Sünuhat: Revizyonlar arasındaki fark

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
     
    Değişiklik özeti yok
    1. satır: 1. satır:
    [[Sünuhat İfade-i Meram|İfade-i Meram]]
    == İfade-i Meram ==


    [[Sünuhat 1. Mektup]]
    Bazı âyâtı düşünürken bazı nükteler kalbime hutur ederek nota suretinde kaydettim. Elfazca zengin değilim, israfı da (sevmem), teşrifatçı elfazı (beğenmem), îcazımdan darılma.


    [[Sünuhat 2. Mektup]]
    خُذ۟ مِن۟ كُلِّ شَى۟ءٍ اَح۟سَنَهُ kaidesiyle sana hoş gelen şeyleri al, sana hoş görünmeyeni bana bırak, ilişme!..


    [[Sünuhat 3. Mektup]]
    '''Said'''


    [[Sünuhat 4. Mektup]]
    == اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ (<ref>Yalnız ıtlakın nüktesini beyan eder.</ref>) ==


    [[Sünuhat 5. Mektup]]
    Kur’an “salihat”ı mutlak, mübhem bırakıyor. Çünkü ahlâk ve faziletler, hüsün ve hayır çoğu nisbîdirler. Neviden nev’e geçtikçe değişir. Sınıftan sınıfa nâzil oldukça ayrılır. Mahalden mahalle tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa muhtelif olur. Fertten cemaate, şahıstan millete çıktıkça mahiyeti değişir.


    [[Sünuhat 6. Mektup]]
    Mesela cesaret, sehavet erkekte gayret, hamiyet, muavenete sebeptir. Karıda nüşûze, vekahete, zevc hakkına tecavüze sebep olabilir.


    [[Sünuhat 7. Mektup]]
    Mesela zayıfın kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur. Kavînin zayıfa karşı tevazuu, zayıfta tezellül olur.


    [[Sünuhat 8. Mektup]]
    Mesela bir ulü’l-emr, makamındaki ciddiyeti vakar, mahviyeti zillettir. Hanesinde ciddiyeti kibir, mahviyeti tevazudur.


    [[Sünuhat 9. Mektup]]
    Mesela tertib-i mukaddimatta tefviz, tembelliktir. Terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa’yine, kısmetine rıza kanaattir. Meyl-i sa’yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa, dûn-himmetliktir.


    [[Sünuhat 10. Mektup]]
    Mesela fert; mütekellim-i vahde olsa müsamahası, fedakârlığı amel-i salihtir. Mütekellim-i maalgayr olsa hıyanet olur.


    [[Sünuhat 11. Mektup]]
    Mesela bir şahıs; kendi namına hazm-ı nefis eder, tefahur edemez; millet namına tefahur eder, hazm-ı nefis edemez. Her birinde birer misal gördün, istinbat et.


    [[Sünuhat 12. Mektup]]
    Mademki Kur’an bütün tabakata, bütün a’sarda, kâffe-i ahvalde şâmil bir hitab-ı ezelîdir. Hem nisbî hüsün, hayır çoktur. Salihattaki ıtlakı, beliğane bir îcaz-ı mutnebdir. Beyanda sükûtu, geniş bir sözdür.
     
    [[Sünuhat 13. Mektup]]
     
    [[Rüyada bir hitabe]]
     
    [[Rüyanın zeyli]]
     
    [[Birkaç vecizeler]]
     
    [[Bundan yedi sene evvelbir risaleme yazdığım zeyldir]]

    10.18, 2 Haziran 2024 tarihindeki hâli

    İfade-i Meram

    Bazı âyâtı düşünürken bazı nükteler kalbime hutur ederek nota suretinde kaydettim. Elfazca zengin değilim, israfı da (sevmem), teşrifatçı elfazı (beğenmem), îcazımdan darılma.

    خُذ۟ مِن۟ كُلِّ شَى۟ءٍ اَح۟سَنَهُ kaidesiyle sana hoş gelen şeyleri al, sana hoş görünmeyeni bana bırak, ilişme!..

    Said

    اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ([1])

    Kur’an “salihat”ı mutlak, mübhem bırakıyor. Çünkü ahlâk ve faziletler, hüsün ve hayır çoğu nisbîdirler. Neviden nev’e geçtikçe değişir. Sınıftan sınıfa nâzil oldukça ayrılır. Mahalden mahalle tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa muhtelif olur. Fertten cemaate, şahıstan millete çıktıkça mahiyeti değişir.

    Mesela cesaret, sehavet erkekte gayret, hamiyet, muavenete sebeptir. Karıda nüşûze, vekahete, zevc hakkına tecavüze sebep olabilir.

    Mesela zayıfın kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur. Kavînin zayıfa karşı tevazuu, zayıfta tezellül olur.

    Mesela bir ulü’l-emr, makamındaki ciddiyeti vakar, mahviyeti zillettir. Hanesinde ciddiyeti kibir, mahviyeti tevazudur.

    Mesela tertib-i mukaddimatta tefviz, tembelliktir. Terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa’yine, kısmetine rıza kanaattir. Meyl-i sa’yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa, dûn-himmetliktir.

    Mesela fert; mütekellim-i vahde olsa müsamahası, fedakârlığı amel-i salihtir. Mütekellim-i maalgayr olsa hıyanet olur.

    Mesela bir şahıs; kendi namına hazm-ı nefis eder, tefahur edemez; millet namına tefahur eder, hazm-ı nefis edemez. Her birinde birer misal gördün, istinbat et.

    Mademki Kur’an bütün tabakata, bütün a’sarda, kâffe-i ahvalde şâmil bir hitab-ı ezelîdir. Hem nisbî hüsün, hayır çoktur. Salihattaki ıtlakı, beliğane bir îcaz-ı mutnebdir. Beyanda sükûtu, geniş bir sözdür.

    1. Yalnız ıtlakın nüktesini beyan eder.