Asa-yı Musa: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
= Asâ-yı Musa = | = Asâ-yı Musa = | ||
<center>بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ</center> | <center>بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ</center>Bu acib asırda ehl-i iman, “Risale-i Nur”a ve ehl-i fen ve mektep muallimleri “Asâ-yı Musa”ya şiddetle muhtaç oldukları gibi hâfızlar ve hocalar dahi “Zülfikar”a şiddetle muhtaçtırlar. | ||
Evet mesela, i’caz-ı Kur’anî bahsindeki ekser âyetlerin medar-ı şüphe ve itiraz olmuş aynı yerlerde, i’cazın lem’aları ve Kur’an’ın güzel nükteleri ispat edilmiş. | |||
Umum Risale-i Nur şakirdleri namına | |||
Umum Risale-i Nur | |||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
17. satır: | 13. satır: | ||
<center>اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَاۤئِمًا</center> | <center>اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَاۤئِمًا</center> | ||
'''Aziz sıddık kardeşlerim!''' | '''Aziz, sıddık kardeşlerim!''' | ||
Madem Risale-i Nur, makine ile taammüm etmeye başlamış ve madem felsefe ve hikmet-i cedideyi okuyan mektepliler ve muallimler çoklukla Risale-i | Madem Risale-i Nur, makine ile taammüm etmeye başlamış ve madem felsefe ve hikmet-i cedideyi okuyan mektepliler ve muallimler çoklukla Risale-i Nur’a yapışıyorlar. Elbette bir hakikat beyan etmek lâzım geliyor. Şöyle ki: | ||
Risale-i | Risale-i Nur’un şiddetle tokat vurduğu ve hücum ettiği felsefe ise mutlak değildir, belki muzır kısmınadır. Çünkü felsefenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye ve ahlâk ve kemalât-ı insaniyeye ve sanatın terakkiyatına hizmet eden felsefe ve hikmet kısmı ise Kur’an ile barışıktır. Belki Kur’an’ın hikmetine hâdimdir, muaraza edemez. Bu kısma Risale-i Nur ilişmiyor. | ||
İkinci kısım felsefe | İkinci kısım felsefe ise dalalete ve ilhada ve tabiat bataklığına düşürmeye vesile olduğu gibi sefahet ve lehviyat ile gaflet ve dalaleti netice verdiğinden ve sihir gibi hârikalarıyla Kur’an’ın mu’cizekâr hakikatleriyle muaraza ettiği için Risale-i Nur ekser eczalarında mizanlarla ve kuvvetli ve bürhanlı muvazenelerle felsefenin yoldan çıkmış bu kısmına ilişiyor, tokatlıyor; müstakim, menfaattar felsefeye ilişmiyor. Onun için mektepliler, Risale-i Nur’a itirazsız çekinmeyerek giriyorlar ve girmelidirler. | ||
Fakat gizli münafıklar | Fakat gizli münafıklar nasıl ki bir kısım hocaları bütün bütün manasız ve haksız bir tarzda, ehl-i medresenin ve hocaların hakiki malı olan Risale-i Nur aleyhinde istimal ettikleri gibi; bazı felsefecilerin enaniyet-i ilmiyelerini tahrik edip Nurlar aleyhinde istimal etmek ihtimaline binaen, bu hakikat Asâ-yı Musa ve Zülfikar mecmuaları başında yazılsa münasip olur. | ||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
<center>بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ</center> | <center>بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ</center> | ||
İmam-ı Ali | İmam-ı Ali (radıyallahu anh) “Celcelutiye”sinde pek kuvvetli ve sarahate yakın bir tarzda Risale-i Nur’dan ve ehemmiyetli risalelerinden aynı numara ile haber verdiğini, Yirmi Sekizinci Lem’a ile Sekizinci Şuâ tam ispat etmişler. Ve İmam-ı Ali (radıyallahu anh) Risale-i Nur’un en son risalesini Celcelutiye’de وَ اس۟مُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّل۟مَةُ ان۟جَلَت۟ fıkrasıyla haber veriyor. | ||
Biz bir iki sene evvel Âyetü’l- | Biz bir iki sene evvel Âyetü’l-Kübra’yı en son zannetmiştik. Halbuki şimdi altmış dörtte (miladî 1948) telifçe Risale-i Nur’un tamam olması ve bu cümle-i Aleviyenin mealini yani karanlığı dağıtacak, asâ-yı Musa (as) gibi ışık verecek, sihirleri iptal edecek bir risaleden haber vermesi ve bu mecmuanın “Meyve” kısmı bir müdafaa hükmüne geçip başımıza çöken dehşetli, zulümlü zulmetleri dağıttığı gibi “Hüccetler” kısmı da Nurlara karşı cephe alan felsefe karanlıklarını izale edip Ankara ehl-i vukufunu teslime ve takdire mecbur etmesi ve istikbaldeki zulmetleri izale edeceğine çok emareler bulunması ve asâ-yı Musa (as) bir taşta on iki çeşme akıtmasına ve on bir mu’cizeye medar olmasına mukabil ve müşabih bu son mecmua dahi “Meyve” on bir mesele-i nuraniyesi ve “Hüccetullahi’l-Bâliğa” kısmı on bir hüccet-i kātıası bulunması cihetinde bize kanaat verdi ki: İmam-ı Ali radıyallahu anh, o fıkra ile doğrudan doğruya bu Asâ-yı Musa ismindeki mecmuaya bakar ve ondan tahsinkârane haber veriyor. | ||
''Said Nursî'' | '''Said Nursî''' | ||
== Asâ-yı | == Asâ-yı Musa’dan Birinci Kısım == | ||
DENİZLİ HAPSİNİN BİR MEYVESİ | |||
Zındıka ve küfr-ü mutlaka karşı Risale-i Nur’un bir müdafaanamesidir. Ve bu hapsimizde hakiki müdafaanamemiz dahi budur. Çünkü yalnız buna çalışıyoruz. | |||
Zındıka ve küfr-ü mutlaka karşı Risale-i Nur’un bir | |||
Bu risale, Denizli Hapishanesinin bir meyvesi ve bir hatırası ve iki cuma gününün mahsulüdür. | |||
'''Said Nursî''' | |||
Birinci Mesele | [[On Birinci Şuâ#BİRİNCİSİ|Birinci Mesele]] | ||
İkinci Mesele | [[On Birinci Şuâ#İKİNCİ MESELE’NİN HÜLÂSASI|İkinci Mesele]] | ||
Üçüncü Mesele | [[On Birinci Şuâ#ÜÇÜNCÜ MESELE|Üçüncü Mesele]] | ||
Dördüncü Mesele | [[On Birinci Şuâ#DÖRDÜNCÜ MESELE|Dördüncü Mesele]] | ||
Beşinci Mesele | [[On Birinci Şuâ#BEŞİNCİ MESELE|Beşinci Mesele]] | ||
Altıncı Mesele | [[On Birinci Şuâ#ALTINCI MESELE|Altıncı Mesele]] | ||
Yedinci Mesele | [[On Birinci Şuâ#YEDİNCİ MESELE|Yedinci Mesele]] | ||
Sekizinci Mesele | [[On Birinci Şuâ#SEKİZİNCİ MESELE’NİN BİR HÜLÂSASI|Sekizinci Mesele]] | ||
Dokuzuncu Mesele | [[On Birinci Şuâ#DOKUZUNCU MESELE|Dokuzuncu Mesele]] | ||
Onuncu Mesele | [[On Birinci Şuâ#ONUNCU MESELE|Onuncu Mesele]] | ||
On Birinci Mesele | [[On Birinci Şuâ#ON BİRİNCİ MESELE|On Birinci Mesele]] | ||
== Asâ-yı | == Asâ-yı Musa’dan İkinci Kısım == | ||
'''HÜCCETULLAHİ’L-BÂLİĞA RİSALESİ''' | |||
'''On Bir Hüccet-i İmaniyedir''' | |||
Bu risaleyi Ankara Ehl-i Vukufu çok takdir ettikleri gibi; bu defa da beraetimize ehemmiyetli bir sebep ve küfr-ü mutlakı kıran en keskin ve yüksek ve kuvvetli bir hüccet-i kātıa ve bürhan-ı bâhirdir. | |||
'''Said Nursî''' | |||
Birinci Hüccet-i İmâniye | Birinci Hüccet-i İmâniye | ||
İkinci Hüccet-i İmâniye | İkinci Hüccet-i İmâniye | ||
Üçüncü Hüccet-i İmâniye | Üçüncü Hüccet-i İmâniye | ||
Dördüncü Hüccet-i İmâniye | Dördüncü Hüccet-i İmâniye | ||
Beşinci Hüccet-i İmâniye | Beşinci Hüccet-i İmâniye | ||
Altıncı Hüccet-i İmâniye | Altıncı Hüccet-i İmâniye | ||
Yedinci Hüccet-i İmâniye | Yedinci Hüccet-i İmâniye | ||
Sekizinci Hüccet-i İmâniye | Sekizinci Hüccet-i İmâniye | ||
Dokuzuncu Hüccet-i İmâniye | Dokuzuncu Hüccet-i İmâniye | ||
Onuncu Hüccet-i İmâniye | Onuncu Hüccet-i İmâniye | ||
On Birinci Hüccet-i İmâniye | On Birinci Hüccet-i İmâniye |
09.34, 14 Ekim 2023 tarihindeki hâli
Asâ-yı Musa
Bu acib asırda ehl-i iman, “Risale-i Nur”a ve ehl-i fen ve mektep muallimleri “Asâ-yı Musa”ya şiddetle muhtaç oldukları gibi hâfızlar ve hocalar dahi “Zülfikar”a şiddetle muhtaçtırlar.
Evet mesela, i’caz-ı Kur’anî bahsindeki ekser âyetlerin medar-ı şüphe ve itiraz olmuş aynı yerlerde, i’cazın lem’aları ve Kur’an’ın güzel nükteleri ispat edilmiş.
Umum Risale-i Nur şakirdleri namına
Said Nursî
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Madem Risale-i Nur, makine ile taammüm etmeye başlamış ve madem felsefe ve hikmet-i cedideyi okuyan mektepliler ve muallimler çoklukla Risale-i Nur’a yapışıyorlar. Elbette bir hakikat beyan etmek lâzım geliyor. Şöyle ki:
Risale-i Nur’un şiddetle tokat vurduğu ve hücum ettiği felsefe ise mutlak değildir, belki muzır kısmınadır. Çünkü felsefenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye ve ahlâk ve kemalât-ı insaniyeye ve sanatın terakkiyatına hizmet eden felsefe ve hikmet kısmı ise Kur’an ile barışıktır. Belki Kur’an’ın hikmetine hâdimdir, muaraza edemez. Bu kısma Risale-i Nur ilişmiyor.
İkinci kısım felsefe ise dalalete ve ilhada ve tabiat bataklığına düşürmeye vesile olduğu gibi sefahet ve lehviyat ile gaflet ve dalaleti netice verdiğinden ve sihir gibi hârikalarıyla Kur’an’ın mu’cizekâr hakikatleriyle muaraza ettiği için Risale-i Nur ekser eczalarında mizanlarla ve kuvvetli ve bürhanlı muvazenelerle felsefenin yoldan çıkmış bu kısmına ilişiyor, tokatlıyor; müstakim, menfaattar felsefeye ilişmiyor. Onun için mektepliler, Risale-i Nur’a itirazsız çekinmeyerek giriyorlar ve girmelidirler.
Fakat gizli münafıklar nasıl ki bir kısım hocaları bütün bütün manasız ve haksız bir tarzda, ehl-i medresenin ve hocaların hakiki malı olan Risale-i Nur aleyhinde istimal ettikleri gibi; bazı felsefecilerin enaniyet-i ilmiyelerini tahrik edip Nurlar aleyhinde istimal etmek ihtimaline binaen, bu hakikat Asâ-yı Musa ve Zülfikar mecmuaları başında yazılsa münasip olur.
Said Nursî
İmam-ı Ali (radıyallahu anh) “Celcelutiye”sinde pek kuvvetli ve sarahate yakın bir tarzda Risale-i Nur’dan ve ehemmiyetli risalelerinden aynı numara ile haber verdiğini, Yirmi Sekizinci Lem’a ile Sekizinci Şuâ tam ispat etmişler. Ve İmam-ı Ali (radıyallahu anh) Risale-i Nur’un en son risalesini Celcelutiye’de وَ اس۟مُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّل۟مَةُ ان۟جَلَت۟ fıkrasıyla haber veriyor.
Biz bir iki sene evvel Âyetü’l-Kübra’yı en son zannetmiştik. Halbuki şimdi altmış dörtte (miladî 1948) telifçe Risale-i Nur’un tamam olması ve bu cümle-i Aleviyenin mealini yani karanlığı dağıtacak, asâ-yı Musa (as) gibi ışık verecek, sihirleri iptal edecek bir risaleden haber vermesi ve bu mecmuanın “Meyve” kısmı bir müdafaa hükmüne geçip başımıza çöken dehşetli, zulümlü zulmetleri dağıttığı gibi “Hüccetler” kısmı da Nurlara karşı cephe alan felsefe karanlıklarını izale edip Ankara ehl-i vukufunu teslime ve takdire mecbur etmesi ve istikbaldeki zulmetleri izale edeceğine çok emareler bulunması ve asâ-yı Musa (as) bir taşta on iki çeşme akıtmasına ve on bir mu’cizeye medar olmasına mukabil ve müşabih bu son mecmua dahi “Meyve” on bir mesele-i nuraniyesi ve “Hüccetullahi’l-Bâliğa” kısmı on bir hüccet-i kātıası bulunması cihetinde bize kanaat verdi ki: İmam-ı Ali radıyallahu anh, o fıkra ile doğrudan doğruya bu Asâ-yı Musa ismindeki mecmuaya bakar ve ondan tahsinkârane haber veriyor.
Said Nursî
Asâ-yı Musa’dan Birinci Kısım
DENİZLİ HAPSİNİN BİR MEYVESİ
Zındıka ve küfr-ü mutlaka karşı Risale-i Nur’un bir müdafaanamesidir. Ve bu hapsimizde hakiki müdafaanamemiz dahi budur. Çünkü yalnız buna çalışıyoruz.
Bu risale, Denizli Hapishanesinin bir meyvesi ve bir hatırası ve iki cuma gününün mahsulüdür.
Said Nursî
Asâ-yı Musa’dan İkinci Kısım
HÜCCETULLAHİ’L-BÂLİĞA RİSALESİ
On Bir Hüccet-i İmaniyedir
Bu risaleyi Ankara Ehl-i Vukufu çok takdir ettikleri gibi; bu defa da beraetimize ehemmiyetli bir sebep ve küfr-ü mutlakı kıran en keskin ve yüksek ve kuvvetli bir hüccet-i kātıa ve bürhan-ı bâhirdir.
Said Nursî
Birinci Hüccet-i İmâniye
İkinci Hüccet-i İmâniye
Üçüncü Hüccet-i İmâniye
Dördüncü Hüccet-i İmâniye
Beşinci Hüccet-i İmâniye
Altıncı Hüccet-i İmâniye
Yedinci Hüccet-i İmâniye
Sekizinci Hüccet-i İmâniye
Dokuzuncu Hüccet-i İmâniye
Onuncu Hüccet-i İmâniye
On Birinci Hüccet-i İmâniye