’ün tarîk-i ulviyetinde karanlıkları yararak uçan şahab-ı şaşaa-nisar! Hatîat ve masiyet deryasının korkunç dalgaları arasında inleyen, Hâlık-ı Kerîm’in bunca eltafını nankörlükle karşılamaktan başka bir vaziyeti bulunmayan bu edna-yı mevcudat, nâil olduğun derece-i makbuliyetten bir katresinin olsun, kendine ihdasını senin şefkat ve kereminden bekliyor. Ne olur beni kendine alıp hizmetinle müşerref kılsan. Ne olur, Habib-i Kibriya’ya benim de kendisinin hizmetine intisabım için ve onun uşşakının asgarı ve hikmet ve nurunun dellâlı olmaklığım için yalvarsan âh!.. | ||
<!--T:5--> | |||
Her an ayaklarının altını öpmek ateşiyle mütehassir ve nâlân, ahkar-ı mahlukat | Her an ayaklarının altını öpmek ateşiyle mütehassir ve nâlân, ahkar-ı mahlukat | ||
<!--T:6--> | |||
'''Ahmed Feyzi''' | '''Ahmed Feyzi''' | ||
<!--T:7--> | |||
------ | ------ | ||
<center> [[Barla Lahikası 157. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 159. Mektup]] </center> | <center> [[Barla Lahikası 157. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 159. Mektup]] </center> | ||
------ | ------ | ||
</translate> | </translate> |
13.39, 20 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
(Yeni, mühim bir kardeşimiz Müftü Ahmed Feyzi Efendi’nin fıkrasıdır. Bu fıkra çendan şahsıma bakıyor. O zat şahsımı görmemiş; dellâllığım eseri olan risaleleri gördüğünden, haddimden pek çok fazla olan sena ve medhi, risalelere ve esrar-ı Kur’an’a ait olduğu için kabul ettim.)
بِس۟مِ اللّٰهِ الرَّح۟مٰنِ الرَّحٖيمِ
Hamd-i bînihaye Kerîm-i Müteâl’e, salât ü selâm Habib-i Zülcelal’e ve onun âl ü ashabına.
Ey bâkiye vâsıl olmuş fâni! Ve ey matlubun bab-ı rahmetinde oturan mahbub! Ve ey derecatın ekmeli olan sıfat-ı abdiyete sülûk edebilmiş bahtiyar! Ve ey Şems-i Tâbân-ı Zülcemal’in karanlıklara aksettirdiği ziya-yı hidayet! Ve ey Habib-i Kuddüs’ün tarîk-i ulviyetinde karanlıkları yararak uçan şahab-ı şaşaa-nisar! Hatîat ve masiyet deryasının korkunç dalgaları arasında inleyen, Hâlık-ı Kerîm’in bunca eltafını nankörlükle karşılamaktan başka bir vaziyeti bulunmayan bu edna-yı mevcudat, nâil olduğun derece-i makbuliyetten bir katresinin olsun, kendine ihdasını senin şefkat ve kereminden bekliyor. Ne olur beni kendine alıp hizmetinle müşerref kılsan. Ne olur, Habib-i Kibriya’ya benim de kendisinin hizmetine intisabım için ve onun uşşakının asgarı ve hikmet ve nurunun dellâlı olmaklığım için yalvarsan âh!..
Her an ayaklarının altını öpmek ateşiyle mütehassir ve nâlân, ahkar-ı mahlukat
Ahmed Feyzi