Barla Lahikası 247. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | <languages/> | ||
<translate> | <translate> | ||
<!--T:1--> | |||
وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | ||
<!--T:2--> | |||
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ اَيَّامِ ال۟فِرَاقِ | اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ اَيَّامِ ال۟فِرَاقِ | ||
<!--T:3--> | |||
'''Aziz, sıddık kardeşim!''' | '''Aziz, sıddık kardeşim!''' | ||
<!--T:4--> | |||
Sana bu defa Yirmi Dokuzuncu Mektup’un Üçüncü Kısmını ve Beşinci Kısmını gönderiyorum. Üçüncü Kısım’da bir sır var. Ramazanda bir saatte, benimle müsevvid zat hasta iken süratle yazılmış. Göreceğiniz tarz aynen bulunmuş, biz hayret ettik. Anladık ki o kısımda Kur’an’a dair niyetimiz tam haktır ve lâzımdır ki böyle olmuştur. | Sana bu defa Yirmi Dokuzuncu Mektup’un Üçüncü Kısmını ve Beşinci Kısmını gönderiyorum. Üçüncü Kısım’da bir sır var. Ramazanda bir saatte, benimle müsevvid zat hasta iken süratle yazılmış. Göreceğiniz tarz aynen bulunmuş, biz hayret ettik. Anladık ki o kısımda Kur’an’a dair niyetimiz tam haktır ve lâzımdır ki böyle olmuştur. | ||
<!--T:5--> | |||
Hem Mu’cizat-ı Ahmediye’deki tevafukata bir sened-i kat’î olarak iki parça –o mektuptan dördüncü, beşinci cüzlerini– gönderdim. O iki parça o risalenin telifinin akabinde, acemi bir müstensih müsvedde-i aslîden acele yazdığı, hattâ salavatları (asm) işaretiyle geçtiği halde, iki sene sonra tetkik ettik, ümidimiz fevkinde acib bir tevafuk gördük. | Hem Mu’cizat-ı Ahmediye’deki tevafukata bir sened-i kat’î olarak iki parça –o mektuptan dördüncü, beşinci cüzlerini– gönderdim. O iki parça o risalenin telifinin akabinde, acemi bir müstensih müsvedde-i aslîden acele yazdığı, hattâ salavatları (asm) işaretiyle geçtiği halde, iki sene sonra tetkik ettik, ümidimiz fevkinde acib bir tevafuk gördük. | ||
<!--T:6--> | |||
Sonra ondan daha acemi bir müstensihe dedim: “Resul-i Ekrem (asm) kelimesiyle, Kur’an kelimesini kırmızı yaz, aynen o nüshayı istinsah et.” Halbuki ikinci müstensih çok acemi idi. Evvelki müstensihin nüshasındaki tevafuku kısmen bozmuş, şuuru taalluk ettiği için letafetini ihlâl etmiş. Fakat yine tevafukata bir hüccet olur. Siz de güzelce kendinize tebyiz ediniz. O müsvedde-i ûlânın bir sureti ya sende veya Abdülmecid’de mahfuz kalsın. | Sonra ondan daha acemi bir müstensihe dedim: “Resul-i Ekrem (asm) kelimesiyle, Kur’an kelimesini kırmızı yaz, aynen o nüshayı istinsah et.” Halbuki ikinci müstensih çok acemi idi. Evvelki müstensihin nüshasındaki tevafuku kısmen bozmuş, şuuru taalluk ettiği için letafetini ihlâl etmiş. Fakat yine tevafukata bir hüccet olur. Siz de güzelce kendinize tebyiz ediniz. O müsvedde-i ûlânın bir sureti ya sende veya Abdülmecid’de mahfuz kalsın. | ||
<!--T:7--> | |||
Felillahi’l-hamd şimdi Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın iki yüz ecza-i i’cazından bir cüzünü göze gösterecek birkaç Kur’an’ı yazdırıyoruz. Birisi tamam oluyor. İçinde (2806) lafza-i Celal’den, yüzde bir müstesna, umumen tevafuku, gaybî tarzında görünüyor. Lafzullahı kırmızı ile yazdırdık, gören “Kur’an’ın i’cazını gözümle görebiliyorum.” diyebilir. İnşâallah bu cüz-i i’caz, hatt-ı Kur’anîyi muhafaza edecek, tahriften kurtaracak. | Felillahi’l-hamd şimdi Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın iki yüz ecza-i i’cazından bir cüzünü göze gösterecek birkaç Kur’an’ı yazdırıyoruz. Birisi tamam oluyor. İçinde (2806) lafza-i Celal’den, yüzde bir müstesna, umumen tevafuku, gaybî tarzında görünüyor. Lafzullahı kırmızı ile yazdırdık, gören “Kur’an’ın i’cazını gözümle görebiliyorum.” diyebilir. İnşâallah bu cüz-i i’caz, hatt-ı Kur’anîyi muhafaza edecek, tahriften kurtaracak. | ||
<!--T:8--> | |||
Elmas kalemli kardeşlerimize taksim ettim. En birinci kardeşimiz Hakkı Efendi birinci cüzü yazdı. İkincisini, üçüncüsünü senin bedeline yazmaya hâhişkârdır. | Elmas kalemli kardeşlerimize taksim ettim. En birinci kardeşimiz Hakkı Efendi birinci cüzü yazdı. İkincisini, üçüncüsünü senin bedeline yazmaya hâhişkârdır. | ||
<!--T:9--> | |||
Başta valideyninize, Fethi Bey, Hoca Abdurrahman Bey, yeni talebem İmam Ömer Efendi olarak Sözler’le alâkadar olanlara selâm ve dua ediyorum, dualarını isterim. | Başta valideyninize, Fethi Bey, Hoca Abdurrahman Bey, yeni talebem İmam Ömer Efendi olarak Sözler’le alâkadar olanlara selâm ve dua ediyorum, dualarını isterim. | ||
<!--T:10--> | |||
Sâbık Müftü Kemal Efendi’ye de ki: Müjde! Her bir saat hastalıklı ömrü, bir gün ibadet hükmündedir. Şu zamanda hayatın en iyi sureti böyledir. Biz dergâh-ı İlahîde onun hakkında en hayırlısını niyaz edip dua ediyoruz ve edeceğiz. Öylelerin duası makbuldür. Bana dua etsin. | Sâbık Müftü Kemal Efendi’ye de ki: Müjde! Her bir saat hastalıklı ömrü, bir gün ibadet hükmündedir. Şu zamanda hayatın en iyi sureti böyledir. Biz dergâh-ı İlahîde onun hakkında en hayırlısını niyaz edip dua ediyoruz ve edeceğiz. Öylelerin duası makbuldür. Bana dua etsin. | ||
<!--T:11--> | |||
Hoca Abdurrahman ile Fethi Bey, ikisi has talebelerin daire-i duası içinde duada kazancıma hissedardırlar. İkisi bana dua etsinler. Eskide benim Ömer isminde talebem vardı, senin şimdiki orada Ömer Efendi ona duada arkadaş olmuştur. | Hoca Abdurrahman ile Fethi Bey, ikisi has talebelerin daire-i duası içinde duada kazancıma hissedardırlar. İkisi bana dua etsinler. Eskide benim Ömer isminde talebem vardı, senin şimdiki orada Ömer Efendi ona duada arkadaş olmuştur. | ||
<!--T:12--> | |||
اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى | اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى | ||
<!--T:13--> | |||
Kardeşiniz | Kardeşiniz | ||
<!--T:14--> | |||
'''Mirzazade Said Nursî''' | '''Mirzazade Said Nursî''' | ||
<!--T:15--> | |||
------ | ------ | ||
<center> [[Barla Lahikası 246. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 248. Mektup]] </center> | <center> [[Barla Lahikası 246. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 248. Mektup]] </center> | ||
------ | ------ | ||
</translate> | </translate> |
21.08, 21 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ اَيَّامِ ال۟فِرَاقِ
Aziz, sıddık kardeşim!
Sana bu defa Yirmi Dokuzuncu Mektup’un Üçüncü Kısmını ve Beşinci Kısmını gönderiyorum. Üçüncü Kısım’da bir sır var. Ramazanda bir saatte, benimle müsevvid zat hasta iken süratle yazılmış. Göreceğiniz tarz aynen bulunmuş, biz hayret ettik. Anladık ki o kısımda Kur’an’a dair niyetimiz tam haktır ve lâzımdır ki böyle olmuştur.
Hem Mu’cizat-ı Ahmediye’deki tevafukata bir sened-i kat’î olarak iki parça –o mektuptan dördüncü, beşinci cüzlerini– gönderdim. O iki parça o risalenin telifinin akabinde, acemi bir müstensih müsvedde-i aslîden acele yazdığı, hattâ salavatları (asm) işaretiyle geçtiği halde, iki sene sonra tetkik ettik, ümidimiz fevkinde acib bir tevafuk gördük.
Sonra ondan daha acemi bir müstensihe dedim: “Resul-i Ekrem (asm) kelimesiyle, Kur’an kelimesini kırmızı yaz, aynen o nüshayı istinsah et.” Halbuki ikinci müstensih çok acemi idi. Evvelki müstensihin nüshasındaki tevafuku kısmen bozmuş, şuuru taalluk ettiği için letafetini ihlâl etmiş. Fakat yine tevafukata bir hüccet olur. Siz de güzelce kendinize tebyiz ediniz. O müsvedde-i ûlânın bir sureti ya sende veya Abdülmecid’de mahfuz kalsın.
Felillahi’l-hamd şimdi Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın iki yüz ecza-i i’cazından bir cüzünü göze gösterecek birkaç Kur’an’ı yazdırıyoruz. Birisi tamam oluyor. İçinde (2806) lafza-i Celal’den, yüzde bir müstesna, umumen tevafuku, gaybî tarzında görünüyor. Lafzullahı kırmızı ile yazdırdık, gören “Kur’an’ın i’cazını gözümle görebiliyorum.” diyebilir. İnşâallah bu cüz-i i’caz, hatt-ı Kur’anîyi muhafaza edecek, tahriften kurtaracak.
Elmas kalemli kardeşlerimize taksim ettim. En birinci kardeşimiz Hakkı Efendi birinci cüzü yazdı. İkincisini, üçüncüsünü senin bedeline yazmaya hâhişkârdır.
Başta valideyninize, Fethi Bey, Hoca Abdurrahman Bey, yeni talebem İmam Ömer Efendi olarak Sözler’le alâkadar olanlara selâm ve dua ediyorum, dualarını isterim.
Sâbık Müftü Kemal Efendi’ye de ki: Müjde! Her bir saat hastalıklı ömrü, bir gün ibadet hükmündedir. Şu zamanda hayatın en iyi sureti böyledir. Biz dergâh-ı İlahîde onun hakkında en hayırlısını niyaz edip dua ediyoruz ve edeceğiz. Öylelerin duası makbuldür. Bana dua etsin.
Hoca Abdurrahman ile Fethi Bey, ikisi has talebelerin daire-i duası içinde duada kazancıma hissedardırlar. İkisi bana dua etsinler. Eskide benim Ömer isminde talebem vardı, senin şimdiki orada Ömer Efendi ona duada arkadaş olmuştur.
اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى
Kardeşiniz
Mirzazade Said Nursî