Barla Lahikası 111. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | <languages/> | ||
<translate> | <translate> | ||
<!--T:1--> | |||
''(Sabri’nin fıkrasıdır.)'' | ''(Sabri’nin fıkrasıdır.)'' | ||
<!--T:2--> | |||
'''Üstad-ı Ekremim Efendim Hazretleri!''' | '''Üstad-ı Ekremim Efendim Hazretleri!''' | ||
<!--T:3--> | |||
Ekalli, kırk seneden beri hakikat âleminde nurlar saçan nurani, kudsî, feyizli sözlerin kâffesi, bütün safahatında tarîkat ve seyr ü sülûka ait pencereleri küşad ile müştaklara temaşa ve berk-i hâtıf-misal تَعَالَو۟ا اَيُّهَا ال۟اِخ۟وَانِ nida-i beliği ile davet etmekte iken, dürbünî bir nazara mâlik olanlar, pek aşikâre görüp ve dinleyip iltica etmekte iseler de bu abd-i pür-kusur o nurlarla omuz omuza yürüyen, tarîkatın ne demek olduğunu, matla-ı şems-i füyuzat ve menba-ı fevz-i necat olan, Yirmi Dokuzuncu Mektup’un dokuz levha-i saadeti câmi’ Dokuzuncu Nüktesini okuduktan sonra, alâ kadri’l-istitaa öğrendim. Nihayetsiz füyuzat ve hadsiz ezvak-ı mütenevviayı hâvi olduğunu, bir kat daha tasdik ettim. Elhamdülillah, şu nüktede nura muhtaç kalbime lâyüad nurlar bahşedildi. | Ekalli, kırk seneden beri hakikat âleminde nurlar saçan nurani, kudsî, feyizli sözlerin kâffesi, bütün safahatında tarîkat ve seyr ü sülûka ait pencereleri küşad ile müştaklara temaşa ve berk-i hâtıf-misal تَعَالَو۟ا اَيُّهَا ال۟اِخ۟وَانِ nida-i beliği ile davet etmekte iken, dürbünî bir nazara mâlik olanlar, pek aşikâre görüp ve dinleyip iltica etmekte iseler de bu abd-i pür-kusur o nurlarla omuz omuza yürüyen, tarîkatın ne demek olduğunu, matla-ı şems-i füyuzat ve menba-ı fevz-i necat olan, Yirmi Dokuzuncu Mektup’un dokuz levha-i saadeti câmi’ Dokuzuncu Nüktesini okuduktan sonra, alâ kadri’l-istitaa öğrendim. Nihayetsiz füyuzat ve hadsiz ezvak-ı mütenevviayı hâvi olduğunu, bir kat daha tasdik ettim. Elhamdülillah, şu nüktede nura muhtaç kalbime lâyüad nurlar bahşedildi. | ||
<!--T:4--> | |||
Kalbimin hissedip lisanımın ifadeye muktedir olamadığı derya-yı hakikate dalarak, şu eser-i giran-bahanın şâyan-ı menn ü şükran olduğunu arz ve mâba’dinin tevali ve temadisini can u yürekten talep ve temenni etmekte iken, işte tetimmesi olan üç telvih de ihsan buyruldu. | Kalbimin hissedip lisanımın ifadeye muktedir olamadığı derya-yı hakikate dalarak, şu eser-i giran-bahanın şâyan-ı menn ü şükran olduğunu arz ve mâba’dinin tevali ve temadisini can u yürekten talep ve temenni etmekte iken, işte tetimmesi olan üç telvih de ihsan buyruldu. | ||
<!--T:5--> | |||
Bu hâtime kısmı, vartalardan kurtulmak çaresini gösteren irşad ve ikazlarıyla, cidden bir levha-i saadet ve bâis-i hayat-ı mücedded olmuştur. Acaba her an, en az bin bir nevi semere-i saadet ile tagaddi etmekten kaçan ve o cadde-i kübraya aslâ lâyık olmayan, iftira ve isnadat perdelerini görüp şu meşale-i adîmü’l-misali söndürmek, zulümat ve dalalat vâdilerine yol açmak isteyen bakar körlere, ne demeli? | Bu hâtime kısmı, vartalardan kurtulmak çaresini gösteren irşad ve ikazlarıyla, cidden bir levha-i saadet ve bâis-i hayat-ı mücedded olmuştur. Acaba her an, en az bin bir nevi semere-i saadet ile tagaddi etmekten kaçan ve o cadde-i kübraya aslâ lâyık olmayan, iftira ve isnadat perdelerini görüp şu meşale-i adîmü’l-misali söndürmek, zulümat ve dalalat vâdilerine yol açmak isteyen bakar körlere, ne demeli? | ||
<!--T:6--> | |||
Nazirsiz şuleleriyle asr-ı hazırı ihya ve tenvir ve istikbalin krokisini bihakkın tanzim ve tahkim eden Nurlar, ile’l-ebed pâyidar olsun. Dilerim Bâri-i Teâlâ Hazretlerinden ki şu âsâr-ı pür-nurun bütün ümmet-i Muhammed (asm)a ta’mimine muvaffakiyet ve müyesseriyet ihsan buyursun, âmin! | Nazirsiz şuleleriyle asr-ı hazırı ihya ve tenvir ve istikbalin krokisini bihakkın tanzim ve tahkim eden Nurlar, ile’l-ebed pâyidar olsun. Dilerim Bâri-i Teâlâ Hazretlerinden ki şu âsâr-ı pür-nurun bütün ümmet-i Muhammed (asm)a ta’mimine muvaffakiyet ve müyesseriyet ihsan buyursun, âmin! | ||
<!--T:7--> | |||
'''Sabri''' | '''Sabri''' | ||
<!--T:8--> | |||
------ | ------ | ||
<center> [[Barla Lahikası 110. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 112. Mektup]] </center> | <center> [[Barla Lahikası 110. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 112. Mektup]] </center> |
11.08, 20 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
(Sabri’nin fıkrasıdır.)
Üstad-ı Ekremim Efendim Hazretleri!
Ekalli, kırk seneden beri hakikat âleminde nurlar saçan nurani, kudsî, feyizli sözlerin kâffesi, bütün safahatında tarîkat ve seyr ü sülûka ait pencereleri küşad ile müştaklara temaşa ve berk-i hâtıf-misal تَعَالَو۟ا اَيُّهَا ال۟اِخ۟وَانِ nida-i beliği ile davet etmekte iken, dürbünî bir nazara mâlik olanlar, pek aşikâre görüp ve dinleyip iltica etmekte iseler de bu abd-i pür-kusur o nurlarla omuz omuza yürüyen, tarîkatın ne demek olduğunu, matla-ı şems-i füyuzat ve menba-ı fevz-i necat olan, Yirmi Dokuzuncu Mektup’un dokuz levha-i saadeti câmi’ Dokuzuncu Nüktesini okuduktan sonra, alâ kadri’l-istitaa öğrendim. Nihayetsiz füyuzat ve hadsiz ezvak-ı mütenevviayı hâvi olduğunu, bir kat daha tasdik ettim. Elhamdülillah, şu nüktede nura muhtaç kalbime lâyüad nurlar bahşedildi.
Kalbimin hissedip lisanımın ifadeye muktedir olamadığı derya-yı hakikate dalarak, şu eser-i giran-bahanın şâyan-ı menn ü şükran olduğunu arz ve mâba’dinin tevali ve temadisini can u yürekten talep ve temenni etmekte iken, işte tetimmesi olan üç telvih de ihsan buyruldu.
Bu hâtime kısmı, vartalardan kurtulmak çaresini gösteren irşad ve ikazlarıyla, cidden bir levha-i saadet ve bâis-i hayat-ı mücedded olmuştur. Acaba her an, en az bin bir nevi semere-i saadet ile tagaddi etmekten kaçan ve o cadde-i kübraya aslâ lâyık olmayan, iftira ve isnadat perdelerini görüp şu meşale-i adîmü’l-misali söndürmek, zulümat ve dalalat vâdilerine yol açmak isteyen bakar körlere, ne demeli?
Nazirsiz şuleleriyle asr-ı hazırı ihya ve tenvir ve istikbalin krokisini bihakkın tanzim ve tahkim eden Nurlar, ile’l-ebed pâyidar olsun. Dilerim Bâri-i Teâlâ Hazretlerinden ki şu âsâr-ı pür-nurun bütün ümmet-i Muhammed (asm)a ta’mimine muvaffakiyet ve müyesseriyet ihsan buyursun, âmin!
Sabri