Kastamonu Lahikası 32. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ مَا اَر۟سَل۟تُم۟ لَنَا '''Aziz kardeşlerim!''' Âhir zamana işaret eden hadîsin âhirinde مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَ..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
<!--T:1--> | |||
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | ||
<!--T:2--> | |||
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ مَا اَر۟سَل۟تُم۟ لَنَا | اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ مَا اَر۟سَل۟تُم۟ لَنَا | ||
<!--T:3--> | |||
'''Aziz kardeşlerim!''' | '''Aziz kardeşlerim!''' | ||
<!--T:4--> | |||
Âhir zamana işaret eden hadîsin âhirinde مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ âyetine dair iki dakika içinde ve hadîsin işaretini tashih anında âni olarak mücmelen hatıra gelen işaret-i gaybiyenin gayet acelelik ile tevafuk-u cifrîsinde, zararsız bir küçük sehiv vuku bulmuş idi. O vakitten beri daha ona dikkat etmemiştim. Bu defa, cidden ve hakikaten Mübarekler Heyeti’nin cem’ ve telif ettikleri Lâhika Risalesi’nin o âyete dair fıkranın kitabetinde bir kasdî sehiv gördüm. O ihtardarane kasdî sehiv, benim kusurkârane sehvimi bildirdi. O çok müdakkik ve çok Mübarekler Heyeti’ne beni çok minnettar ve mesrur eyledi. Şöyle ki: | Âhir zamana işaret eden hadîsin âhirinde مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ âyetine dair iki dakika içinde ve hadîsin işaretini tashih anında âni olarak mücmelen hatıra gelen işaret-i gaybiyenin gayet acelelik ile tevafuk-u cifrîsinde, zararsız bir küçük sehiv vuku bulmuş idi. O vakitten beri daha ona dikkat etmemiştim. Bu defa, cidden ve hakikaten Mübarekler Heyeti’nin cem’ ve telif ettikleri Lâhika Risalesi’nin o âyete dair fıkranın kitabetinde bir kasdî sehiv gördüm. O ihtardarane kasdî sehiv, benim kusurkârane sehvimi bildirdi. O çok müdakkik ve çok Mübarekler Heyeti’ne beni çok minnettar ve mesrur eyledi. Şöyle ki: | ||
<!--T:5--> | |||
كَلِمَةً طَيِّبَةً makamı, bin iki (1002) diye sehven yazılmıştı. ط sayılmamış; doğrusu, bin on birdir (1011). Risaletü’n-Nur’un makamına on üç farkla tevafuk etmekle beraber, izafeden tavsife geçse | كَلِمَةً طَيِّبَةً makamı, bin iki (1002) diye sehven yazılmıştı. ط sayılmamış; doğrusu, bin on birdir (1011). Risaletü’n-Nur’un makamına on üç farkla tevafuk etmekle beraber, izafeden tavsife geçse | ||
<!--T:6--> | |||
رِسَالَةٌ نُورِيَّةٌ olur. Bir ى ve ه ilâve olur ve şedde gider bir ن noksan olur. Fakat طَيِّبَةً deki tenvin, bir derece vakfolduğundan sayılmazsa tam tamına bir tek farkla; medde sayılmazsa farksız olarak tevafuk eder. | رِسَالَةٌ نُورِيَّةٌ olur. Bir ى ve ه ilâve olur ve şedde gider bir ن noksan olur. Fakat طَيِّبَةً deki tenvin, bir derece vakfolduğundan sayılmazsa tam tamına bir tek farkla; medde sayılmazsa farksız olarak tevafuk eder. | ||
<!--T:7--> | |||
Hem mana cihetiyle iki âyet, iki cereyana işaretleri ve münasebetleri ve tetabukları çok kuvvetli bulunduğundan; nâkıs bir tevafuk ve zayıf bir emare dahi kâfidir. | Hem mana cihetiyle iki âyet, iki cereyana işaretleri ve münasebetleri ve tetabukları çok kuvvetli bulunduğundan; nâkıs bir tevafuk ve zayıf bir emare dahi kâfidir. | ||
<!--T:8--> | |||
Hem böyle makamlarda, böyle büyük yekûnlerde bu gibi küçük farklar zarar vermez. Ben tahmin ederim bu sehiv, beşinci âyetin işaretindeki sehiv gibi ehemmiyetli bir kısım işarat-ı gaybiyenin anahtarı olacak ve bu muazzam âyet, otuz üçüncü âyet olmasına bir işaret idi. İnşâallah istikbalde bir kardeşimiz o hazineyi açacak. | Hem böyle makamlarda, böyle büyük yekûnlerde bu gibi küçük farklar zarar vermez. Ben tahmin ederim bu sehiv, beşinci âyetin işaretindeki sehiv gibi ehemmiyetli bir kısım işarat-ı gaybiyenin anahtarı olacak ve bu muazzam âyet, otuz üçüncü âyet olmasına bir işaret idi. İnşâallah istikbalde bir kardeşimiz o hazineyi açacak. | ||
<!--T:9--> | |||
------ | |||
<center> [[Kastamonu Lahikası 31. Mektup]] ⇐ | [[Kastamonu Lahikası]] | ⇒ [[Kastamonu Lahikası 33. Mektup]] </center> | |||
------ | |||
</translate> |
16.34, 22 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ مَا اَر۟سَل۟تُم۟ لَنَا
Aziz kardeşlerim!
Âhir zamana işaret eden hadîsin âhirinde مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ âyetine dair iki dakika içinde ve hadîsin işaretini tashih anında âni olarak mücmelen hatıra gelen işaret-i gaybiyenin gayet acelelik ile tevafuk-u cifrîsinde, zararsız bir küçük sehiv vuku bulmuş idi. O vakitten beri daha ona dikkat etmemiştim. Bu defa, cidden ve hakikaten Mübarekler Heyeti’nin cem’ ve telif ettikleri Lâhika Risalesi’nin o âyete dair fıkranın kitabetinde bir kasdî sehiv gördüm. O ihtardarane kasdî sehiv, benim kusurkârane sehvimi bildirdi. O çok müdakkik ve çok Mübarekler Heyeti’ne beni çok minnettar ve mesrur eyledi. Şöyle ki:
كَلِمَةً طَيِّبَةً makamı, bin iki (1002) diye sehven yazılmıştı. ط sayılmamış; doğrusu, bin on birdir (1011). Risaletü’n-Nur’un makamına on üç farkla tevafuk etmekle beraber, izafeden tavsife geçse
رِسَالَةٌ نُورِيَّةٌ olur. Bir ى ve ه ilâve olur ve şedde gider bir ن noksan olur. Fakat طَيِّبَةً deki tenvin, bir derece vakfolduğundan sayılmazsa tam tamına bir tek farkla; medde sayılmazsa farksız olarak tevafuk eder.
Hem mana cihetiyle iki âyet, iki cereyana işaretleri ve münasebetleri ve tetabukları çok kuvvetli bulunduğundan; nâkıs bir tevafuk ve zayıf bir emare dahi kâfidir.
Hem böyle makamlarda, böyle büyük yekûnlerde bu gibi küçük farklar zarar vermez. Ben tahmin ederim bu sehiv, beşinci âyetin işaretindeki sehiv gibi ehemmiyetli bir kısım işarat-ı gaybiyenin anahtarı olacak ve bu muazzam âyet, otuz üçüncü âyet olmasına bir işaret idi. İnşâallah istikbalde bir kardeşimiz o hazineyi açacak.