Barla Lahikası 223. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ '''Aziz ve gayretli âhiret kardeşim ve hizmet-i Kur’an’da yoldaşım Hulusi-i Sânî ve Sabri-i Evvel!''' Mâşâallah Yirminci Mektup’un kıymetini güzel anlamışsınız ve güzel de yazmışsınız. Mektubunda ilm-i kelâm de..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
<!--T:1--> | |||
بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | ||
<!--T:2--> | |||
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ | اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ | ||
<!--T:3--> | |||
'''Aziz ve gayretli âhiret kardeşim ve hizmet-i Kur’an’da yoldaşım Hulusi-i Sânî ve Sabri-i Evvel!''' | '''Aziz ve gayretli âhiret kardeşim ve hizmet-i Kur’an’da yoldaşım Hulusi-i Sânî ve Sabri-i Evvel!''' | ||
<!--T:4--> | |||
Mâşâallah Yirminci Mektup’un kıymetini güzel anlamışsınız ve güzel de yazmışsınız. | Mâşâallah Yirminci Mektup’un kıymetini güzel anlamışsınız ve güzel de yazmışsınız. | ||
<!--T:5--> | |||
Mektubunda ilm-i kelâm dersini benden almak arzu etmişsiniz. Zaten o dersi alıyorsunuz. '''Yazdığınız umum Sözler, o nurlu ve hakiki ilm-i kelâmın dersleridir.''' İmam-ı Rabbanî gibi bazı kudsî muhakkikler demişler ki: Âhir zamanda ilm-i kelâmı yani ehl-i hak mezhebi olan mesail-i imaniye-i kelâmiyeyi, birisi öyle bir surette beyan edecek ki umum ehl-i keşif ve tarîkatın fevkinde, o nurların neşrine sebebiyet verecektir. Hattâ İmam-ı Rabbanî kendisini o şahıs gibi görmüştür. | Mektubunda ilm-i kelâm dersini benden almak arzu etmişsiniz. Zaten o dersi alıyorsunuz. '''Yazdığınız umum Sözler, o nurlu ve hakiki ilm-i kelâmın dersleridir.''' İmam-ı Rabbanî gibi bazı kudsî muhakkikler demişler ki: Âhir zamanda ilm-i kelâmı yani ehl-i hak mezhebi olan mesail-i imaniye-i kelâmiyeyi, birisi öyle bir surette beyan edecek ki umum ehl-i keşif ve tarîkatın fevkinde, o nurların neşrine sebebiyet verecektir. Hattâ İmam-ı Rabbanî kendisini o şahıs gibi görmüştür. | ||
<!--T:6--> | |||
Senin şu âciz ve fakir ve hiç-ender hiç olan kardeşin, bin derece haddimin fevkinde olarak kendimi o gelecek adam olduğumu iddia edemem, hiçbir cihette liyakatim yoktur. Fakat o ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkârı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdar bir neferi olduğumu zannediyorum. Ve ondandır ki sen de yazılan şeylerden o acib kokusunu aldın. | Senin şu âciz ve fakir ve hiç-ender hiç olan kardeşin, bin derece haddimin fevkinde olarak kendimi o gelecek adam olduğumu iddia edemem, hiçbir cihette liyakatim yoktur. Fakat o ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkârı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdar bir neferi olduğumu zannediyorum. Ve ondandır ki sen de yazılan şeylerden o acib kokusunu aldın. | ||
<!--T:7--> | |||
Hem mektubunda اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَال۟اَر۟ضِ ... الخ ye ait olan esrarı sual ediyorsun. Evet, o âyetin büyük bir denizinden çok Sözler’de kataratı, reşehatı vardır. Bâhusus Yirminci Mektup’ta, Otuz Üçüncü Mektup’ta, Otuz İkinci Söz’de, Yirmi İkinci Söz’de onun bazı çeşmeleri var. Elbette o âyette çok tabakat var. Her taife bir tabakadan hissesini almıştır. Ruhum istiyordu ki o âyetin bazı envarını yazayım fakat şimdiye kadar müteferrik surette yazıldığından öyle kalmış, şimdilik onunla iktifa edilmiş. | Hem mektubunda اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَال۟اَر۟ضِ ... الخ ye ait olan esrarı sual ediyorsun. Evet, o âyetin büyük bir denizinden çok Sözler’de kataratı, reşehatı vardır. Bâhusus Yirminci Mektup’ta, Otuz Üçüncü Mektup’ta, Otuz İkinci Söz’de, Yirmi İkinci Söz’de onun bazı çeşmeleri var. Elbette o âyette çok tabakat var. Her taife bir tabakadan hissesini almıştır. Ruhum istiyordu ki o âyetin bazı envarını yazayım fakat şimdiye kadar müteferrik surette yazıldığından öyle kalmış, şimdilik onunla iktifa edilmiş. | ||
<!--T:8--> | |||
اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى | اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى | ||
<!--T:9--> | |||
Kardeşiniz | Kardeşiniz | ||
<!--T:10--> | |||
'''Said''' | '''Said''' | ||
<!--T:11--> | |||
------ | |||
<center> [[Barla Lahikası 222. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 224. Mektup]] </center> | |||
------ | |||
</translate> |
20.49, 21 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz ve gayretli âhiret kardeşim ve hizmet-i Kur’an’da yoldaşım Hulusi-i Sânî ve Sabri-i Evvel!
Mâşâallah Yirminci Mektup’un kıymetini güzel anlamışsınız ve güzel de yazmışsınız.
Mektubunda ilm-i kelâm dersini benden almak arzu etmişsiniz. Zaten o dersi alıyorsunuz. Yazdığınız umum Sözler, o nurlu ve hakiki ilm-i kelâmın dersleridir. İmam-ı Rabbanî gibi bazı kudsî muhakkikler demişler ki: Âhir zamanda ilm-i kelâmı yani ehl-i hak mezhebi olan mesail-i imaniye-i kelâmiyeyi, birisi öyle bir surette beyan edecek ki umum ehl-i keşif ve tarîkatın fevkinde, o nurların neşrine sebebiyet verecektir. Hattâ İmam-ı Rabbanî kendisini o şahıs gibi görmüştür.
Senin şu âciz ve fakir ve hiç-ender hiç olan kardeşin, bin derece haddimin fevkinde olarak kendimi o gelecek adam olduğumu iddia edemem, hiçbir cihette liyakatim yoktur. Fakat o ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkârı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdar bir neferi olduğumu zannediyorum. Ve ondandır ki sen de yazılan şeylerden o acib kokusunu aldın.
Hem mektubunda اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَال۟اَر۟ضِ ... الخ ye ait olan esrarı sual ediyorsun. Evet, o âyetin büyük bir denizinden çok Sözler’de kataratı, reşehatı vardır. Bâhusus Yirminci Mektup’ta, Otuz Üçüncü Mektup’ta, Otuz İkinci Söz’de, Yirmi İkinci Söz’de onun bazı çeşmeleri var. Elbette o âyette çok tabakat var. Her taife bir tabakadan hissesini almıştır. Ruhum istiyordu ki o âyetin bazı envarını yazayım fakat şimdiye kadar müteferrik surette yazıldığından öyle kalmış, şimdilik onunla iktifa edilmiş.
اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى
Kardeşiniz
Said