İçeriğe atla

Emirdağ Lahikası 2. Kitap 49. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

Bu sürüm çeviri için işaretlendi
Değişiklik özeti yok
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
 
1. satır: 1. satır:
<languages/>
<languages/>
<translate>
<translate>
<!--T:1-->
'''Aziz, sıddık kardeşlerim!'''
'''Aziz, sıddık kardeşlerim!'''


<!--T:2-->
'''Evvela:''' Bütün ruh u canımla geçmiş Mevlid-i Nebeviyenizi tebrik ediyoruz.
'''Evvela:''' Bütün ruh u canımla geçmiş Mevlid-i Nebeviyenizi tebrik ediyoruz.


<!--T:3-->
'''Sâniyen:''' Sizin Nur’un neşrindeki muvaffakiyetinizi âlem-i İslâm tebrik edip alkışlayacak. Şimdi de emareleri görünüyor ki ezcümle bir numunesi:
'''Sâniyen:''' Sizin Nur’un neşrindeki muvaffakiyetinizi âlem-i İslâm tebrik edip alkışlayacak. Şimdi de emareleri görünüyor ki ezcümle bir numunesi:


<!--T:4-->
Pakistan Maarif Vekili, Nurlar için benim yanıma geldi, Risale-i Nur’un bir kısmını aldı. “Doksan milyon Müslümanlar içinde neşrine çalışacağım.” dedi. Aldı, gitti.
Pakistan Maarif Vekili, Nurlar için benim yanıma geldi, Risale-i Nur’un bir kısmını aldı. “Doksan milyon Müslümanlar içinde neşrine çalışacağım.” dedi. Aldı, gitti.


<!--T:5-->
Hem bu kadar aleyhimizde münafıklar çalıştıkları halde hem Avrupa’da hem Asya’da uzak yerlere Risale-i Nur’u götürmüşler. Hem Berlin’de Almanlar Zülfikar’ı aldıkları vakit, bir gazetelerinde alkışlayarak ilan etmişler.
Hem bu kadar aleyhimizde münafıklar çalıştıkları halde hem Avrupa’da hem Asya’da uzak yerlere Risale-i Nur’u götürmüşler. Hem Berlin’de Almanlar Zülfikar’ı aldıkları vakit, bir gazetelerinde alkışlayarak ilan etmişler.


<!--T:6-->
Hem dâhilde ehl-i iman, en ziyade muarızlar olan eski Başbakan ve Dâhiliye Vekili yasak ettikleri Asâ-yı Musa ve Zülfikar’ı yasaklarına ehemmiyet vermeyerek kemal-i şevk ile okuyorlar. Okuyanlar Ankara’da pek ziyadedir.
Hem dâhilde ehl-i iman, en ziyade muarızlar olan eski Başbakan ve Dâhiliye Vekili yasak ettikleri Asâ-yı Musa ve Zülfikar’ı yasaklarına ehemmiyet vermeyerek kemal-i şevk ile okuyorlar. Okuyanlar Ankara’da pek ziyadedir.


<!--T:7-->
Hem birkaç yerde hapishane müdürleri iki üç vilayette karar vermişler ki: “Biz hapishaneleri medrese-i Nuriye yapacağız ki bizim mahpuslar da Denizli, Afyon hapisleri gibi Nurlarla ıslah olsunlar.”
Hem birkaç yerde hapishane müdürleri iki üç vilayette karar vermişler ki: “Biz hapishaneleri medrese-i Nuriye yapacağız ki bizim mahpuslar da Denizli, Afyon hapisleri gibi Nurlarla ıslah olsunlar.”


<!--T:8-->
'''Sâlisen:''' Merhum Burhan, Nur’un ümmi ve gizli kahramanı idi. Hem onun akrabasını hem Isparta’yı hem Medresetü’z-Zehra şakirdlerini taziye ediyorum. Beş altı gün evvel haber almıştım. Şimdiye kadar beş altı gün zarfında belki bin defa ona dua etmişim. Çünkü altı günde virdimde dört yüze yakın اَجِر۟نَا مِنَ النَّارِ dediğimde onu da niyet ediyorum. Bütün okuduklarımı Burhan’a hediye ediyorum.
'''Sâlisen:''' Merhum Burhan, Nur’un ümmi ve gizli kahramanı idi. Hem onun akrabasını hem Isparta’yı hem Medresetü’z-Zehra şakirdlerini taziye ediyorum. Beş altı gün evvel haber almıştım. Şimdiye kadar beş altı gün zarfında belki bin defa ona dua etmişim. Çünkü altı günde virdimde dört yüze yakın اَجِر۟نَا مِنَ النَّارِ dediğimde onu da niyet ediyorum. Bütün okuduklarımı Burhan’a hediye ediyorum.


<!--T:9-->
'''Râbian:''' Nurlar, mektepleri tam nurlandırmaya başladı. Mektep şakirdlerini medrese talebelerinden ziyade Nurlara sahip ve nâşir ve şakird eyledi. İnşâallah medrese ehli yavaş yavaş hakiki malları ve medrese mahsulü olan Nurlara sahip çıkacaklar. Şimdi de çok müftülerden ve çok ulemalardan Nurlara karşı çok iştiyak görülüyor ve istiyorlar. Şimdi en mühim tekyeler ehli, ehl-i tarîkattır. Bütün kuvvetleriyle Nur risalelerini nurlandırmaları ve sahip çıkmaları lâzım ve elzemdir '''(Hâşiye'''<ref>'''Hâşiye:''' İşte mühim bir numunesi: Seydişehirli Hacı Abdullah’ın bütün mensupları hem Kastamonu’da hem Isparta’da hem Eskişehir’de Risale-i Nur dairesini kendi tarîkat daireleri telakki etmişler ki onlardan Nurlara rastlayanlar, takdirkârane sahib çıkıyorlar. Onlara bin bârekellah!</ref>''').'''
'''Râbian:''' Nurlar, mektepleri tam nurlandırmaya başladı. Mektep şakirdlerini medrese talebelerinden ziyade Nurlara sahip ve nâşir ve şakird eyledi. İnşâallah medrese ehli yavaş yavaş hakiki malları ve medrese mahsulü olan Nurlara sahip çıkacaklar. Şimdi de çok müftülerden ve çok ulemalardan Nurlara karşı çok iştiyak görülüyor ve istiyorlar. Şimdi en mühim tekyeler ehli, ehl-i tarîkattır. Bütün kuvvetleriyle Nur risalelerini nurlandırmaları ve sahip çıkmaları lâzım ve elzemdir '''(Hâşiye'''<ref>'''Hâşiye:''' İşte mühim bir numunesi: Seydişehirli Hacı Abdullah’ın bütün mensupları hem Kastamonu’da hem Isparta’da hem Eskişehir’de Risale-i Nur dairesini kendi tarîkat daireleri telakki etmişler ki onlardan Nurlara rastlayanlar, takdirkârane sahib çıkıyorlar. Onlara bin bârekellah!</ref>''').'''


<!--T:10-->
Şimdiye kadar ben yalnız iman hakikatini düşünüp “Tarîkat zamanı değil, bid’alar mani oluyor.” dedim. Fakat '''şimdi Sünnet-i Peygamberî dairesinde bütün on iki büyük tarîkatın hülâsası olan ve tarîklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarîkat ehli kendi tarîkatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi.''' Hem ehl-i tarîkatın en günahkârı dahi çabuk dinsizliğe giremiyor, kalbi mağlup olamıyor. Onun için onlar tam sarsılmaz, hakiki Nurcu olabilirler. Yalnız mümkün olduğu kadar bid’atlara ve takvayı kıran büyük günahlara girmemek gerektir.
Şimdiye kadar ben yalnız iman hakikatini düşünüp “Tarîkat zamanı değil, bid’alar mani oluyor.” dedim. Fakat '''şimdi Sünnet-i Peygamberî dairesinde bütün on iki büyük tarîkatın hülâsası olan ve tarîklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarîkat ehli kendi tarîkatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi.''' Hem ehl-i tarîkatın en günahkârı dahi çabuk dinsizliğe giremiyor, kalbi mağlup olamıyor. Onun için onlar tam sarsılmaz, hakiki Nurcu olabilirler. Yalnız mümkün olduğu kadar bid’atlara ve takvayı kıran büyük günahlara girmemek gerektir.


<!--T:11-->
'''Hâmisen:''' Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var: O da Kur’an’ın hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i az bir zamanda komünistliğe çeviren musibet-i beşeriye; siyasî, maddî kuvvetler ile susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’aniyedir.
'''Hâmisen:''' Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var: O da Kur’an’ın hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i az bir zamanda komünistliğe çeviren musibet-i beşeriye; siyasî, maddî kuvvetler ile susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’aniyedir.


<!--T:12-->
Rehber Risalesi’ndeki Leyle-i Kadir meselesi, şimdi hem Amerika hem Avrupa’da eseri görülüyor. Onun için şimdiki bu hükûmetimizin hakiki kuvveti, hakaik-i Kur’aniyeye dayanmak ve hizmet etmektir. Bununla ihtiyat kuvveti olan üç yüz elli milyon uhuvvet-i İslâmiye ile ittihad-ı İslâm dairesinde kardeşleri kazanır. Eskiden Hristiyan devletleri bu ittihad-ı İslâm’a taraftar değildiler. Fakat şimdi komünistlik ve anarşistlik çıktığı için hem Amerika hem Avrupa devletleri Kur’an’a ve ittihad-ı İslâm’a taraftar olmaya mecburdurlar.
Rehber Risalesi’ndeki Leyle-i Kadir meselesi, şimdi hem Amerika hem Avrupa’da eseri görülüyor. Onun için şimdiki bu hükûmetimizin hakiki kuvveti, hakaik-i Kur’aniyeye dayanmak ve hizmet etmektir. Bununla ihtiyat kuvveti olan üç yüz elli milyon uhuvvet-i İslâmiye ile ittihad-ı İslâm dairesinde kardeşleri kazanır. Eskiden Hristiyan devletleri bu ittihad-ı İslâm’a taraftar değildiler. Fakat şimdi komünistlik ve anarşistlik çıktığı için hem Amerika hem Avrupa devletleri Kur’an’a ve ittihad-ı İslâm’a taraftar olmaya mecburdurlar.


<!--T:13-->
'''Sâdisen:''' Yanıma Nur talebesi bir mebus geldi, dedi ki:
'''Sâdisen:''' Yanıma Nur talebesi bir mebus geldi, dedi ki:


<!--T:14-->
“Ben Adliye Bakanlığına gittim. Afyon’da Nurların müsadere kararını söyledim. Adliye Vekili Özyörük dedi ki: “Ben Afyon Mahkemesine Nurların tamamen verilmesine emir verdim. Hattâ bendeki Asâ-yı Musa’yı da müellifine iade edeceğim.” diye bana söyledi. Halil Özyörük’ün bu sözü, Demokratlara ve Nurlara taraftarlığını gösteriyor.
“Ben Adliye Bakanlığına gittim. Afyon’da Nurların müsadere kararını söyledim. Adliye Vekili Özyörük dedi ki: “Ben Afyon Mahkemesine Nurların tamamen verilmesine emir verdim. Hattâ bendeki Asâ-yı Musa’yı da müellifine iade edeceğim.” diye bana söyledi. Halil Özyörük’ün bu sözü, Demokratlara ve Nurlara taraftarlığını gösteriyor.


<!--T:15-->
Umuma binler selâm…
Umuma binler selâm…


<!--T:16-->
اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى
اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى


<!--T:17-->
Kardeşiniz
Kardeşiniz


<!--T:18-->
'''Said Nursî'''
'''Said Nursî'''


<!--T:19-->
------
------
<center> [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 48. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 50. Mektup]] </center>
<center> [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 48. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 50. Mektup]] </center>