Barla Lahikası 262. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    ("''(15 Şubat 1934)'' بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ '''Aziz, sıddık, dikkatli kardeşim Re’fet Bey!''' '''Evvela:''' Onuncu Söz’ün Birinci İşareti’nin âhirinde “Evet, bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak her şeyin Hâlık’ın..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
     
    (Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
     
    (Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor)
    1. satır: 1. satır:
    <languages/>
    <translate>
    <!--T:1-->
    ''(15 Şubat 1934)''
    ''(15 Şubat 1934)''


    <!--T:2-->
    بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
    بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ


    <!--T:3-->
    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ


    <!--T:4-->
    '''Aziz, sıddık, dikkatli kardeşim Re’fet Bey!'''
    '''Aziz, sıddık, dikkatli kardeşim Re’fet Bey!'''


    <!--T:5-->
    '''Evvela:''' Onuncu Söz’ün Birinci İşareti’nin âhirinde “Evet, bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak her şeyin Hâlık’ına has bir iştir.” Şu cümle hem Yirmi İkinci Söz’ün Lem’alarında hem Otuz Üçüncü Mektup’un Pencerelerinde hem Yirminci Mektup’un on bir Kelimelerinde izah ve ispat edilmiştir. Buradaki külliyet nisbî ve örfîdir.
    '''Evvela:''' Onuncu Söz’ün Birinci İşareti’nin âhirinde “Evet, bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak her şeyin Hâlık’ına has bir iştir.” Şu cümle hem Yirmi İkinci Söz’ün Lem’alarında hem Otuz Üçüncü Mektup’un Pencerelerinde hem Yirminci Mektup’un on bir Kelimelerinde izah ve ispat edilmiştir. Buradaki külliyet nisbî ve örfîdir.


    <!--T:6-->
    “Bir şeyden her şeyi yapmak”taki murad, bütün dünyanın mevcudatını bir şeyden yapmak ve icad etmek değildir. Belki ondaki murad; bir şeyden yani bir katre sudan, bir insanın, bir hayvanın her şeyini, her eczasını, her bir cihazatını halk ediyor ve bir şey olan topraktan nebatat ve hayvanatın her bir şeylerini ondan halk eder demektir.
    “Bir şeyden her şeyi yapmak”taki murad, bütün dünyanın mevcudatını bir şeyden yapmak ve icad etmek değildir. Belki ondaki murad; bir şeyden yani bir katre sudan, bir insanın, bir hayvanın her şeyini, her eczasını, her bir cihazatını halk ediyor ve bir şey olan topraktan nebatat ve hayvanatın her bir şeylerini ondan halk eder demektir.


    <!--T:7-->
    Hem “Her şeyi bir tek şey yapmak” cümlesindeki külliyet mukayyeddir, nisbîdir. Yani insanın yediği her nevi taamdan, o insanda basit bir cilt ve bir kan ve bir et ve hâkeza…
    Hem “Her şeyi bir tek şey yapmak” cümlesindeki külliyet mukayyeddir, nisbîdir. Yani insanın yediği her nevi taamdan, o insanda basit bir cilt ve bir kan ve bir et ve hâkeza…


    <!--T:8-->
    '''Elhasıl:''' Bu külliyetten maksat odur ki bir şeyi çok muhtelif eşyaya çevirmek ve birçok muhtelif eşyayı da bir tek şey yapmak ancak Hâlık-ı külli şey’e mahsustur.
    '''Elhasıl:''' Bu külliyetten maksat odur ki bir şeyi çok muhtelif eşyaya çevirmek ve birçok muhtelif eşyayı da bir tek şey yapmak ancak Hâlık-ı külli şey’e mahsustur.


    <!--T:9-->
    '''Sâniyen:''' Minhacü’s-Sünne’yi kendi hattınla yazdığına çok memnun oldum. Senin kalemin merhum Abdurrahman’ın kalemi gibi bana şirin geliyor.
    '''Sâniyen:''' Minhacü’s-Sünne’yi kendi hattınla yazdığına çok memnun oldum. Senin kalemin merhum Abdurrahman’ın kalemi gibi bana şirin geliyor.


    <!--T:10-->
    '''Sâlisen:''' Tenekeci Mehmed Efendi’nin hıfza başlaması mübarektir. Allah muvaffak etsin. Biz ona dua ile yardım ediyoruz. O da okudukça bize dua ile yardım etsin. Bedreddin’e ve validesine ve ceddine dua ediyorum. Sezai Bey benim nazarımda Isparta’nın bir Zekâi’sidir. Ben de onu görmek istiyorum. Fakat şimdi maddeten, manen kıştır. Zaten sizlere demiştim ki Said’in şahsının ehemmiyeti yoktur ki sohbetine arzu edilsin. Üstadınız olan Said ise her bir risaleyi açtıkça onunla sohbet edersiniz. Âhiret kardeşiniz olan Said ise her sabah akşam dergâh-ı İlahîde dua vasıtasıyla sizinle beraberdir. Sezai Bey; üstadını, kardeşini istediği vakit görebilir. تَس۟مَعُ بِال۟مُعَي۟دِىِّ خَي۟رٌ مِن۟ اَن۟ تَرَاهُ kaidesiyle işitmesi görmekten çok evlâ olan şahs-ı Said’i görenler bazı pişman olur, keşke görmeseydim der. Bu, davula benziyor; uzaktan sesi iyi geliyor, yakında boş görünüyor.
    '''Sâlisen:''' Tenekeci Mehmed Efendi’nin hıfza başlaması mübarektir. Allah muvaffak etsin. Biz ona dua ile yardım ediyoruz. O da okudukça bize dua ile yardım etsin. Bedreddin’e ve validesine ve ceddine dua ediyorum. Sezai Bey benim nazarımda Isparta’nın bir Zekâi’sidir. Ben de onu görmek istiyorum. Fakat şimdi maddeten, manen kıştır. Zaten sizlere demiştim ki Said’in şahsının ehemmiyeti yoktur ki sohbetine arzu edilsin. Üstadınız olan Said ise her bir risaleyi açtıkça onunla sohbet edersiniz. Âhiret kardeşiniz olan Said ise her sabah akşam dergâh-ı İlahîde dua vasıtasıyla sizinle beraberdir. Sezai Bey; üstadını, kardeşini istediği vakit görebilir. تَس۟مَعُ بِال۟مُعَي۟دِىِّ خَي۟رٌ مِن۟ اَن۟ تَرَاهُ kaidesiyle işitmesi görmekten çok evlâ olan şahs-ı Said’i görenler bazı pişman olur, keşke görmeseydim der. Bu, davula benziyor; uzaktan sesi iyi geliyor, yakında boş görünüyor.


    <!--T:11-->
    Başta Hüsrev, Bekir Bey, Rüşdü, Hâfız Ahmed, Sezai, Keçeci Şeyh Mustafa, Tenekeci Mehmed Efendi gibi has kardeşlerinize selâm ve dua ediyorum.
    Başta Hüsrev, Bekir Bey, Rüşdü, Hâfız Ahmed, Sezai, Keçeci Şeyh Mustafa, Tenekeci Mehmed Efendi gibi has kardeşlerinize selâm ve dua ediyorum.


    <!--T:12-->
    اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى
    اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى


    <!--T:13-->
    Kardeşiniz
    Kardeşiniz


    <!--T:14-->
    '''Said Nursî'''
    '''Said Nursî'''
    <!--T:15-->
    ------
    <center> [[Barla Lahikası 261. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 263. Mektup]] </center>
    ------
    </translate>

    21.18, 21 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

    Diğer diller:
    • Türkçe

    (15 Şubat 1934)

    بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ

    اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

    Aziz, sıddık, dikkatli kardeşim Re’fet Bey!

    Evvela: Onuncu Söz’ün Birinci İşareti’nin âhirinde “Evet, bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak her şeyin Hâlık’ına has bir iştir.” Şu cümle hem Yirmi İkinci Söz’ün Lem’alarında hem Otuz Üçüncü Mektup’un Pencerelerinde hem Yirminci Mektup’un on bir Kelimelerinde izah ve ispat edilmiştir. Buradaki külliyet nisbî ve örfîdir.

    “Bir şeyden her şeyi yapmak”taki murad, bütün dünyanın mevcudatını bir şeyden yapmak ve icad etmek değildir. Belki ondaki murad; bir şeyden yani bir katre sudan, bir insanın, bir hayvanın her şeyini, her eczasını, her bir cihazatını halk ediyor ve bir şey olan topraktan nebatat ve hayvanatın her bir şeylerini ondan halk eder demektir.

    Hem “Her şeyi bir tek şey yapmak” cümlesindeki külliyet mukayyeddir, nisbîdir. Yani insanın yediği her nevi taamdan, o insanda basit bir cilt ve bir kan ve bir et ve hâkeza…

    Elhasıl: Bu külliyetten maksat odur ki bir şeyi çok muhtelif eşyaya çevirmek ve birçok muhtelif eşyayı da bir tek şey yapmak ancak Hâlık-ı külli şey’e mahsustur.

    Sâniyen: Minhacü’s-Sünne’yi kendi hattınla yazdığına çok memnun oldum. Senin kalemin merhum Abdurrahman’ın kalemi gibi bana şirin geliyor.

    Sâlisen: Tenekeci Mehmed Efendi’nin hıfza başlaması mübarektir. Allah muvaffak etsin. Biz ona dua ile yardım ediyoruz. O da okudukça bize dua ile yardım etsin. Bedreddin’e ve validesine ve ceddine dua ediyorum. Sezai Bey benim nazarımda Isparta’nın bir Zekâi’sidir. Ben de onu görmek istiyorum. Fakat şimdi maddeten, manen kıştır. Zaten sizlere demiştim ki Said’in şahsının ehemmiyeti yoktur ki sohbetine arzu edilsin. Üstadınız olan Said ise her bir risaleyi açtıkça onunla sohbet edersiniz. Âhiret kardeşiniz olan Said ise her sabah akşam dergâh-ı İlahîde dua vasıtasıyla sizinle beraberdir. Sezai Bey; üstadını, kardeşini istediği vakit görebilir. تَس۟مَعُ بِال۟مُعَي۟دِىِّ خَي۟رٌ مِن۟ اَن۟ تَرَاهُ kaidesiyle işitmesi görmekten çok evlâ olan şahs-ı Said’i görenler bazı pişman olur, keşke görmeseydim der. Bu, davula benziyor; uzaktan sesi iyi geliyor, yakında boş görünüyor.

    Başta Hüsrev, Bekir Bey, Rüşdü, Hâfız Ahmed, Sezai, Keçeci Şeyh Mustafa, Tenekeci Mehmed Efendi gibi has kardeşlerinize selâm ve dua ediyorum.

    اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى

    Kardeşiniz

    Said Nursî



    Barla Lahikası 261. Mektup ⇐ | Barla Lahikası | ⇒ Barla Lahikası 263. Mektup