Barla Lahikası 164. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    ("''(Sabri’nin fıkrasıdır.)'' Bu kere bir kıta lütufname-i fâzılane-i mergubeleriyle tereşşuhat-ı Kitab-ı Mübin’in bir zübdesi bulunan, Fihriste-i Mübin’in Dördüncü Kısmını, Süleyman Efendi kardeşimiz yed’iyle aldım, okudum. Müellifine, kâtibine, nâşirine, hâdimlerine binler dualar ettim. Hakikaten vakt-i kıraatım olan iki saat zarfında, Risalatü’n-Nur ve Mektubatü’n-Nur’un kâffesini icmalen okumuş kadar m..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
     
    (Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
     
    (Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor)
    1. satır: 1. satır:
    <languages/>
    <translate>
    <!--T:1-->
    ''(Sabri’nin fıkrasıdır.)''
    ''(Sabri’nin fıkrasıdır.)''


    <!--T:2-->
    Bu kere bir kıta lütufname-i fâzılane-i mergubeleriyle tereşşuhat-ı Kitab-ı Mübin’in bir zübdesi bulunan, Fihriste-i Mübin’in Dördüncü Kısmını, Süleyman Efendi kardeşimiz yed’iyle aldım, okudum. Müellifine, kâtibine, nâşirine, hâdimlerine binler dualar ettim. Hakikaten vakt-i kıraatım olan iki saat zarfında, Risalatü’n-Nur ve Mektubatü’n-Nur’un kâffesini icmalen okumuş kadar mütelezziz ve müstefid oldum. Ve şöyle dedim: Lütufname-i keremkârîlerinde işaret buyrulduğu üzere, dört nüsha değil belki birkaç ay, her vazifeye tercihen fihristeyi teksir ve neşre sa’y etmeliyiz.
    Bu kere bir kıta lütufname-i fâzılane-i mergubeleriyle tereşşuhat-ı Kitab-ı Mübin’in bir zübdesi bulunan, Fihriste-i Mübin’in Dördüncü Kısmını, Süleyman Efendi kardeşimiz yed’iyle aldım, okudum. Müellifine, kâtibine, nâşirine, hâdimlerine binler dualar ettim. Hakikaten vakt-i kıraatım olan iki saat zarfında, Risalatü’n-Nur ve Mektubatü’n-Nur’un kâffesini icmalen okumuş kadar mütelezziz ve müstefid oldum. Ve şöyle dedim: Lütufname-i keremkârîlerinde işaret buyrulduğu üzere, dört nüsha değil belki birkaç ay, her vazifeye tercihen fihristeyi teksir ve neşre sa’y etmeliyiz.


    <!--T:3-->
    Mademki gayemiz neşr-i envar-ı hakaik-i Kur’an’dır. Bu mübarek ve kıymettar eser-i giran-baha ise hakaik-i Kur’aniyenin hülâsası ve zübdesi ve tabiri caiz ise tam bir pişdarıdır. Miftahu’n-nusret ve mirkatü’l-fütuhtur.
    Mademki gayemiz neşr-i envar-ı hakaik-i Kur’an’dır. Bu mübarek ve kıymettar eser-i giran-baha ise hakaik-i Kur’aniyenin hülâsası ve zübdesi ve tabiri caiz ise tam bir pişdarıdır. Miftahu’n-nusret ve mirkatü’l-fütuhtur.


    <!--T:4-->
    Üstad-ı azizim! Mukaddemen bu kıymettar eserleri avn-i İlahî ile vücuda getirdikçe, bu kusurlu talebenizi de bir muhatap addederek her bir eseri irsal ve tenvir buyurmakta idiniz. Fakat o zamanlar, gayr-ı ihtiyarî nurla, zulümat karşısında bulunmaklığım hasebiyle, nurlar ile aramdaki perde açılmamıştı. Şimdi o semm-i kātil tabirine lâyık muhalif, zıt, menfî cereyanların zevaliyle, envar-ı bînihaye-i Kur’aniyenin elhamdülillah kapıları açıldı. Sâlifü’l-arz zulümatın zebunu bulunduğum sıralarda münteşir âsârı tekrar okuyup yazıyorum.
    Üstad-ı azizim! Mukaddemen bu kıymettar eserleri avn-i İlahî ile vücuda getirdikçe, bu kusurlu talebenizi de bir muhatap addederek her bir eseri irsal ve tenvir buyurmakta idiniz. Fakat o zamanlar, gayr-ı ihtiyarî nurla, zulümat karşısında bulunmaklığım hasebiyle, nurlar ile aramdaki perde açılmamıştı. Şimdi o semm-i kātil tabirine lâyık muhalif, zıt, menfî cereyanların zevaliyle, envar-ı bînihaye-i Kur’aniyenin elhamdülillah kapıları açıldı. Sâlifü’l-arz zulümatın zebunu bulunduğum sıralarda münteşir âsârı tekrar okuyup yazıyorum.


    <!--T:5-->
    Risalelerin derece-i kıymetlerini ve bahşettiği feyzi ve fevzi arz etmek, lisan ve kalemin fersah fersah iktidarının fevkindedir. Bu mübarek ve kudsî tereşşuhat-ı Kur’aniye ve lemaat-ı Furkaniyeyi, hakiki bir dellâl-ı Kur’an olmalı ki hakkıyla takdir ve sena edebilsin. Zira bu hayat-ı hakikiye ve sermediye hazinelerindeki müsta’mel kelimat ve tabiratın kâffesi sairlerine min külli’l-vücuh faik ve bâkir beyanatı hâvi, kemal-i selaset ve cezalet ve şâyan-ı gıpta ve hayret, dirayeti müştemil ve câmi’ ve cümel ve fıkarat ism-i Bedî’ ve Hakîm’in bir cilve-i hâssa ve mümtazesidir, dersem binden bir hakkını bile vermiş olamam.
    Risalelerin derece-i kıymetlerini ve bahşettiği feyzi ve fevzi arz etmek, lisan ve kalemin fersah fersah iktidarının fevkindedir. Bu mübarek ve kudsî tereşşuhat-ı Kur’aniye ve lemaat-ı Furkaniyeyi, hakiki bir dellâl-ı Kur’an olmalı ki hakkıyla takdir ve sena edebilsin. Zira bu hayat-ı hakikiye ve sermediye hazinelerindeki müsta’mel kelimat ve tabiratın kâffesi sairlerine min külli’l-vücuh faik ve bâkir beyanatı hâvi, kemal-i selaset ve cezalet ve şâyan-ı gıpta ve hayret, dirayeti müştemil ve câmi’ ve cümel ve fıkarat ism-i Bedî’ ve Hakîm’in bir cilve-i hâssa ve mümtazesidir, dersem binden bir hakkını bile vermiş olamam.


    <!--T:6-->
    '''Hülâsa:''' Bu Nurların kâffesi Deccallara mahsus ve müstahzar elmas gülleler ve ehl-i iman için menba-ı envar-ı hakaik olan Kur’an-ı Hakîm’den son asırda nebean etmiş, binler âb-ı hayat-ı bâkiye hazineleridir.
    '''Hülâsa:''' Bu Nurların kâffesi Deccallara mahsus ve müstahzar elmas gülleler ve ehl-i iman için menba-ı envar-ı hakaik olan Kur’an-ı Hakîm’den son asırda nebean etmiş, binler âb-ı hayat-ı bâkiye hazineleridir.


    <!--T:7-->
    '''Sabri'''
    '''Sabri'''


    <!--T:8-->
    (Hâfız Ali’nin fıkrasıdır.)
    (Hâfız Ali’nin fıkrasıdır.)
    <!--T:9-->
    ------
    <center> [[Barla Lahikası 163. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 165. Mektup]] </center>
    ------
    </translate>

    13.43, 20 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

    Diğer diller:
    • Türkçe

    (Sabri’nin fıkrasıdır.)

    Bu kere bir kıta lütufname-i fâzılane-i mergubeleriyle tereşşuhat-ı Kitab-ı Mübin’in bir zübdesi bulunan, Fihriste-i Mübin’in Dördüncü Kısmını, Süleyman Efendi kardeşimiz yed’iyle aldım, okudum. Müellifine, kâtibine, nâşirine, hâdimlerine binler dualar ettim. Hakikaten vakt-i kıraatım olan iki saat zarfında, Risalatü’n-Nur ve Mektubatü’n-Nur’un kâffesini icmalen okumuş kadar mütelezziz ve müstefid oldum. Ve şöyle dedim: Lütufname-i keremkârîlerinde işaret buyrulduğu üzere, dört nüsha değil belki birkaç ay, her vazifeye tercihen fihristeyi teksir ve neşre sa’y etmeliyiz.

    Mademki gayemiz neşr-i envar-ı hakaik-i Kur’an’dır. Bu mübarek ve kıymettar eser-i giran-baha ise hakaik-i Kur’aniyenin hülâsası ve zübdesi ve tabiri caiz ise tam bir pişdarıdır. Miftahu’n-nusret ve mirkatü’l-fütuhtur.

    Üstad-ı azizim! Mukaddemen bu kıymettar eserleri avn-i İlahî ile vücuda getirdikçe, bu kusurlu talebenizi de bir muhatap addederek her bir eseri irsal ve tenvir buyurmakta idiniz. Fakat o zamanlar, gayr-ı ihtiyarî nurla, zulümat karşısında bulunmaklığım hasebiyle, nurlar ile aramdaki perde açılmamıştı. Şimdi o semm-i kātil tabirine lâyık muhalif, zıt, menfî cereyanların zevaliyle, envar-ı bînihaye-i Kur’aniyenin elhamdülillah kapıları açıldı. Sâlifü’l-arz zulümatın zebunu bulunduğum sıralarda münteşir âsârı tekrar okuyup yazıyorum.

    Risalelerin derece-i kıymetlerini ve bahşettiği feyzi ve fevzi arz etmek, lisan ve kalemin fersah fersah iktidarının fevkindedir. Bu mübarek ve kudsî tereşşuhat-ı Kur’aniye ve lemaat-ı Furkaniyeyi, hakiki bir dellâl-ı Kur’an olmalı ki hakkıyla takdir ve sena edebilsin. Zira bu hayat-ı hakikiye ve sermediye hazinelerindeki müsta’mel kelimat ve tabiratın kâffesi sairlerine min külli’l-vücuh faik ve bâkir beyanatı hâvi, kemal-i selaset ve cezalet ve şâyan-ı gıpta ve hayret, dirayeti müştemil ve câmi’ ve cümel ve fıkarat ism-i Bedî’ ve Hakîm’in bir cilve-i hâssa ve mümtazesidir, dersem binden bir hakkını bile vermiş olamam.

    Hülâsa: Bu Nurların kâffesi Deccallara mahsus ve müstahzar elmas gülleler ve ehl-i iman için menba-ı envar-ı hakaik olan Kur’an-ı Hakîm’den son asırda nebean etmiş, binler âb-ı hayat-ı bâkiye hazineleridir.

    Sabri

    (Hâfız Ali’nin fıkrasıdır.)



    Barla Lahikası 163. Mektup ⇐ | Barla Lahikası | ⇒ Barla Lahikası 165. Mektup